🎼 | Taeyeon - Fine |
.......
"Göğsümde sabırlı bir yürek vardır."
Demiş Homeros. Belli ki haklıydı da. Tuhaftır ki, şimdiye kadar yaşıyor oluşumun sebebi, göğsümün arasına sıkıştırdığım o sabrın beni zorlasada bir türlü günyüzüne çıkıp parçalara ayrılmayışındandı.
Tabii bu Jeon Jungkook'un beni tamamen unutmuş olmasına kadardı.
Dokunsam tek parça bile bulamazdım sabrımdan. Acısam tek damla kanayamazdım.
Bütün canımı çekiştiren bir canavar var bileklerimin arkasında; kaçsam yakalayan. Nasıl baş edilir bilmediğimden dizlerimin üstü toz içinde. Sanki kalbimi söküp nefes al demek gibi saçma bir ağrı var göğsümde.
Karşımda ufka açılması muhtemel görünen upuzun bir yol var. Önümden kaçıncı olduğunu saymadığım trenler kayıp gidiyor. Demirlerin ağlayışı içimi yansıtıyor sanki; sıcak, çaresiz, mecbur...
Solumdan rüzgar esiyor ciğerlerime. Çektiğim duman sızıp kaçıyor sanki her nefeste. Önemsemiyorum, şimdi ellerimde birkaç saat evvel çıkarttırdığım bir fotoğrafi. Seviyorum saçlarını; öpüyorum.
Mutlu ediyor beni, 'kimsin' demiyor en azından buradaki küçüğüm, kaçırmıyor benden dudaklarını.
Özlüyorum, deliler gibi özlüyorum. Bağırıyorum duyulmuyor, ağlıyorum gözyaşlarım kurumuş, akmıyor. Dokunurken bile titriyorum sanki.
Telefonum çalıyor defalarca kez. Açmıyorum, fırlatıp atmak geliyor içimden ama, ah işte kıyamıyorum. Sevgilimin elleri dokundu, içinde ondan bir parça var diye saklıyorum kendime.
Ölmüşüm gibi bir his sarmalıyor zihnimi. Sigaram parmaklarımdan düşüyor yavaşça, nefeslerim kısılıyor. Gözlerimi zor kırpıyorum etrafa. Sessizlik kulaklarıma nüksediyor çığlık gibi. Başım da dönüyor sebepsiz.
Ayaklanıyorum sakince. Bir tren yaklaşıyor gözlerim önüne, uzakta olduğundan sadece yansımasını görüyorum. Yetişmeye çalışıyorum yavaşça, adımlarım sarpık ama rotasından sapmıyor.
Yaklaşıyor bana doğru, ben de ondan uzak değilim. Birkaç adım kalıyor buluşmamıza, gülümsüyorum. Ruhum ölüyken bedenimin nefes alması güldürüyor beni. Demirlerden birine basıyorum ayaklarımla. Taşlar tenimi gıcırdatıyor, bir tanesi çekiyor dikkatimi.
Bembeyaz.
Jungkook'umun teni gibi, nefesi, elleri, yüreği gibi. Öpüyorum, binlerce kez öpüyorum. Özürler nüksedip duruyor dudaklarımın arasından. Affet diyorum, gücüm yok affet. Tükenmişim affet. Büyütemedim, acizin tekiyim affet...
Gözlerimi kaldırıp raylara baktığımda, bir çığlık beliriyor vagonlardan kulağıma dolan. Yaklaşıyor bedenime, çekilmiyorum. Elimdeki fotoğrafına dönüyorum son kez, gözlerim üzerindeyken kenara koyuyorum yavaşça. Zarar gelmesin, ona bir şey olmasın diye. Ceketimi çıkarıp üzerine örtüyorum.
Birkaç saniye daha yelkovanla akrep ufak bir çocuk gibi oynaşırken, gökyüzüne kalkıyor gözlerim. Tek damla yaş boynuma eş olduğunda fren yapamıyor vagonları. Tam o an gülümseyip gözlerimi kapatıyorum.
O sözünü tutamıyor ama ben tutuyorum.
"Seni sevmekle, nefes almak arasında bir seçim yapmak zorunda kalsaydım, son nefesimi seni seviyorum demek için kullanırdım."
Seviyorum, sahiden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Epistle | Taekook
Romance• Tamamlandı Yıllanmış bir mektubun son satırında buluşunca adımlarımız, gözlerimden dökülen tek bir yaşla dinsin acıların. Zehrini akıttığın bedenime dokunduğunda ağır ağır, eksik kalan son satırı; gözlerin tamamlasın. 061120 - 200821