"Keşke sana, hak ettiğin ne varsa verebilseydim."
•••Yaklaşık iki haftadır beni okula şöförümüz bırakıyor, çıkışlarda beş dakika içerisinde beni eve bırakıyordu. Eve girdiğim andan itibaren üzerimi değiştirip yemek yiyebilmek için yirmi dakikam vardı. Sonra yatma vaktine kadar iki saatte bir on dakika mola vererek ders çalışıyordum. Annem saat başı beni kontrol ediyordu. Yatmadan önce ve sabahları duş almak için on dakikam vardı. Her şeyimi en ince ayrıntılarına kadar planlamışlardı.
O kadar yorgun ve tükenmiş hissediyordum ki.
Sık sık başım ağrıyordu. İki hafta içinde kendimi beş defadan fazla nefes alamadığım için ölüyor gibi hissetmiş, sayamadığım kadar çok kez uykumdan ağlayarak uyanmıştım. Kâbuslarımda gireceğim sınavların bekledikleri gibi geçmediğini görüyordum. Sonrasında uyku saatlerimi bile azaltıyorlardı. Yarın dönemin son sınavlarına girecektik. Eğer birinci olabilirsem bana tatil için birkaç gün izin vereceklerdi.
Perşembe günü, uykusuzluktan gözlerim yanıyor ve başım ağrıyordu. Gece geç saatlere kadar ders çalışmıştım. Yarınki sınav için hazır olmak zorundaydım. Biraz dinlenebilmek istiyorsam mükemmeli başarmalıydım.
Yaklaşık üç saat boyunca aralıksız ders çalışmamı bölen şey, telefonuma gelen bildirim sesiydi. Ekranda onun ismini gördüğümde, tüm yorgunluğuma rağmen heyecanla gülümsedim. Son konuşmamızın üzerinden biraz zaman geçmişti ve bana yazmadığında, benimle arkadaş olmaya çalışmayı bırakacağından emin hissetmiştim. Ama şimdi bana mesaj atması, düşüncemin aksi olduğunu kanıtlar gibiydi.
Park Jimin: artık uyu
Park Jimin: yoksa sınava yetişemeyeceksin
Rosie: uyumadığımı nereden biliyorsun
Park Jimin: seni okulda görüyorum
Park Jimin: gözlerinin altı morarmış
Park Jimin: derslerde uyuya kalıyorsun
Park Jimin: geçen hafta tam üç defa panik atak krizi geçirdin
Park Jimin: belki istemezsin diye yanına ben gelmedim ama arkadaşımı yolladım yanına
Park Jimin: zayıfladın Rosie
Park Jimin: zor bir ailen olduğunu biliyorum ve keşke bunu değiştirebilecek güce sahip olsaydım
Park Jimin: elimden bir şeyler gelebilsin istiyorum ama sen de bana izin vermiyorsun
Park Jimin: ben senin gözlerimin önünde yok olmanı izlemek istemiyorum
Park Jimin: ya biraz nefes almak için zaman ver kendine
Park Jimin: ya da izin ver nefes alabilmen için yardım edeyim sana
Rosie: nasıl yardım edeceksin ki sen bana?
Rosie: aklımın içinde bir yangın var ve kalbim her an bir okyanusun dibindeymişim gibi boğuluyor
Rosie: ben ne boğulup ölebiliyorum ne de yakıp kül edebiliyorum düşüncelerimi
Rosie: ben bile kendime tahammül edemiyorum
Rosie: sen nasıl edeceksin?
Park Jimin: senin yanındayken tahammül etmeye ihtiyacım olmayacak
Park Jimin: çünkü Rosie
Park Jimin: birini seversen
Park Jimin: onu her şeyiyle kabul edersin
Park Jimin: ben seni her şeyinle kabul edebilirim
Park Jimin: gözlerimin önünde yavaş yavaş çöküşünü izlemek canımı acıtınca anladım
Park Jimin: ben seni seviyorum Rosie
•••
🦋Lily🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stay with me | jirosé
Fanfiction"Diğerleriyle geçen derin konuşmalardansa, seninle garip bir sessizliğin içinde olmayı tercih ederim." ••• Park Chaeyoung, ailesinin kusursuz olması için uyguladığı baskılarla başa çıkmaya çalışmaktan yorulmuştu. Ve Park Jimin, sevdiği kızın günden...