fourteen

171 27 19
                                        


Roh Jisun, sıradan zararsız bir kızdı.  Omuzunda biten siyah saçları, küçük kahverengi gözleri vardı. Ve diğer kızlara göre biraz iriydi.
Sınıfta pek arkadaşı yoktu. Günün yarısını sırasında oturarak ya da taşınacak koli varsa kütüphane görevlilerinden birine yardım ederek geçirirdi.

Uzun boylu olduğu için öğretmen onu en arka sırada oturturdu. Sınıfın çoğu onu yakından tanımazdı. Jisun sınıftakilerle pek konuşmazdı.
Zaten kimsede onunla konuşmaya yeltenmez, arkadaş olmaya çalışmazdı.
Belirli bir nedeni yoktu. Bazı insanlar görünmezliğe mahkum edilmişti.

Fakat geçen gün birisi karşısındaki sıraya çökmüş, abartılı ve yüksek bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştı.

O kişi Chuu'ydu.
Arkadaşları olmasına rağmen sınıfta yalnız takılan diğer bir kişi.
Jisun, ondan farklı olduğunun farkındaydı.
Chuu onun gibi tamamen yalnız sayılmazdı. Takıldığı kızlar vardı. Jisun arkadaşları yüzünden Chuu'dan çekinirdi. Sınıftakilerinde Chuu'dan sık sık bela olarak bahsettiğini duymuştu. Arkadaş çevresi pek iyi değildi. Ve tıpkı Jisun gibi tüm sınıf Chuu'yla konuşmayı reddediyordu.

Yinede geçen gün Chuu yanına oturup bilekliğini beğendiğini söylediğinde, kötü arkadaş çevresini ve tüm yaptıklarını bir anda unutmuş, düşünmeden bilekliği ona hediye edivermişti. Onunla konuştuğu için bir anlığına mutlu olmuş, onun bu heyecanına dayanamamıştı. Kızı o an cana yakın ve zararsız bulmuştu.

Küçük bir bilekliğin başına tüm bunları getirebileceğinden habersizdi.

Jooe'nin kafa hareketiyle Aisha istemeye istemeye yerdeki kıza adımladı.

"Neden bugün pis işleri ben yapıyorum?"

"Olivia yok ve Chuu'nun hâlâ kolu yaralı."

Aisha duvara yaslanmış ilgisizce tırnağına bakan kıza baktı sinirle. Chuu ona döndü ve kolunu gösterip omuz silkti. Bugün Jooe'nin işlerini yaptıracağı kuklası ta kendisiydi.

"Başka bir şey mi denesek onun üstünde? Ona ellemek istemiyorum midem bulanıyor."

"Sızlanmayı bırak Aisha her boku sen napacak değilsin ya." Kafasıyla tekrar hızlı olması için emir verdi.

"Peki..."

Duydukları ağlama sesini duymazdan gelip kendi aralarında rahatça konuşuyorlardı.
Yerde oturan Jisun şiddetle ağlıyordu.

"Şu bacaklara bak amma yağlı." Aisha kaşları çatık olsada kahkahasını tutamadı.

"Acele et ve iç çamaşırını çıkar," dedi Jooe. Yüzündeki gülümsemesi şimdiden olacaklardan haz duyduğunun göstergesiydi.

Chuu yerde oturan kıza baktı. Aisha saçını çekeleyip durduğu için tokası çıkmış saçları dağılmıştı.
Yaşına rağmen gülünç bir şekilde sesli sesli ağlıyordu.

Kafasını eğip bileğindeki bilekliğe baktı. Ucunda yunus olan bu bileklik onları buraya kadar sürüklemişti. Erkeklerin soyunma odasının olduğu kata.
Jooe burayı bilerek seçmişti.

Jisun sesli sesli ağladıkça Chuu duymazdan gelmeye çalışıyordu. Bu ses çok gürültülüydü ve ne kadar umursamamaya uğraşsada bu ses dakikalardır kulağını tırmalıyordu.

Katalogdan gördüğü bu yunus bilekliği Jisun'un kolunda gördüğünde çılgına dönmüş ve kızla konuşmaya başlamıştı. Pahalı ve şu aralar popüler olan bir bileklikti bu.

Jisun'un bilekliğini ona vereceğini ve Jooe'nin bunu öğrendiğinde akbaba gibi onu tırtıklamaya çalışacağını hiç düşünmemişti.
Belki de bunu Jisun'dan aldığını Jooe'ye hiç söylememeliydi.

Sick Thoughts | SoobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin