12: ❝Rêves Perdus❞

4.5K 537 630
                                    

🎼|Ariana&The Weeknd - Love Me Harder|

■■■■■■■■

Merhaba!

Her şey yolunda mı?

Oy verip yorum yapmanız beni çok mutlu eder. Hatta belki bir çılgınlık yapıp kitabın toplam oy sayısını 1k yaparsınız? :)

Sizi seviyorum.

Başlayalım.

.......

Boğazımı boylu boyunca saran, soluklanamadığım tüm nefesler, hiddetli bir basınçla kalbimi zorluyordu. Merdivenleri adımlarken bacaklarım titriyor, henüz vaktim varken, vazgeçip, vazgeçmeme konusunda, yalpalanıp duruyordum. Attığım her adımda tutarsızlık peşimi bırakmıyor, aksine çehremden başlayıp, parmak uçlarıma kadar sarmalıyordu. Buraya ilk gelişimdeki mahçubiyeti de göz önüne aldığımda; koşarak uzaklaşmak istiyordum.

Son katı çıkmadan evvel, kendimi basamakların bir tanesinde bulduğumda, dizlerimi kendime çekmiş, içten içe çığlıklarımla boğuşurken, dışarıdan duyulansa sadece soluk seslerimdi. Endişeliydim, kararsızdım. Nefret ettiğim tüm duyguları birebir tattığım bu dönem, hayatımı olduğundan daha zor kılıyordu. Ancak bilmeliydim ki, bu şekilde devam edersem, yolun sonunda kesinlikle düşmüş olacaktım. Kendimi dik tutmak uğruna, gerekirse her şeyi önüme siper alacaktım. Basamaktan doğrularak kalktığımda, haraketimle birlikte aydınlanan binanın ışığı önümü görmem için bana yol çaresizliğime de umut olmuştu.

Son katı çıktığımda, gözlerimin önüne serilen kapısı ile bir süre daha bakışmamın ardından, düşük omuzlarım hareketlenerek, hemen sağımda duran zili çalma uğruna doğruldu. Bir süre parmaklarımı üzerinde gezdirdikten sonra derin bir soluk boğazımdan kesikçe firar ederken, yaptım.

Kapının açılmasını beklerken, sanki asırlar üzerimden geçiyor, dizlerim titriyor, öyle ki o an eşiğe yığılacak gibi hissediyordum. Histerik duygularımın gemisi karaya vurduğunda, varışımın ilk yolcusu; kapıyı açtı.

Sanki beni değil de, bambaşka bir şey görmüş, ya da bekliyormuş gibi kaskatı kesildiğini hisliyordum, ne hoş bende öyleydim. Hatta öyle ki bir süre beni içeri buyur etmeyi dahi unutmuş, hiç konuşmadan öylece birbirimizi izlemekle meşgulduk. En nihayetinde kendine geldiğinde, sessizliği bozarak konuşmuştu.

"Bay Kim?" dedi tek kaşı havalanmış beklerken. "Burada ne işiniz-"

"Gidelim." dedim konuşmasına müsaade vermeden. Karşılığında kapının arkasına sırtını vermiş, sonuna kadar aralayarak içeri girmemi sağlamıştı. Korkar adım kendimi tanıdık koridorda bulduğumda, hala kıpırdamıyor, sırtını duvara vermiş, beni izliyordu.

"Sorun ne?" dediğimde, yavaşça ayrıldığı duvardan üzerime doğru yürüyordu. Yüzünde tek bir mimik dahi oynatmadan, öylece yürüyordu. O ilerledikçe tedirginliğim artmış, attığı her adımda bende kendimi bir adım geri götürüyordum. Ayak bileklerim duvarın sert mermerine vurupta yolları tıkadığında, sırtım duvarla buluşmuş, o ise buna rağmen bana yanaşmaya devam ediyordu. Adım atacak mesafe toz bulutu misali kaybolunca, tam dibimde; ayak parmak uçlarımın önünde bitmişti. Aramızda bir solukluk boşluk varken, kulağıma doğru eğilip fısıldadı.

"Bana neden bu kadar güveniyorsun?" dedi ılık nefesi boynuma dolanırken. "Yolda seni öldürmeyeceğim ne malum?"

Kaskatı kesilmiştim, öyle ki konuşma yetimi dahi kaybettiğime emindim. Bunu söyleme cesareti takdir edilesiydi. Tedirgindim, tabiki de ona tam anlamıyla güvenmiyordum. Ancak şu söylediğiyle, ne gözümü korkutabilirdi, ne de beni caydırabilirdi. Sanıyorum ki, evlilik planları yüzünden, bu işten sıyrılmak uğruna bana saçmalayıp, vazgeçmemi sağlayacaktı. Bu düşüncelerimi ise evde ona istemediğimi söylediğimde, umursamadan çıkıp gitmesi yeşertmişti.

Epistle | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin