bölüm şarkısı: can you feel my heart?
herkes dağılmıştı evlere. şimdi düşünme zamanıydı.
can gelir gelmez odasına çıktı. kendinden iğrenmeye başlamıştı. denizin hikayesini dinledikten sonra, kızları sadece tek bi amaçla görmenin artık kendisini nasıl iğrendirdiğini farketti. çantasını yere fırlattı ve duvarına astığı görkemli skor tablosuna baktı. onun için artık skor tablosundan çok utanç tablosuydu. duvardan yırtarak söndüğünde gelen rahatlama hissi aslında utancını silmiyordu. sadece değişmek istiyordu ve bunu başaracaktı. kendini yatağa attı ve tavana bakıp olanları düşündü. az önce potansiyel bir katille mi muhattap oldu yoksa çocukluğu çalınmış küçük bir kız çocuğu muydu? denizin psikolojisi iyi değildi ve gerçekten birini öldürebilir miydi? saatlerce bunu sordu kendine.
batuhan bu sırada denizin tablolarına bakıyordu. arkada çalan akustik bir şarkı eşlik ediyordu ona. ama artık hüzünle bakıyordu tablolara. sanki karşısında deniz oturuyormuş gibi. çizdiği resimlerdeki deniz mutluydu peki ya bugün gördüğü deniz? gözleri yaşlı ve solgun bakan deniz.. tıpkı eskisi gibi gözlerinde kıvılcımlar olsun istiyordu. ona bunu yapan adamı bulup kendi elleriyle öldürmek istiyordu. onu denizden ayıran adamı, bunca sene ondan ayıran adamı, çocukluğunu çalan adamın daha fazla nefes almasına katlanamıyordu. can onlara katılmasa bile batuhan da deniz gibi öldürmek istiyordu. aslında denizin kafasına ne koyarsa yapabileceğini de biliyordu. telefonunu çıkarttı ve denize mesaj attı.
"deniz, nasılsın?"
deniz kadehindeki son yudumu alırken titreşimle irkildi. mesajı okuyunca ağlamaktan kızarmış suratında gülümseme belirdi. hava soğuktu ama terasında atletiyle oturuyordu. tek amacı donmaktı. her düşünceli olduğunda soğukta donmayı tercih ederdi. çünkü soğukta düşüncelerinden kaçardı. bu onun kendinden kaçma yöntemiydi. batuhanın mesajı onun kalbine bir sıcak öpücük gibi konduğunda sandalyesinden kalktı ve içeri geçti. batuhan fazla bekletmeden yazdı.
"iyi, sen?"
anında okudu batuhan ve geri yazdı.
"ben de öyle. deniz bunca seneden sonra seni buldum ve ben şuan yanında olmak istiyorum. buluşabilir miyiz?"
deniz bu mesajla oturduğu yatağından sıçradı. kalbi çok hızlı çarpıyordu. bunu hissedebiliyordu, neredeyse yerinden çıkacaktı.
"bana gelmek ister misin? sana bir şey göstermek istiyorum." dedi odasının köşesindeki atariye bakarak.
batuhan da ayağa kalktı denizin mesajıyla. ağzı kulaklarına varıyordu artık. doğruca gardrobuna koştu ve sweatshirtlerine baktı. giymek için uygun bir şeyler ararken heyecandan denize cevap vermediğini unuttu.
"evet, elbette konum atar mısın?"
deniz hala ayakta cevap beklerken geldi mesaj. deniz evin konumunu yolar yollamaz giyinme odasına fırladı. dolabından beyaz pileli bir etek ve beyaz bir büstiyer çıkarttı. batuhanın karşısında bembeyaz, saf ve masum olmak istiyordu. onun da öyle görmesini istiyordu.
batuhan hazırlanıp odasından çıktı hızla merdivenleri inerken annesiyle çarpıştı.
"anne ne zaman geldin duymadım." dedi.
"hayırdır ne bu mutluluk oğlum. az önce geldim."
batuhan mutluluktan dolan gözlerle annesinin omuzlarından tuttu ve sadece şunları söyledi,
"denizi buldum."
annesinin şaşkınlıktan gözleri açılmıştı. batuhanı soru yağmuruna tutamadan batuhan çoktan fırlayıp gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSAL BAKİRE - DEVAM (TAMAMLANDI)
General Fictionfazlabeyniniyorma hesabı yan hesabımdır takipçilerim arasında da görebilirsiniz.