🎼|The Weeknd - Too Late|
■■■■■■■
Merhaba!
Her şey yolunda mı?
Beni soracak olursanız, iyiyim. Sadece zor bir süreçten geçiyorum ama umuyorum ki, sınav stresi kalktığında omuzlarımdan, çok çok daha iyi olacağım.
Tabii yorumlarınızı ve oylarınızı görmek, bu süreçte biraz daha motive ediyor beni. Bu yüzden bol bol yorum yapın olur mu? İyi geliyor.
Sizi Seviyorum.
Başlayalım.
.......
Hayatımda bir şeyleri yoluna koyabilme sürem, birçok kişinin aksine daha acılı daha sancılı ve genelde çok daha ağır işlerdi. Bu demek değildi ki hayatımdaki her şey rayından aykırıydı.
Aksine.
Şahsımca bunca engebeye rağmen hayatımda yoluna koymaya çalıştığım, bunu başarabildiğim ya da başaramadığım birçok şey vardı. En mühimiyse sahip olduğum işe ulaşmaktı. Birçok kişinin gözünü boyayan, korkutan, tabiri caizse yürek isteyen, oldukça hazin, vahşi ve yıkıcı bir meslekti bende ki. Korkusuz olmayı, adaletli ve vicdanlı olmayı, acılarıyla yüzleşen herkesin umudu olmayı, ya da tüm umut kapılarını yüzüne kapatacak kadar acımasız olmayı gıpta edinen birbirinden aykırı iki zıt kutuplara ev sahipliği yapan, bambaşka bir unvandı.
Stajyerlik dönemimi hatırlıyorum da, hayat o zamanlar bile toz pembe değildi. Kapkara bulutlar bir çığ gibi peşimde büyüyor, karşılaştığım her bir meslektaşım, sorumluluk bilinci gelişmeyen, kariyer kazanma uğruna işini icra eden, egoist kesimden ötesi değildi.
Yıllardır mesafesi bu kadar uzun olan ilk tatilimdi. Bu tatili, her şeyin aksine çok daha sakin, bilinçli, belki bambaşka bir ülkede, yeme, içme ve uyuma paradoksu içerisinde, gerçek bir tatil gibi değerlendirmeyi isterdim.
Lakin ne yazıktır ki, saçımda 3-5 teli beyazlatacak kadar sıkıntılı bir evredeydim.
İştahım kesik, midem bulanıyor, başım bir kazanmışcasına kaynıyor ve kasıklarım hunharca ağrıyordu. Öyledir ki, bedenime değen her bir su damlası bile zevk vermiyor, rahatlatmıyor bundan ötürüde hızla durulanıp çıkmak istiyordum.
Ne ara geldiğimizi bile hatırlamadığım bir otelde, kendimi yatakta çapraz bir halde uyurken bulduğumda, hemen yanımdaki yatakta, benim aksime yarı çıplak ve oldukça normal uyuyan Bay Jeon'a bakmış, saatle göz göze gelişimin ardından, umursamadan kendimi duşa atmıştım.
Başım gerçekten çatlıyordu. Ayakta dururken bile dizlerim sızlıyor, dengede durmakta güçlük çekiyordum. Saat sabaha karşı 5'ti ve ne ara bu hale geldiğimi bilmediğimden, tasarlayıp duruyordum.
Hayal meyal hatırladığım o cennetten farksız iskelede, Bay Jeon ile epey bir içmiş ve dertleşmiştik. Yarım şişe şarabı, aynı anda diktiğimizi hatırlıyordum, sonrası ise epey pusluydu.
Şu an burada varoluş sebebimizse, sanıyorum ki fazlaca içtiğimizden araba süremeyecek kadar dağınık, eve gidemeyecek kadar da bilinçsiz oluşumuzdu.
Anladığım ve gördüğüm kadarıyla epey pahalı bir oteldi burası. Muazzam duvar kağıtları, loş aydınlatması, saten kumaşlı yatak örtüleri, kadife fon perdeler, ebatı hayli büyük bir televizyon, banyosunda altın rengi bir jakuzi, yüzlercesi bulunan duş sonrası malzemeleriyle, gerçek anlamda şık bir yerdi.
Saydığım tüm bu ihtişamlar da, halsizliğimden ötürü değersizdi.
Duş başlığını kapamış, dolapta duran paket bornoza uzanmıştım. Vücudumu hızla kurulayarak, giyinmek için yelteniyordum ki; dalgınlığım üzerine yedek bir kıyafetim olmadığı aklıma yeni düşmüştü. Yeri boylayan eşofman altı, az evvel yıkandığım esnada, duş başlığının elimden kayıp zemine düşmesinin yarattığı sebebiyetten ötürü, tam şuan sırılsıklamdı. Islak paçaları karşısında çığlık atmamak için, sinir eşiğimi zorluyordum. Aynı zaman da kirli iç çamaşırlarım da çoktan yeri boylamıştı. Çaresizdim ve yine de onları giymek istemiyordum, lakin bir diğer sorunsa, eve bu şekilde yarıçıplak dönemeyecek olmamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Epistle | Taekook
Romans• Tamamlandı Yıllanmış bir mektubun son satırında buluşunca adımlarımız, gözlerimden dökülen tek bir yaşla dinsin acıların. Zehrini akıttığın bedenime dokunduğunda ağır ağır, eksik kalan son satırı; gözlerin tamamlasın. 061120 - 200821