eleven

134 20 30
                                    

"Şuna bak," dedi Aisha ekrandaki çocuğu Olivia'yaya gösterirken.

Aisha'nın onu rahat bırakması için göz ucuyla bakmıştı sadece. "Güzel."

Dört kız öğle yemeğini konteynerlerin orada yiyorlardı yine. Öğle yemeği demek pek doğru olmazdı. Ellerinde birer kraker paketi vardı sadece. Aisha ve Jooe telefonlarındaki resimleri birbirlerine gösterirken, Olivia bir savaş oyunu oynuyordu. Kılıç seslerini çok yakından duyuyordu Chuu. Sanki Olivia kulağının dibinde savaşıyordu.

Herkes bir şeylerle meşgulken Chuu ise öylece önünü izliyordu.

Jooe, onları bu öğlen arası bir şekilde yemekhaneye sokacağını söyleyip durmuştu ama yine burada aynı yerlerinde kraker kemiriyorlardı işte.

Jooe, kızın elindeki telefonu alıp ekranı kendine çevirdi. Instagramdan bulduğu yakışıklı çocukları gösteriyordu Aisha. Ve hepsine mesaj attığını söylemişti. Kim dönerse onunla buluşacaktı.
Sanki çocuklardan biri ona dönecektide.

"Fena değil," dedi Jooe çok seçiciymiş gibi.

"Saçlarına köpek işemiş gibi," diye ekledi Olivia. En güzel ve doğru yorum bu olmuştu.

Chuu bir ayağını altına alıp diğerini öne doğru uzattı. Omuzları düşüktü, burnu ve yanakları soğuktan kızarmıştı. Üşüyordu hatta neredeyse donuyordu.
Aisha çocuğun resmini ona gösterdiğinde, Chuu sadece gülümseyebilmişti.
İstediği tepkiyi almadığında ise Chuu'ya bir daha bir şey göstermedi.

Kız bugün onları eğlendirmeyecekti.
Lüks model arabası olan birkaç yakışıklı oğlan şu an ilgilenmek istediği bir şey değildi.

Üç gün olmuştu. Müdür yardımcısı onunla konuşalı ve disipline gittiğini söyleyeli üç gün oluyordu. Fakat hâlâ ses yoktu. Ne disiplin kurulu toplanmış ne de Chuu müdür tarafından çağırılmıştı. Korkudan gidip müdür yardımcısınada soramıyordu.

Eğer bir mucize olmuş ve müdür yardımcısı hafızasını kaybetmişse, kendini hatırlatmak istemiyordu.

Bu sessizlik iyiye mi alametti? Yoksa firtına ona tam mı koyacaktı emin değildi Chuu. Acaba okuldan atılmıştıda haberi mi yoktu? Eğer atılsaydı sınıftaki ögretmenlerden biri ona mutlaka bir şeyler söylerdi değil mi?

Üç gündür o Soobin denilen çocuklada sınıf hariç hiçbir yerde karşılaşmamış, konuşmamıştı. O çocuk hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, Chuu'ya göz ucuyla bile bakmıyordu.
Chuu'yu iyice anlamış, peşini bırakmış olmalıydı.

Ara ara son konuşmaları geliyordu kızın aklına.
Ne akla hizmet Chuu'ya arkadaşım ol demişti ki. Bunca şeyden sonra nasıl böyle bir soru sorabiliyordu.
Elbette Chuu'nun da yüzsüz olduğu zamanlar vardı ama bu çok farklıydı.
Kafayı sıyırmıştı resmen. Kim boğazına bıçak dayayan biriyle arkadaş olurdu.

Yinede onunla bir daha konuşmaması biraz olsun içini rahatlatıyordu. Söylediklerini anlamış olmalıydı. Sonuçta Chuu tüm gördüklerini unutacaktı. Ondan uzak olduğu sürece hiçbir sorun yoktu.

Okuldan simdilik atılmamış, Soobin peşini bırakmıştı tek sorun Yeonjundu.

O günden sonra onunla bir kere bile konuşmamıştı. Yanına bile yaklaşmıyordu Yeonjun.
Chuu sınıfının biraz ilerisinde hep bekliyordu ama çocuk onu görsede yanındakilerle uzaklaşıyordu.
Ona inanmadığı için kırgın olması gereken Chuu olması gerektiği halde, Yeonjun ona trip atıyordu. Gülünecek kadar komikti.
Her ne kadar içinden canı cehenneme desede, aklı sürekli Yeonjundaydı.
Onu terk etmesinden deli gibi korkuyordu.

Sick Thoughts | SoobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin