Gamze gözlerini gün ışığına açtı, uyanır uyanmaz hemen çekyatta yatan Nurhayat hanıma ve daha sonra da saate baktı. Saat öğlene çok yaklaşmıştı. Yerinden hızla kalktı. Yüzünü bile yıkamadan kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Kahvaltıyı hazırlarken aklında sürekli gece yaşananlar vardı. Bir ara düşünceler arasında dalıp gitmişken çaydanlıkta kaynayan suyun taşması ile kendine geldi. Çayı hızla demledikten sonra tepsiye kahvaltılıkları hazırladı.
Kahvaltı tepsisini eline aldı, mutfaktan çıkarken bir gözü sürekli üst kata çıkan merdivendeydi. Artık merdivenin önünden hızla geçiyordu. Nurhayat hanımın yanına gitti, tepsiyi bir kenara bıraktı. Nurhayat hanımı sakince uyandırdıktan sonra önce bir bardak su verdi. Ardından tepsiyi bacaklarının üstüne koydu. Nurhayat hanım kahvaltısını yaparken Gamze de kendi tepsisinden yiyordu. Bir süre sonra Gamze ve Nurhayat hanım gözgöze geldi. Nurhayat hanım Gamze'nin saçlarını işaret etti. Gamze ne olduğunu anlamak için saçına elini götürdüğünde bir farklılık hissetti. Saçları yeni kalkmış gibi karmakarışık değildi. Hemen banyoya gitti. Aynada kendini gördüğünde kısa süreli bir titreme yaşadı, saçları taranmış haldeydi. Annesi bile hayatı boyunca Gamze'nin saçlarını bu kadar güzel taramamıştı. Banyodan elleri saçında çıktı Gamze. Tekrar merdivenin başına geldiğinde bir süre duraksadı. Bu sefer yavaşça merdivenleri çıkmaya başladı. Korkusundan attığı her adım ona çok ağır bir yük gibi geliyordu. Sonunda ikinci kata çıktığında nefes dahi almadan boşluğu dinledi. Eski evin her gıcırtısını duyabiliyordu. Yavaşça ibriğin yanına gitti. Leğen ıslaktı, ibriği kaldırdığı gibi yere fırlatması bir oldu. İbrik tamamen boştu. İbrik yere düştüğü anda ikinci kattaki ayak sesi tekrar başladı, gündüz vakti, tam Gamzenin arkasında. Gamze mermer kadar sert kesildi birden. Gözlerini sağa sola döndürmeye ve sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştı.
Ses yavaşça arkasından ona yaklaşıyodu. Gamze'nin dibine kadar geldiğinde ise gıcırtılı ayak sesli yerini hırıltıya bırakmıştı. Tam ensesinde hırıldayan bir ses vardı. Gamze soğuk ecel terleri dökmeye başlamıştı ki tam bu sırada saçlarının arasında bir el hissetti. Yavaşça saçlarını kavrayan soğuk bir el, onu kendine doğru çekmeye başlamıştı.
Bir an için el Gamze'yi çekmeyi bıraktı. Gamze gözlerini olabildiğince yukarı döndürdü, arkasında neyin olduğunu görmeye çalıştığı sırada tek gördüğü şey simsiyah saçlardı...
Gamze birden bire kendini ibriğin dayalı olduğu duvarda buldu. Öylesine hızlı çarpmıştı ki çarpmadan sonra dengesini toparlayamadı ve yere düştü. Çığlıklar atmaya başladı, etrafında neyin olduğunu umursamadan çığlıklar atmaya devam etti ve birden kendini merdivenlerden aşağıya saldı. Merdivenlerden aşağıya yuvarlanarak indi. Merdivenlerin sonunda kendini toparlamaya çalışırken bu sefer merdivenlerden inen bir şey olduğunu duydu. Ses gece duyduğundan daha sertti. Dağılmış saçlarını eliyle gözlerinin önünden çektiği anda merdivenlerden ona doğru yaklaşan bir gölge gördü, gölge gün ışığında bir gece kadar karanlıktı. Siyah saçları yavaşça arkasında süzülüyordu. Gamze bunu görür görmez ayakları ile kendini geriye doğru ittirmeye ve merdivenlerden uzaklaştırmaya çalıştı. Sonunda sırtı duvara yasladığında gidecek bir yeri kalmamıştı. Siyah saçları olan bu gölge ise ona doğru yavaşça yaklaşmaktaydı.
Gamze sağına doğru kafasını döndürdü, gözlerini evin kapısına dikti. Hızlı bir şekilde yerinden kalkmaya çalıştı ama merdivenden yuvarlanmak onu feci yaralamıştı. Tıpkı bir bebek gibi emekleyerek kapıya doğru hızlıca gitti. Kapıya vardığında gölge merdivenlerden inmişti ve hala ona yaklaşmaya devam ediyordu. Gamze kapının kulbuna tutundu ve kendini ayağa kaldırdı. Her ne kadar uğraşsa da kapı açılmıyordu. Onca uğraşa rağmen bu kadar eski bir kapı bir an olsun aralanmamıştı bile. Gamze kapıyı açamayacağını anladı, üstelik gölge hemen arkasındaydı. Bir hamle ile kendini oturma odasına attı.
