Günlük, kızların gündelik yaşamlarından bahsederek devam ediyordu. Evde yaptıkları işlerden, annelerinden ve bazen evdeki kavgalardan. Gamze sayfaları atladıkça kızın el yazısının bozulmaya başladığını fark etti. İlk başlarda çok güzel bir el yazısına sahipken diğer sayfalar sanki hiç özenilmeden yazılmış gibiydi.
"Bugün babamın ölüm yıl dönümü. Onu çok özlüyorum. Ablam her gece fotoğrafına bakarak ağlıyor."
Birkaç sayfa daha atladı.
"Annem eve bir adamla geldi. Artık o bizim babamızmış. Çok uzun ve yüzü çok korkunç. Geceleri evde geziyor, ara sıra ablamın odasına giriyor. Bugün sıra bendeymiş."
Gamze'nin kalp atışları hızlandı, sayfaları daha hızlı okumaya başladı.
"Çok karanlık. Ne yazdığımı göremiyorum. Annem evde yokken benim yanıma geliyor. Bugün elindeki çekiçle duvarı yıkmaya başladı."
Kitapçıktaki tarih ilerlerken yazılanlar Gamze'yi daha da endişelendiriyordu.
"Geceleri odama gelip saçlarımı kokluyor. Bugün makasla saçımı kesti. Anneme korktuğum için anlatamadım. Çok korkuyorum."
"Ablama ve bana oyuncaklar ördü. Oyuncakların kafasında bizim saçlarımız vardı."
"Annem iş gezisi için şehirden ayrıldı. Bİr ay boyunca bize o bakacak."
Kİtapçığın son sayfasındaki yazılar kanla kaplanmıştı, Gamze için okumak oldukça zordu. Elinden geldiğince okumaya devam etti.
"on. mer...iven...den ittim. Kafasının ..kası ka..yordu. Ablam.. onu aş.ğıya taşı..k."
Kanlı sayfa yerini tekrar temiz sayfaya bırakmıştı. Bu kitapçıktaki yazılı son sayfaydı.
"Annem bize çok kızdı ve ağlamaya başladı. Bodrum katı çok kötü kokuyor. Annem onu toprağın altına gömdükten sonra üstüne çimenro kardı. Benide odama kapattı, çok acıktım, çok susadım. Ablamın ağlamalarını duyabiliyorum. Arada bir annemi duyabiliyorum. Beni öldüreceğini söylüyor."
Gamze usulca kafasını kitapçıktan kaldırdı ve kıza doğru döndü.
"Seni kim öldürdü?"
Kız elini kitapçığa doğru götürdü, işaret parmağı ile sayfadaki "Annem" yazısını işaret etti. Gamze dondu kaldı.
"Nasıl?"
Kız elini kitapçıktan çekerek Gamze'nin gözlerini kapattı. Karanlık heryerdeydi. Gamze bir kadının sesini duyar gibi oldu.
"Öldürürüm seni!"
Kapı aniden açıldığında Gamze'nin karşısında hiç tanımadığı bir kadın vardı. Elindeki sopayla içeri girdi. Hiç durmadan Gamze'ye vurmaya başladı. Sonra saçlarından sürükleyerek merdivenlerden aşağıya götürdü. Bodrum kapısını açtıktan sonra Gamze'yi merdivenlerden aşağıya attı. Daha sonra ardından gelerek onu tekrar sürüklemeye başladı. Daha yeni kurumuş çimentonun üstüne kadar getirdi.
"Ne yaptığına bak! Kocamı öldürdün!"
Gamze gözyaşlarına hakim olamadı ve birden ağlamaya başladı. O an ağzından istemsiz bir cümle çıkıverdi.
"Anne yapma!"
O anda kadın elindeki sopa ile Gamze'nin kafasına vurmaya başladı. Her vurduğunda kafatasının kırılma sesi gelmeye devam ediyordu. Ağzından, burnundan ve hatta göz yuvalarından gelen kanı dahi hissedebiliyordu. Gözleri yarı açık bir şekilde yerde yatarken kadın oradan ağlayarak uzaklaştı. Çok geçmeden merdivenlerde Nurhayat hanımı gördü. Fotoğraftaki hali ile aynıydı, sadece kıyafetleri ve saçı farklıydı. Usulca Gamze'nin yanına kadar geldi, yanına çöktükten sonra elbisesi ile kanları temizlemeye başladı. Bir kaç dakika sonra merdivenlerden hızla annesi geldi. Nurhayat'ı bir kenara iterek Gamze'yi saçlarından kavradı ve tekrar sürükleyerek en üst kata kadar çıkardı. Bunlar olurken Gamze hala yarı baygın haldeydi. Odanın kapısına kadar sürükledi, odanın kapısını açtıktan sonra içeri ittirdi.
