🎼|Ivy Adara - Lies|
■■■■■■■
Merhaba!
Her şey yolunda mı?
Oy verip yorum yapmanız beni çok mutlu eder.
Sizi seviyorum.
Başlayalım.
.......
Bazen öyle zamanlar gelir ki, tüm tecrübeleriniz toz bulutu misali aklınızdan kaybolur. Ne kadar birikimli olsanızda, o anın çaresizliğiyle nefes alıyor olmanın bile doğru olup olmadığını sorgularsınız. Sizden daha cahillerin düşüncelerinde kendinizi soyutlar, ettikleri iki satırla rahatlamaya çalışırsınız.
Biz buna çaresizlik diyoruz.
Çaresizim, çünkü başıma gelen olayda kolumu dahi kıpırdatacak dermanı kendimde bulamıyorum. İnsanları bu denli tanıma fırsatı bulmuşken, birikimlerimi bir tek kendime sunamıyorum.
Öyledir ki onu bulamayacağımı da biliyorum. O zaman neden arıyorsun diyeceksiniz; bilmiyorum. Bulsam ne söyleyeceğim ona, üzerinden yıllar geçmiş, belki adımı dahi hatırlamayacakken, neyin peşini zorluyorum.
İhtimalere güveniyorum. Bu yaşıma dek kaybettiğimden, belki de kazanmak istiyorum ilk defa.
Evet Jimin'den aldığım mesaj ziyadesiyle mutlu etti. Ama duraksayıp sindirdiğimde, yaptığım şey sonunda elime ne geçecek diye düşündükçe, bulamadığımdan kırılıyordu tüm heveslerim.
Sabır? Kişilik kitabımda yer almayan bir eylemdi. Öyledir ki, bunu denemeye çalıştığım her anın gecesinde sinirimden etlerimi kanatana dek koparırdım.
Ama çaresizlik öyle dev bir eylemdir ki; yapmayacağınız her şeyi yaptırır. Söylemeyeceğiniz her cümleyi söyletir, denemeyeceğim dediğiniz her ne varsa, siyahından beyazına denettirir size.
Bu sefer sessiz kalacaktım. Her daim yöneten bendim, ama bu sefer yönetilmeyi bekleyecektim. Yapacağım tek şey araştırmacı dedikleri adamın önüne kağıdı koyup "Bulalım onu, ne gerekiyorsa yapalım, gerekiyorsa kaybolalım ama bulalım." Bu konuda ne kadar hassas olduğumu tek bir cümlede söyledikten sonra, ipleri tamamen onun eline bırakacaktım. Sanıyorum ki bu o kadar kolay olmayacaktı, biliyordum. Biliyordum bu yüzden sessizce adımlayacaktım onun arkasından. Gerekirse yıllık iznimi kullanır, günlerimi bu şey için feda edebilirdim.
Bunun karşılığında ona ne verecek olduğumu bilmiyordum. Yüklü miktar para isteyeceğinden de emindim. Sanıyorum ki, paranın değeri ne denli artarsa o da işine o denli sarılırdı. Neyse ki para ile sorunum yoktu. Çalıştığım süre boyunca bir elin beş parmağını geçmeyecek kadar yüklü harcama yapmışımdır. Ev ihtiyaçlarını bile Jimin alırdı, bense sadece faturaları öderdim.
Çünkü yaşadığımız yer benim evimdi.
Kendimi Busan'ın puslu caddelerinden sıyırıp arabama vardığımda, tek isteğim eve gidip biraz uzanmaktı. Çünkü tüm vücudum arabada uyuduğumdan uyuşmuştu. Ilık bir duşun ardından biraz kestirmek, günlerdir sarstığım düzenimi de telafi etmeme yeterdi.
Baş ağrısının tavan yaptığı yolculuk sonunda kendimi zar zor attığım yatağıma serilmiştim. Vardığımda Jimin ben yokken tüm evi temizlemiş, ocağın üzerinde de kaynattığı çorba duruyordu. Aç değildim, tek istediğim yataktan kalkmamaktı. Fonlarını çektiğim perdenin ardından yüzüstü serildiğim yatakta, uyumak uğruna araladım gözlerimi.
.......
"Adın ne?" Kulaklarımı tırmalayan tiz sesle irkildim. "Siz kimsiniz" dedim korkuyla "Neden soruyorsunuz adımı?"
"Adını bilmediğimizden mi soruyoruz sanıyorsun ahmak! Tüm ülkeye kendini rezil ettin. Neden yaptın bunu!?" Anlamıyordum, sadece korkuyordum. Ufak bir tahta sandalye üzerine bağlanmış kollarım, hareket etmemem için düğümlenmişti, nasıl geldiğimi bile bilmediğim bu yerde karşımda duran 2 adam bana hesap soruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Epistle | Taekook
Romance• Tamamlandı Yıllanmış bir mektubun son satırında buluşunca adımlarımız, gözlerimden dökülen tek bir yaşla dinsin acıların. Zehrini akıttığın bedenime dokunduğunda ağır ağır, eksik kalan son satırı; gözlerin tamamlasın. 061120 - 200821