Nurhayat hanım elinde tepsisi ile oturuyordu. Gamze'nin gözlerinin içine bakmaya devam etti, gözlerini hiç kırpmıyordu. Nurhayat hanım aniden kendini ileri geri sallamaya başladı. Ağzından anlamsız kelimeler çıkıyordu. Gamze Nurhayat hanım ve gölge arasında kaldı. Artık gidecek bir yeri kalmamıştı. Gölge iyice dibine yaklaştı, karanlığın içinden çıkan bir el Gamze'nin suratını kavradı, tamamen siyah bir el... Gamze son bir çığlık attı.
Tekrar gözlerini açtığında gece yattığı çekyattaydı. Nurhayat hanım bir eli ile onu uyandırmaya çalışıyordu. Gamze'nin gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu, saçları ise darmadağındı. Birden yerinden fırladı. Bu hareketi Nurhayat hanımı da korkuttu. Gamze bir kaç saniye Nurhayat hanıma ve etrafa baktı. Elleri ile saçlarını biraz toparladıktan sonra göz yaşlarını sildi. Gördükleri bir rüyaydı fakat yaşadıkları gerçekti. Gamze telefonu eline aldıktan sonra saate baktı. Saat öğlene çok yaklaşmıştı. Mutfağa giderek kahvaltı için bir şeyler hazırlamaya başladı. Ruh hali ise berbattı. Tepsiyi hazırladıktan sonra Nurhayat hanımın yanına gitti. Gamze yemek istemiyordu.
Nurhayat hanım yemeğini yedikten sonra Gamze'ye kendi saçlarını işaret etti. Oldukça karışmışlardı. Ona taraması için işaret ediyordu. Gamze Nurhayat hanımın ilaçlarını verdikten sonra odadaki çekmeceleri karıştırmaya başladı, niyeti tarak bulmaktı. "Nurhayat hanım tarağınızı bulamıyorum, nerede olduğunu biliyor musunuz?" Nurhayat hanım Gamze'nin yüzüne uzun uzun baktı. O da bilmiyordu. Gamze bir kaç dakika daha etrafa bakındıktan sonra telefonu eline aldı ve Cenk beyi aradı.
"Alo, Cenk bey kolay gelsin rahatsız ediyorum."
"Yok Gamze hanım ne rahatsızlığı buyrun, önemli bir şey mi oldu?"
Gamze olanları anlatmak istese de bundan anında vazgeçti.
"Yok Cenk bey çok şükür bir sıkıntı yok. Annenizin kahvaltısını yaptırıp ilaçlarını verdim. Saçları biraz karışmış taratmak istiyorda tarağı bulamıyorum hiç bir yerde. Benim yanımda da yok. Yerini siz biliyor musunuz diye aradım."
"Anladım Gamze hanım, üst katta vardı bir tane. Annem bebeklerin saçını tarardı, beyaz bir tarak. Çekmecede olması lazım."
Gamze birden tutulup kaldı. Bugün isteyeceği son şey üst kata çıkmaktı.
"Teşekkür ederim Cenk bey. Başka bir şey olduğunda ben size haber ederim."
"Tamamdır Gamze hanım, aramaktan çekinmeyin."
Gamze telefonu kapattı, Nurhayat hanım onun yüzüne bakıyordu. Nurhayat hanım da üst katı işaret etti bu sefer. Boş ellerini koynunda sallayarak bebekleri anlatmaya çalışıyordu. Gamze Nurhayat hanıma gülümsedikten sonra yavaş yavaş merdivenlere doğru gitmeye başladı. Merdivenlerin başına geldiğinde içinden derin bir destur çekti bu sefer. Yavaşça merdivenleri çıkmaya devam etti. Merdivenlerin sonunda gözüne ilk çarpan şey ibrik oldu. Tıpkı dün olduğu gibi yerinde duruyordu, leğen de kuruydu. Hızlıca ibriğin yanından geçerek odaya daldı. Bebeklerin olduğu dolabın çekmecesini açtıktan sonra beyaz eski bir tarak buldu. Odadan hızla çıktı ve merdivenlere doğru ilerledi. Merdivenlerden aşağıya inecekken aklına bir şey takıldı. Dün ibriği dolu bırakmıştı.
Gamze yavaşça ibriğe yaklaştı. İbriğin kulbundan tutmasıyla havaya kaldırması bir oldu. İbrik boştu. Gamze'nin boynundan ayak parmaklarına kadar inen bir karıncalanma geldi. İbriği sakince yere bıraktı bu sefer. Hızla merdivenlerden aşağıya indi. Odaya girdiğinde ise büyük bir şoka uğradı...
Nurhayat hanım'ın saçları taranmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NURHAYAT
HorrorHemşirelik mezunu Gamze'nin yaşlı bir kadına bakıcılık yapmak için işi kabul etmesi ile kabus başlar.