"Geber! Geber Allahın belası!"
Gamze'nin gözleri kapandı. Tekrar gözlerini açtığında kapıda onu bekleyen ablasını duyabiliyordu. Ablası ona ninni söylüyordu. Sesi çok yumuşaktı, her bebeği anında sakinleştirirdi. Gamze'nin gözleri tekrar açılmamak üzere kapandı, son nefesini verişini hissedebiliyordu, göğsü sıkışmaya başlamıştı, ellerini ve ayaklarını hissedemez hale gelmişti.
Birden gözlerini açtı, kendi bedenindeydi. Nurhayat hanım çekyatta yatıyor, kız ise boş gözleri ile ona bakıyordu.
"Nereye gömdü seni?" dedi sakince. Kız tekrar ellerini gözüne götürdüğünde Gamze bir mezarlığın imgelerini gördü. Üvey babasının aksine o mezarlığa defnedilmişti.
"Peki sen neden buradasın?"
Kız tekrar elini Gamze'nin gözlerine götürdü. Bu sefer bir bahçede gözlerini açmıştı. Annesi ile üvey babasını masada oturuken görüyordu. Nurhayat ara sıra kafasını çevirip üvey babasına bakıyordu, bu sırada Gamze elleri ile Nurhayat'ın yanakların tuttu.
"Merak etme ben seni hep korurum."
Nurhayat'ın gözleri umut ile dolmuştu. Tekrar gözlerini evin içinde açtı.
"Onu benden mi koruyordun?" Dedi Gamze. Kız kafasını sallayarak onu onayladı. Gamze bir Nurhayat hanıma birde kıza baktıktan sonra kafasını saate çevirdi. Ezana bir saatten az kalmıştı. Yerinden kalkarak doğruca kiler dolabına doğru gitti. Kilerde betonu parçalayabilecek bir şeyler ararken eline eski bir demir çekiç geldi. Çekicin başı betonu kırmak için yeterli olacaktı. Çekici aldıktan sonra bodrum katına indi, ışığı açtıktan sonra kızın hayallerinde gördüğü noktaya gitti ve çekiç ile vurmaya başladı. Her vurduğunda ev biraz daha sağlamlığını yitiriyor gibiydi. Dakikalar sonra Gamze'nin avuçları patlamıştı fakat betonun sadece küçük bir kısmını kırabilmişti..
Ezan okunmaya başladığında elektrikler birden kesildi. Olduğu yerde dondu Gamze. Omuzundaki el ile irkildi..
Küçük bir eldi omuzundaki, onu geriye doğru çekiyordu. Yerinden hızla kalkarak zifiri karanlıkta yolunu bulmaya çalıştı. Bir elinde hala çekiç vardı ve o eliyle duvarları elleyerek yolunu arıyordu. Diğer elinden ise kız tutuyordu. Bodrum katından çıktıklarında sokak lambalarının loş ışığından uzun adamı gördü. Giriş kapısının tam önündeydi. Hızla merdivenlerden yukarı çıktılar. Uzun adam ise arkalarındaydı, diğer zamanlara göre çok daha hızlıydı ve çok öfkeliydi. Gamze karanlıkta adım atmakta zorlanırken kız ise elinden tutarak onu mükemmel bir kuvvet ile çekiyordu. Odaya vardıklarında kız birden Gamze'yi içeri doğru ittirdi ve kapıyı üstüne kapattı. Gamze aniden kapıya doğru dönerek sesleri dinlemeye başladı. Uzun adamın merdivenlerden hızla gelişini duyabiliyordu, kız ise korkunç bir şekilde bir kurdun hırlamasına benzer sesler çıkarmaya başlamıştı. Sonunda sesler birbiri ile karıştığında ev sarsılmaya başladı. Üst kattaki duvarlar yerinden oynuyordu. Bazen merdivenlere kadar giden ses geri gelerek tekrar kapının önünde devam ediyordu. Gamze dizlerinin üstüne çökerek ağlamaya başladı. Ağlaması devam ederken elini duvara koydu, duvar içeri doğru açılmaya başladı. Açılan duvarın içine emekleyerek girdi. Zifiri karanlıkta eline gelen onca alet edevatın arasında kendini koruyabileceği bir şeyler aramaya başladı. Sonunda ise eline gelen ilk şey makastı. Büyük bir makas, eski zamanlarda kullandıkları cinsten. Makası arka cebine soktuktan sonra tekrar kapıya gitti. Sesleri dinlemeye devam etti. Ses merdivenlere doğru ilerlediğinde Gamze elindeki çekiç ile kapının kulbunu kırarak sonuna kadar açtı. İşte o anda kızı gördü, uzun adamın ellerindeydi. Adam onu havaya kaldırmıştı, çenesi ise kocaman açılmış vaziyetteydi. Hızla yanından geçti, adam birden kızı ellerinden bıraktı ve Gamze'nin peşine düştü. Bir an için dengesini kaybetti ve merdivenlerden aşağıya yuvarlanmaya başladı.
Yuvarlanmaya devam etti. Zemine ulaştığında belinde büyük bir ağrı ile acılar içinde bağırmaya başladı. Karanlığın içinden ona doğru gelen uzun karaltıyı gördüğü anda yerinden sendeleyerek kalkarak Nurhayat hanım'ın yanına gitti. Kız çocuğu Nurhayat hanım'ın yanındaydı.
"Oyala!" Diye bağırdı Gamze. Kız birden Uzun adamın üstüne atladı. Gamze ise odadaki bebekleri içinde oldukları çamaşır selesi ile alarak mutfağa koştu. Çok yavaşlamıştı, gözleri kararmaya ve başı dönmeye başladı. Kulakları ise eskisi kadar iyi duymuyordu. Mutfağa vardığında hemen ocağı ateşe verdi ve bebeklerden birini alarak ocaktaki ateşe tuttu.
Ateş bebekleri yakmıyordu..
Bir yandan bebekleri yakmaya çalışırken bir yandan da mutfağın kapısına bakıyordu. İçerideki sesler tamamen kesildi. Adam mutfağın kapısındaydı. Kapıdan eğilerek geçti ve Gamze'nin üstüne doğru yürümeye başladı, o sırada Gamze hala bebekleri yakmaya çalışıyordu. Adam iyice yaklaştığında can havli ile cebindeki makasa elini attı, makas yerinde değildi. Olması gereken yerde değildi. O an bir ağrı hissetti, belinin tam üst kısmında..
Elini ağrıyan yere götürdüğünde gerçeğin farkına vardı. Düştüğünde makas beline saplanmıştı. Bir anda makası yerinden çıkardı ve acı bir çığlık attı. hiç beklemeden saçından büyük bir parçayı kesti ve ocaktaki ateşe tuttuktan sonra bebeklerin üstüne attı. Artık bebekler yanmaya başlamıştı. Adam ise derinden gelen bir öğürtü ile oradan kaçmaya başladı. Bebeklerin önce saçları yanmıştı, tüm saçlar yandığında evdeki ses birden kesildi.
Gamze olduğu yere yığılıp kaldı, gözleri kapanmaya başlamıştı.. Aradan epey bir vakit geçti, gözlerine vuran ışık ile döndü hayata. Evde sağlık ekipleri vardı.
"Gamze hanım iyi olacak mı?"
Ses Cenk beye aitti. Sağlık ekiplerine sürekli sorular soruyordu. Gamze'yi yavaşça yerinden kaldırdılar. Sedye ile mutfaktan çıkardıktan sonra giriş holünden geçirdiler, bu olurken Gamze'nin gözleri Nurhayat hanımı arıyordu.
"Nurhayat hanım iyi mi?"
"O iyi Gamze hanım merak etmeyin."
Gamze göz ucuyla Nurhayat hanımı gördü, yanında ise kız çocuğu belkiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NURHAYAT
HorrorHemşirelik mezunu Gamze'nin yaşlı bir kadına bakıcılık yapmak için işi kabul etmesi ile kabus başlar.