Silah

25 4 3
                                    


Senin almaya cesaret edemediğin riskleri alanlar,
Senin yaşamak istediğin hayatı yaşarlar...

Ölmek istemiyorum ama böyle yaşamak da istemiyorum...

Kızarmış gözlerimle yanımda oturan Barlasa baktım. Keşke bayıltmak yerine direkt öldürseydim.

"Napıcaksın bana?" diye sordum hıçkırarak.

"Bak Zeynep seninle anlaşabiliriz." dedi gözlerini yoldan ayırmadan.

"Eğer sizden biri olmamı teklif edeceksen hayır." dedim

"Teklif etmiyorum...Olacaksın diyorum." dedi

"Hadi ya nasıl olacakmış o?" dedim alayla sırıtarak.

"İstersem şuan o ilacı sana zorla enjekte ederim biliyorsun değil mi? Ama ben anlaşmaya çalışıyorum...eğer babam herşeyi bildiğini öğrenirse yaşatmaz seni...Ama bak seninle insan gibi konuşup anlaşmaya çalışıyorum. İstersen o ilacı yapmayızda. Tabi bize çalıştığın sürece." dedi

"Niye öldürmüyorsun beni. Niye benden kurtulmak yerine benimle uğraşıyorsun?" dedim

"Önemli olan bu mu?" dedi

"Evet. O adamı öldürdünüz. Salonda herkes uyurken o hatırlıyor diye onu öldürmüştünüz. Peki benim neden yaşamama izin veriyorsun?" diye sordum

"Ölmeni istemiyorum." dedi

Bir şey diyemedim. Öylece kaldım. Ölmemi istemiyordu. Peki neden? Beni o odaya kapattığında o zamanda bu soruyu sormuştum. O zamanda zeki biri olduğumu ve işlerine yarayacağımı söylemişti...o yüzdendi belli ki. Ama anlamıyor bir türlü. Asla onlara yardım etmeyeceğimi anlamıyor.

Araba kendiliğinden dururken şaşkınlıkla etrafıma bakındım. İyide daha gelmemiştik ki o binaya? Neden durduk?

"Neden durduk?" dedim camdan karanlık yola bakarken.

"Benzin bitti...Yolun geri kalanını yürüyeceğiz. Zaten en fazla 15 dakikalık bir yol kaldı." dedi

Kolumdan sıkıca tutmuş beni çekiştiriyordu. Aptal sanki burada nereye kaçabilirim...Toprak yolda binaya doğru yürüdüğümüz sırada dikakatimi bir şey çekti...Toprak yol az ileride ikiye ayrılıyordu. Biri binaya gidiyorsa diğeri de başka yere gidiyordu o zaman. Belki orada birileri bana yardım ederdi.

"Kolumu acıtıyorsun." dedim kolumu tutan elini işaret ederek.

"Ne kadar huysuz bir kızsın. Bıktırdın ya." demesiyle gözlerimi devirdim.

"Bıraksana o zaman. Sende kurtul bende." dedim. Cevap vermemişti.

Elini biraz gevşettiğinde. Hiç beklemediği bir anda kolumu elinden çektim... Diğer yolda koşmaya başlarken o da peşimden koşuyordu.

"Zeynep dur! Bak yakalarsam hiç iyi şeyler olmayacak!" diye bağırıyordu.

Aramızda en fazla 5-6 adım vardı. Ve gittikçe yaklaşıyordu. İleride gördüğüm küçük kulübeyle daha hızlı koşmaya başladım. Kulübenin kapısına gelip kapıyı yumruklamaya başladım. Nefes nefese kalmıştım. Dizlerim öyle bir titriyordu ki her an olduğum yere yığılabilirdim.

ÖLÜMÜN NEFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin