Plan

34 10 9
                                    


Sabaha kadar uyumamış camdan dışarıyı seyretmiştim. Nasıl uyuyabilirim ki? Ama Zehra maşallah top patlasa uyanmazdı. Şuan tek dileğim Barlasın bir şey anlamamış olması. Yani bence anlamamıştır. Anlasa beni niye öldürmesini ki?

Hepimizin çağırılmasıyla o büyük salonda tekrardan toplandık. Her birimiz bir koltuğa oturmuş yaşlı adamın konuşma yapmasını bekliyorduk.

Çok geçmeden kapıdan yaşlı adam girdi.

"Değerli arkadaşlar. Şimdi her şeyi baştan anlatmama gerek yok diye düşünüyorum. Dün zaten olan biteni anlattım. Eğer şehrinizi geri almak istiyorsanız diyeceklerimi yapmak zorundasınız. En ufak bir hatada hepimiz zarar görebiliriz." dedi.

Salonda oturan adamlardan biri ayağa kalkıp konuştu.

"O zaman napacağız? Az kişiyiz. Koca şehirle nasıl başa çıkacağız?" diye sordu.

"Tabi ki ilk yapmamız gereken içlerine bir dost gibi girmek. Şimdi hepiniz ne diyor bu adam diye düşünüyorsunuzdur. Şöyle ki bir kaç kişiyi belli yerlere koyucam. Sizden istediğim dosyaları kodları bana getireceksiniz. Belli yerler derken de büyük kaymakamlıklardan falan bahsediyorum. Yani şehre hakim olmak için onların içine girip onların elindeki bilgileri çalmalıyız." dedi yaşlı adam.

Bu defa bir kadın konuştu.

"İyide onlar bizden daha güçlü değil mi? Ya anlarlarsa? Ölüme kendi ayaklarımızla gidiyoruz resmen.Hadi diyelim dosyaları aldık. Peki sonra? Şehri nasıl geri alacağız.Dosyalarla çözülecek bir şey mi?" diye sordu.

"Orada ben devreye gireceğim. Elimizde güçlü kozlar olduğunda zaten bize bir şey yapamayacaklar. O dosya dediklerin şehrin her şeyine hakim.Ölüm meselesine  gelecek olursak. İşinizi iyi yaparsanız ölmezsiniz. Ha burada kalıp onların sizi bulup öldürmesini istiyorsanız siz bilirsiniz." dedi yaşlı adam.

Nasıl da yalan söyleyebiliyordu. İnsanlara baktığımda hepsinin yüzünde bu adama inanan bir ifade vardı.

Bu sefer ben konuştum.

"Peki bizim şehri isteme amacımız ne? Tamam bu şehirde biz yaşıyormuşuz önceden. Yani öyle dediniz. Peki neden elimizden aldılar? Neden bizi öldürmek istiyorlar?" diye ortaya bomba bir soru attım.

"Çok basit elimizden aldılar çünkü...güçlü olmak için. Koca şehri elimizden aldılar  sadece şehri değil bizim sahip olduklarımızıda. Bizim kendi emeklerimizle büyüttüğümüz şehrimize el koydular. Bizde kendi topraklarımızı geri alacağız. Geri alacağımızı biliyorlar ve bundan korkuyorlar. Anlayacağınız bir toprak için iki farklı grup savaşıyor. Ve savaşlarda güçsüz olanlar hep ölür. Ve bizde şehrimizi alacağız gerekirse öldüreceğiz ama alacağız." dedi yaşlı adam.

Herkes onaylayan mırıltılar çıkarırken ben şaşkınlıkla etrafıma bakıyordum.
Öldürmekten bahsediyordu. Suçsuz, hic bir şeyden haberi olmayan insanları öldürecekti. Belki de burada hiç bir şey hatırlamayan insanlar kendi ailelerini öldürmeye kalkacaktı. Bu nasıl bir şey böyle. Ben neyin ortasına düştüm..!

"Simdi biz kime hangi görevi vereceğimiz hakkında konuşcağız. Bizleri burada bekleyin." dedi yaşlı adam.

Ardından hepsi bodruma indi. Bir kaç dakika burada bekledim ama ne konuştuklarını aşırı derecede merak ediyordum. Bodruma inen merdivenlerin başındaki adamın yanına yaklaştım.

"Nereye? Bodruma inemezsin." dedi o ürkütücü sesiyle.

"Şey benim onlarla çok önemli şeyler konuşmam gerek. Şehri ele geçirme konusunda aklıma çok iyi bir fikir geldi de. O yaşlı adam bu fikre kesinlikle bayılacaktır." dedim. Şuan aklıma başka bir yalan gelmemişti.

ÖLÜMÜN NEFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin