🎼 | Chase Atlantic - Into It |
■■■■■■■
Merhaba.
Erken geleyim dedim. Bir önceki bölümü okuduğunuza emin olun lütfen.
Ve en azından bir yorum bile bırakırsanız çok mutlu olurum. Oylarınızı da esirgemeyin lütfen, keyifli okumalar.
Sizi seviyorum.
Başlayalım.
.......
2 Gün Sonra - Güney Kore / Busan
"İçte tutulan gözyaşları, akıtılanlardan daha çok acır."
Demiş Stefon Zweig. Ki muhtemelen haklıydı da. Tabii bunu anlamlandırabilmek ya da tam anlamıyla anlayabilmek için gözyaşı kesenizin epey bir dolu olması şarttı.
Tıpkı benimki gibi.
Sanıyorum ki, her defasında içimde tuttuğumdan, veyahut uygun zamanı hiçbir zaman bulamadığımdan her defasında içime atmıştım. Canımın her defasında bu kadar acıyıp hayat damarımın oluk oluk kanamasının yegâne sebebi, acımı tüm şeffaflığıyla paylaşabileceğim bir acı bulamamdı; benimki kadar acıyan birini bulamamamdı.
Fakat şu an tamda karşımda kızarmış ekmeğime vişne reçeli süren sevgilim, bana evet diyordu evet aradığın benim.
Hadi o saçma sapan hayal dünyamızdan çıkalım ve aslında hiçbir şeyin hayal ettiklerimiz kadar toz pembe olmadığı konusunda anlaşalım. Hiçbir kariyerin, hiçbir servetin satın alamayacağı şeylere sahip olmadıktan sonra, ötesinin de bir anlam ifade etmediği konusunda eminiz her birimiz.
En iyi üniversitelerde okursunuz ama, mezuniyetinize gelecek bir aileniz olmaz. En kaliteli yemekler hizmetçileriniz tarafından önünüze serilebilir ama, koca masada size eşlik edecek tek bir ses yoksa, dünyadaki en aç insan sizsinizdir.
Yüzlerce beden eskitir tek bir kalbe sığamazsınız.
Evet, hayat tamda böyledir.
"Bebeğim?" Düşüncelerim tuzla buz olurken, dalgınlığımdan beni ayıran sevgilimin naif sesiydi. "Ne düşünüyorsun öyle, daldın yine?"
"Hiç," diyerek omuzlarımı silktim gelişigüzel. "Sadece sana sahip olmanın ne büyük bir nimet olduğunu düşünüyordum."
Minik bir kıkırtıyla olduğu sandalyeden doğrularak yanağımdan ufak bir öpücük çalmıştı. Çok mutluydum, evet Jeon Jungkook'a sahip olduğum için, ona bundan sonraki ömrümü adayabilme fırsatı yakalayabildiğim için, beni sevdiği için, yanımda olup tazelenmeme izin verdiği için çok mutluydum ama içimde ücra bir köşede beni huzursuz eden şeylerde vardı.
Mesela Jimin'in evlendiğimden haberi bile yoktu.
Yıllarımı heba ettiğim mesleğimden bir şekilde ayrılmak zorundaydım.
Ama sahiden sorun değildi, ben Jeon Jungkook'a sahip olduktan sonra kaybettiğim şeyler bile, benim en büyük servetim olan eşimden daha kıymetli değildi.
"Taehyung, bebeğim sorun ne? Sahiden çok dalgın görünüyorsun. Kızartmanı da yemedin, anlat bana." Farkında olmadan girdiğim dalgın ruh halim, istemesemde yansımıştı ona ve kahretsin ki onun benim yüzümden daha fazla üzülmesi ve canının yanması olasılığı bile mahvediyordu beni.
"İstifa edeceğim."
Düşünmeden sarfettiğim iki kelimeyle duraksadığında, sandalyesini kaydırarak dizlerimin dibine gelmiş ve boşta kalan avcu yanaklarımı bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Epistle | Taekook
Romance• Tamamlandı Yıllanmış bir mektubun son satırında buluşunca adımlarımız, gözlerimden dökülen tek bir yaşla dinsin acıların. Zehrini akıttığın bedenime dokunduğunda ağır ağır, eksik kalan son satırı; gözlerin tamamlasın. 061120 - 200821