three

148 23 23
                                    

*Hikayedeki kız karakterin ismi Chuu (Kim jiwoo) olarak değiştirilmiştir.


Ebelemece denen oyun, küçüklüğünden beri Chuu'nun en sevdiği oyundu. Hızlı koşardı ve tembelliğine rağmen kaçmada oldukça iyiydi. Hep kazandığı bir oyunu nasıl sevmeyebilirdi ki?

Liseye başladıktan sonra kız bu oyunu farklı oynamaya başladı. Hayat bir oyundan ibaretse kazanmak için daima bir yolunu bulması gerektiğini düşünüyordu. Artık küçük değildi ve büyük insanlarıda ebelemece denen oyunda rahatlıkla yenebilmek istiyordu. Koşmasına veya kaçmasına gerek yoktu.
İzle, eziyet et en sonunda da sinsice ebele.
Böyle oynamak kesinlikle ona daha fazla zevk veriyordu.

Dün Chuu ebeydi ve Soobin'i manevi olarak ebelemişti. En azından o böyle düşünüyordu. Yanıldığını anladığında çok geç olacağını daha bilmiyordu.

Aslında sabahın en erken saatinde okula gelmek hiç ona göre bir hareket değildi. Genellikle okula son giren ve kapıda geç kalan öğrencileri sıraya dizen öğretmenden tonla azar işiten kişi olurdu. Okulun bekçisi bile güneş ışıklarıyla aynı anda okul kapısından içeri süzülen kızın arkasından birkaç saniye bakakalmıştı.

Bu acelesinin ve apar topar kendini okula atmasının tabii ki de bir sebebi vardı.
Dün şahit olduğu şey onu bocalatmış, gece uykularını kaçırmıştı. Rahatsız edici bir şeye şahitlik etmişti ve böyle bir şeyi yapan kişinin Soobin olduğunu  biliyor olmak, onu içinden çıkamadığı bir meraka itiyordu.
Ve o merak bu sabah Chuu'yu erkenden yatağından kaldırmayı başarmıştı.

Şimdi ilk yapacağı şey Soobin'i kıstırıp gözünü korkutmak olacaktı.
Ona dün onu gördüğünü söylediğinde çocuğun korkudan kıvranacağına, telaşla gözlerinin kocaman açılacağına emindi.

Kendi kendine gülümsedi.
Bu kadar başarı, bu kadar sükse... Hepsi boşunaydı. Gerçek kişiliği başarıdan uzak ve oldukça kirli olmalıydı. Şimdi hepsini yok edecek bir koz taşıyordu elinde. Ne kadar acınasıydı. O akıllı, iyi çocuğun arkasındaki iğrenç kişilik herkesi şaşırtacaktı. Onu ifşaladığında iyi bir insan bile olacaktı Chuu.

Sonuçta kimsenin fark etmediği bir caniyi yakalamıştı. Ayrıca hayvanlara zarar verdiği ve onu dün parkta kusturduğu için Soobin'e oldukça kızgındı.

Sınıfın kapısına vardığında içeri girmek yerine durdu ve kapının eşiğinde dikilmeye başladı. Sağ omzunu kapının kenarına yaslarken gözlerini bir yere dikti ve kollarını göğsünde bağladı. Çocuk tam tahmin ettiği gibi sırasında oturuyordu. Okula en erken gelip en geç çıkan tiplerden birisi olduğunu anlamak zor değildi. Güneş sınıfın pencerelerinden içeri yeni teşrif ederken Soobin elindeki kalemi ustaca oynatarak defterine notlarını geçiriyordu. Yüzü işini önemsediği için ciddi, omuzları dikti. Chuu ona baktığında diğer herkes gibi kusursuz bir çocuk gördü.

Ütülü gömlek, dik omuzlar, akıllı gözler, parlak ve özenli saçlar. Bütün bunlarla beraber kulağına övgü dolu fısıltılar geldi.
Kötü yaptığı bir şey olmamalıydı. En azından herkes böyle biliyordu. Fakat artık Chuu örtüyü kaldırmıştı. Soobin yanlış bir yerde yanlış kişiye yakalanmıştı.

Chuu tam bir baş belası olabilirdi ve bu aralar Strawberry'yi kaybettiği için ekstra bir öfkeye ve saldırganlığa sahipti.

Şimdi o her zaman ki gibi kedi, Soobin'de kurban ve fare olacaktı. Bu kesinlikle onu eğlendirebilirdi.

Dakikalarca çocuğun her hareketini kapıdan izledi. Ara sıra okuduğu şeyi düşünürken kaşlarını hafifçe çatmasını, yanlış yazdığı şeyi yavaşça silmesini, kalemin ucunu bir an bile defterinden kaldırmamasını.
Çocuk oldukça normal davranıyor, masum görünüyordu.

Sick Thoughts | SoobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin