10 "cezaevi"

479 54 79
                                    


"Cezaevine gidiyorsan, ben de seninle gelmek istiyorum. Gelebilir miyim?"

Daniel'ın sorusuyla afallamıştım. O ilk defa bana böyle bir şey teklif ediyordu. Fakat gelmesini hiç ama hiç istemiyordum. Kibarca söylemem lazımdı.

"Hayır. Gelmeni istemiyorum."

Şu çeneni kapalı tut be Solhi!

Daniel'ın morali bozulmuştu tabi ki ama sorgulamadı. Kafasını salladı ve gözlüğünü düzeltti. "Neyse, o zaman bundan sonra okuluna seni ben bırakıp alıyorum buna itiraz yok."

Kaşlarımı çattım. Bu aralar bana gerçeğinden fazla ilgi gösteriyordu. Ben bir cevap vermedim, çünkü soru sormamıştı.

"İstiyor musun?"

Düşündüm. "Olur.. Neden olmasın." Omuz silktim. Sonuçta beni bırakıp alırsa onunla daha fazla vakit geçirecektim.

Bundan memnun olmuş bir ifadeyle kafasını salladı ve arkasını dönüp gitti. Sanki istemiyorum desem köpürecek gibi bir hali vardı, bu yüzden iyi ki düzgün cevap vermiştim.
Daniel reddedilmekten nefret ederdi.

Dışarı çıktığımda uzun zamandır görmediğim köşesinde mavi arabasına yaslanmış çocuğu gördüm. Okul üniforması asla giymiyordu, siyah kıyafet giymeyi çok seviyor gibiydi.

Pişkin bir ifadeyle sırıttı ve yaslandığı arabadan çekilip kapıyı açtı. Eliyle içeriye davet ettiğinde olduğum yerde durdum.

"Okula bırakacak sevgilin yok mu senin? Niye beni almaya geliyorsun?"
Merakla sordum.

Jungkook omuz silkti rahat bir tavırla. "Lisa'nın şoförü var. Ayrıca, sen bizim okulda yenisin. Tabii ki seni alacağım."

Çok mantıklı bir açıklama yapmış gibi gülümsüyordu bir de.. Sanki okula her yeni gelen öğrenciye bedava Jungkook servisi yapıyordu salak.. Benim peşimi bırakmıyordu bir türlü..

"Bugün okula gitmiyorum." Sebebini sorma..

"Niye? Nereye gidiyorsun?" Üstümü inceledi baştan aşağı. "Bu kıyafetler ne cenaze mi var birinin?"

Üzerime simsiyah bol bir bluz ve bol bir pantolon giymiştim. Saçım başım da dağınıktı zaten, asla kendime bakmıyordum. Çirkin olduğumu yıllar önce kabul etmiştim zaten.

"Cezaevine gidiyorum." Zorla söylemek zorunda kalmıştım, sorduğu için.

Jungkook kafasını salladı. "Anladım, sadece zevksizsin yani."
Esprisi çok komikmiş gibi sırıtıyordu bir de.

Göz devirdim ve gitmek için hazırlandım fakat o önüme geçtiğinde durmak zorunda kaldım.
"Nereye güzelim? Bin arabaya."

Kaşlarımı çattım. Güzelim kelimesini üstüme almıyordum. Onun normal konuşma tarzı buydu zaten.

"Okula gitmiyorum dedim. Kıt mısın?"

Ona karşı kaba konuşurken artık çekinmiyordum. Arkadaşım olmasa da öyleymiş gibi hissediyordum. Birbirimizi tanımasak da.

"Ben de gitmiyorum. Seninle geliyorum."

Sıkkın bir nefes verdim. Gerçekten de yakamdan düşmüyordu. Kollarını sıvadı ve beni sorgular bir ses tonuyla konuştu.

"Sen iyi misin? Okula gelmiyorsun bayadır. Benimle de iletişime geçmedin?"

Göz devirdim.

Açıkçası Jungkook'da uzun bir zamandır gelmiyordu. En son bir hafta önce onu otobüs durağında görmüştüm. Daha sonra kafeye gelmemişti. Ya da beni görmeye de gelmemişti.
Okula gitmek istememiştim çünkü korkmuştum. Hala daha gitmek istemiyordum. Daniel ile kalmak bana iyi geliyordu.

Second Lead Boi ¦ JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin