"37"

17K 889 491
                                    

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git

Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.

Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin

Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık

C.S.

***

Umut dolu okumalar...

********************

Şişmiş olan ayaklarımla elimde sıkı sıkıya tuttuğum tepsiyi içeri taşırken, kapıda duran Bahar abla arkamdan şeker getiriyordu. Kına sorunsuz bir şekilde bitmiş şimdi de yorgunluğu alması için çay yapmıştık. Salona taşıdığım tepsi ile Ömüş hemen kalkıp,

'Ver canım ben dağıtırım' deyip tepsiyi elimden aldı. Tebessüm edip tepsiyi ona verirken babam,

'Gel kızım yanıma' dedi. Yanına ilerleyip oturmamla diğer yanına da Cengiz'i almıştı. huzur ile içime çektiğim nefesimle çayı dağıtmayı bitiren arkadaşlarıma baktım. Bahar abla Veysel abinin yanında ki sandalyeye oturdu. Tebessümle bana bakmasıyla bende tebessüm edip, bakışlarımı karşımda oturan ikiliye çevirdim.  Naim amca Zülal teyzenin çayına iki şeker atıyordu. Zülal teyzenin tebessümle kızaran yanakları alışıldık bir durum olmasa da bir kadına en çok sevilmenin yakıştığı aşikardı. Bakışlarımı onlardan çekip diğerlerine çevirdim.  Koltuğun yanında duran sandalyede oturan Sevim elinde ki yüzüğe tebessümle bakıyordu. Karşılarında oturan halam da başını önüne eğmiş gözlerini kapatmıştı. Cansu ise durmadan telefonunu eline alıp geri bırakıyordu.

Hemen sağda duran koltuğa oturan Rüzgar karıştırdığı şeker ile Ömüş'e göz kırpıyordu. Vildan ise Kenan abinin yanında oturmuş saçlarının arasından gizli bir şekilde ona bakıyordu. Kenan abi ise gözlerini bir saniye çekmeden ona odaklanmış, ortamdan soyutlanmış gibiydi. Hemen yanımda duran annem,

'Kızım iyi misin' diye sordu. Bakışlarımı kaldırıp,

'Ayaklarım çok ağrıyor ama iyiyim' dedim.

'Tuzlu suya koyarsın gece bir şeyin kalmaz' başımı sallayıp konuşan Naim amcama döndüm.

'Ev bitti değil mi? En son birkaç eksikliği kalmıştı' Cengiz şekersiz çayından büyük bir yudum alıp,

'Bitti abi hepsini hal ettik' deyip Rüzgar'a göz kırptı. Resmen meraktan ciğerlerim şişmiş ama kimseden tek bir bilgi bile alamamıştım. Resmen benden başka herkes evimin şeklini, eşyalarını her şeyini biliyordu. Çattığım kaşlarımla onlara bakarken üzerimde duran hırkanın boğazına kadar çektiğim fermuarını hafif aşağı doğru çektim. 

'İyi oğlum bizlik bir şey olursa haber edersin' diyen Naim amca ile,

'Eyvallah abi. Sağ olasın' deyip çayının geri kalanını içti. Gözlerim büyük bedenden alamazken Zeliş teyze,

'Yarın kaç gibi müsait olursunuz gelinlik için çıkalım' diye sordu. Pinekleyen halam kafasını aniden kaldırıp,

'Öğlen çıkalım. Ancak akşama kadar buluruz' diye yanıtladı. Babam elini omzuma atıp,

'Sen kaç gibi müsaitsin kızım' küçücük soru aslında ne kadar yol kat ettiğimizi gösteriyordu. Aradan geçen birkaç ayda alınmıştı bu yol. Oysa aylar önce benim fikrim sorulmadan parmağıma yüzük takılmış, benim fikrim sorulmadan hayatımla alakalı kararlar alınmıştı. Şimdi ufacık bir soruda aslında görmek istediklerim önüme seriliyordu. Aldığım derin nefesle babama dönüp,

ALEDA(TAMAMLANDI ❣️❣️)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin