"Merak ediyorum, beni şimdi ister miydin?"
•••Sakin ol.
Nefes al, Roseanne.
Ölmüyorsun.
Bu daha önce de oldu, nefes al.
Yavaşça nefes almaya çalış, iyi olacaksın.
Gözlerimden yaşlar akarken ellerimle gömleğimin düğmelerini çekiştiriyor, nefes almaya ve sakin olmaya çalışıyordum. Ölüyormuşum hissi tüm bedenimi sarmıştı. Titreyen bedenimle ayakta durmak o kadar zor geliyordu ki, dayanamayıp dizlerimin üzerine çöktüm.
Dersin ortasında bu aptal his tekrar bedenimi ele geçirmeye başladığında izin almış, günün ilk saatlerinde boş olan soyunma odasına gelmiştim.
Bu defa bana anlayışlı bakışlarıyla sakin olmamı söyleyecek ve elimden tutacak birisi yoktu. Yalnızdım ama buna üzülmeye hakkım varmış gibi de gelmiyordu. Böyle olmasını ben istemiştim. Şu an yalnız oluşumun tek sebebi korkaklığımdı. Yanımda olmak isteyen birini kendi ellerimle itmiştim. Şimdi de kendi kendime nefes alabilmek için boşuna bir uğraş içindeydim.
Kendimi sakinleştiremiyordum. Nefeslerimi bir düzene koyamıyordum çünkü kafamın içinde bir ses bana sürekli ölüyorsun diyordu. Nefes alamıyorsun, boğuluyorsun.
Onun burada olmasını, bana dingin sesiyle nefes almamı söylemesini istedim. Keşke ona yaklaşabilecek kadar cesur olsaydım. Ellerimi saçlarımdan geçirerek başımı duvara yasladım. "Sakin ol, Rosie," diye fısıldadım kendi kendime. "Her şey kafanın içinde, nefes al."
Zamanla titreyişimin geçmeye başladığını hissettim. Hâlâ derin derin nefesler almaya çalışsam da yavaşça düzelmeye başlıyordu. Çalan telefonumun sesi irkilmeme sebep olduğunda gözyaşlarımı silerek telefonumu cebimden çıkarttım.
Annem arıyordu.
Geçtiğini düşündüğüm titreyişim anında geri geldiğinde, korkuyla yutkunarak aramasını cevapladım. Sert sesi kulaklarıma doldu.
"Park Chaeyoung! Bugünden itibaren kendine ayıracak beş dakikan bile olmayacak! Seni uyarmıştım, birinci olmak zorunda olduğunu sana söylemiştim! Belli ki yeterince ciddiye almıyorsun! İşe yaramaz bir aptalsın! Okuldan çıktığında seni bekleyen şoför ile hemen eve geliyorsun ve ders çalışmaya başlıyorsun!"
Telefon ben daha konuşamadan kapandığında, duvardan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım. Gözlerim karardı, annemin sesi kulaklarımda yankılandı.
İşe yaramaz bir aptalsın!
Telefonum elimden düşerken ellerimi kulaklarıma örttüm. "Sus, anne," dedim fısıltıyla. "Sus, lütfen."
Bilincim usulca kayıp giderken zemin ayaklarımın altından kaydı, bedenim yerle buluştu. Karanlık gözlerimin üzerine çökmeden önce birinin bana seslendiğini duydum.
"Rosie!"
•••
🦋Lily🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stay with me | jirosé
Fanfiction"Diğerleriyle geçen derin konuşmalardansa, seninle garip bir sessizliğin içinde olmayı tercih ederim." ••• Park Chaeyoung, ailesinin kusursuz olması için uyguladığı baskılarla başa çıkmaya çalışmaktan yorulmuştu. Ve Park Jimin, sevdiği kızın günden...