•15•

975 104 24
                                    




"Bana kalbimin aslında ne renk olduğunu göster."

•••

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


•••

Gergin bir sessizlik eşliğinde yemeklerimizi yiyorduk. Bu gerginliğin sebebi yarın açıklanacak olan sınav sonuçlarıydı.

Annemin gerginliğinin sebebi ise günler sonra onlarla yemek yemek için odamdan çıkmış olmam ve onun memnun olacağından daha fazla yemek yiyor olmamdı. Kilo alacağımı düşünüyordu muhtemelen ama umurumda değildi. Odama getirilen yemeklere o kadar çok karışmıştı ki doğru düzgün hiçbir şey yiyememiştim. Yemek yemeyi özlemiştim.

Karşımda bana dik dik bakan ebeveynlerimi umursamadan yemek yemeye devam ettiğim sırada "Umarım bizi bu sefer de hayal kırıklığına uğratmazsın, Roseanne," dedi babam. Durdum. Cidden... günler sonra onlarla yemek için aşağı inmiştim ve bana söylediği ilk şey bu olmak zorunda mıydı? Böyle olmasına alışmıştım falan ama yine de insan bekliyordu.

Belki nasıl olduğumu sorar diye beklemiştim.

"Uğratmayacağım, baba."

Umursamamaya çalışarak tekrar yemeğimi yemeye başladığım anda bu defa konuşmaya başlayan kişi annem oldu. "Böyle yemek yemeye devam edersen hayal kırıklığına uğrayacağım, Chaeyoung. Gerçekten, yaptırdığım diyetlerin boşa gitmesi için mi uğraşıyorsun?"

Kaşığımı tabağa bırakıp tabağı önümden uzaklaştırdım. "Haklısın," dedim ayağa kalkarken. "Özür dilerim." Bana bir şey söylemesinin umurumda olmayacağını düşünmüştüm ama belli ki yanılmıştım. Buna dayanmak sahiden zordu. Kalbimin kırılmasına engel olmayı beceremiyordum bir türlü.

Yemek salonundan ayrıldım ve merdivenleri çıkarak odama döndüm. Odamın kapısını açtığımda, masamın önünde oturan Jimin'i görmem ile olduğum yerde sıçradım. "Hey," dedim hafif kızgın bir sesle. "Beni korkuttun." Gülümseyip sandalyenin arkasından bir şeye uzandı. Kaşlarım merakla havalanırken neye uzandığını göstermesi için bekledim. İki yemek poşetini kaldırıp masaya koydu. "Annenin gözleri üzerindeyken rahat yemek yiyemezsin diye düşündüm. Beraber yeriz diye bir şeyler aldım."

Beni bu kadar düşünmesi gözlerimin dolmasına sebep olurken gülümsedim. "Teşekkür ederim," dediğimde eliye beni yanına çağırdı. "Çok düşünceli biriyim, bence de. Ama önce yemek yemeliyiz Rosie. Sonra bana sarılmana izin vereceğim."

Odanın kapısını kilitleyip yanına doğru ilerlerken güldüm. "Ukala."

Çantalardan çıkardığı hamburgerlerden birini bana uzattığında, heyecanla aldım. Annem hamburger yememe izin vermiyordu, yılda birkaç kere gizli gizli yeme fırsatı bulursam ancak yiyebiliyordum.

Beraber oturup yemek yerken o bana eğlenceli şeyler anlatıyordu. Biriyle konuşurken konunun başarılarım veya başarısızlıklarım, kilom, gelecek planlarım hakkında olmaması rahatlatıcıydı. Annemin beni kollayan gözleri ve babamın her an öfkeli olan bakışları üzerimde değilken gülebiliyor, konuşabiliyordum. Ve bunun için karşımda sürekli gülümseyen ve beni de güldürebilen adama minnettardım.

Mecbur olmadığı hâlde yanımda durmuştu ve ona güvenebileceğimi artık biliyordum. Üstelik duygularımın artık sadece arkadaşça hislerden ibaret olmadığının da farkındaydım.

Beraber yemeklerimizi yedikten sonra etrafı toparladık ve o, gitmek için pencereye yöneldi. Penceremin önünde bir ağaç olduğundan buraya girip çıkması zor değildi.

"Jimin," dedim o pencereden çıkmaya yeltenirken. Durdu ve bana döndü. "Rosie?" Tereddütlü adımlarım ona doğru hareket etti. Hareket etmeden bana baktığında, titreyen ellerimi yumruk yaparak yüzüne doğru yaklaştım.

Gözlerinin kapandığını gördüğümde, yüzümde oluşan tebessüme engel olamadım. Dudağına değil, yanağına bir öpücük kondurarak hızlıca geriye çekildim. Eğer yüzüne bakarsam yüzümün kırmızının tonlarını tek tek deneyeceğini bildiğimden hızlıca odamdaki banyoya ilerlediğimde, arkamdan güldüğünü duyabilmiştim.

Sırtımı kapıya yaslayarak elimi sanki yerinden çıkacakmış gibi atan kalbime koydum. "Sakin olsana," diye söylendim kendi kendime. "Ne diye böyle hızlı atıyorsun ki sanki?"

Bana iyi geliyordu, beni gülümsetiyordu, beni mutlu etmek için uğraşıyordu.

Bana önemliymişim ve bu dünyada bana değer veren biri varmış gibi hissettiriyordu.

Bu hissi sevmiştim.

•••

🦋Lily🦋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🦋Lily🦋

stay with me | jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin