22 "yanılgı"

336 39 67
                                    

"Papatya çayı, iç kendine gelirsin."

Bana uzattığı iki kupadan birine ve sinirle ona baktım. Kendimi zor tutuyordum, kavga etmemek için.

"İstemiyorum. Git başımdan."
Kibarca onu kovmaktı amacım. Çünkü şu an papatya çayını alıp başından aşağı dökecek kadar öfke vardı içimde.

İkiletmedi ama pes de etmedi. Bardağı yanımdaki masaya bıraktı ve tam karşıma oturdu.

Beyaz bornozundan göğüs kısmı hafif açıktı. Karşımda banyodan yeni çıkmış ve keyifle çayını yudumlayan Park Jimin'i görmek şu an en kötü manzaraydı.

Bilerek ve gıcık hareketlerle sıcak çayına üflüyordu ve ses çıkararak içiyordu gözümün içine bakmayı da unutmuyordu.

Bu durumdan keyif mi alıyordu?

"Bunu bilerek mi yaptın?"
Belki de son yirmi dört saatte ona sorduğum tek soru olabilirdi. Konuşmamak için yemin etmiştim kendime. Fakat dayanamıyordum, sinirliydim.

Omuz silkti. "Neyi?"

"Dışarı çıkamayacak durumda olduğunu biliyordun."

Gözleriyle tepkimi ölçüyordu. Ondan nefret ediyordum. Gerçekten de nefret ediyordum. Jimin ile arkadaş olmak mı? Asla.

"Biliyordum. Doktoru özellikle uyardı."

Umursamazca çayından bir yudum aldı ve masada duran gazeteyi okuyor gibi gözlerini kıstı. Sinirden yumruğumu sıktım.

"Arkadaşını ölüme sürükleyecek kadar iğrenç bir insan olamazsın Jimin. Ben seni böyle tanımadım."

Gazeteden bir sayfa çevirdi ilgisizce yanıtladı. "Jungkook seninle bir gün geçirmeyi kendi istedi. Arkadaşımın isteğini kırmam."

Ayağa kalktım ve elindeki gazeteyi alıp hızla yere attım. "Aptal mısın sen! Bunu nasıl yapabilirsin! Hastanede yatması gerekirken nasıl onu dışarı çıkarabilirsin?"

Nihayet bana bakıyordu fakat hiç ciddiye alır gibi değildi. Islak sarı saçlarını geriye yatırdı. Aklına gelen şeyle sırıttı.

"Agalar sözünü tutar."

Ne demeye çalıştığını anlamamıştım. Sırıttığı an dalga geçtiğini fark ettim.
Öfkeyle ona baktığımda gülerek ayağa kalktı ve omzuma dokundu.

"Onu ikna et demiştim. Bunu beceremedin Solhi. Şu an bu halde olması senin suçun."

Öfkeyle omzumda olan elini ittirdim. "Hastaneden çıkmaması gereken birini çıkarttın üstelik adam makineye bağlıydı! Ben de sana güvendim! Şu an gözlerini bile açamıyor durumu daha da kritikleşti gerizekalı!"

Öfkeyle bağırdım. Gözlerim istemsiz dolmuştu. Dün Jungkook bizim yüzümüzden ölecekti. Hastaneden çıkmaması gerekirken Jimin onu gizlice çıkarmıştı ve benim bu kadar kötü sonuçlanabileceğinden haberim yoktu.

Jungkook hala uyanmamıştı.

Elini tekrar omzuma koydu. Sürekli temas halinde olup yanıma yaklaşması beni sinir ediyordu.

"Onun istediği buydu. Ben elimden geleni yaptım. Sen yapamadın, şimdi de sonucuna katlanmak zorundasın."

"Sen onun arkadaşı falan değilsin."

Ondan nefret ediyordum. onun yüzünden Jungkook şu an bu haldeydi. Her şeyi bilerek yapmıştı.

Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Elini omzumdan çekti. Bana bir çok şey anlatmak ister gibi bakıyordu sanki yaptığı çok mantıklı bir şeymiş gibiydi. Hiç pişman değildi.

Second Lead Boi ¦ JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin