Eski bakıcı kapıyı çarpıp çıktıktan sonra camın önünden hızlıca giden silüeti göründü. Cenk bey etrafa bakınmaya başladı Gamze ile göz göze gelmekten çekiniyordu. Gamze ise bakıcının evden koşarak uzaklaşmasını anlamlandırmaya çalışıyordu. Tam bu sırada Nurhayat hanım öksürmeye başladı. Gamze aniden kendine gelerek Nurhayat hanımın yanına koştu, sırtına elini koydu ve yüzüne baktı.
"Bir şey yok, sadece gıcık. Yavaş yavaş nefes alın."
Ortadaki sehpanın üstündeki sürahiden bardağa su doldurdu ve Nurhayat hanıma yavaşça içirdi. Bunlar olurken Cenk bey onlara bakıyordu. "Gamze hanım dilerseniz evin diğer kısımlarını da size göstereyim." Gamze Cenk beye baktı ve kafasını sallayarak onu onayladı. Elindeki boş bardağı sehpanın üstüne koyduktan sonra Cenk bey'in yanına gitti. Birlikte evin diğer odalarını gezmeye başladılar. Cenk bey öncelikle Nurhayat hanımın ilaçlarının saklandığı odayı göstererek başladı. Oturma odasının hemen yanındaki küçük bir odaydı burası. İçeride uzun bir dolap ve kilimden başka bir şey yoktu. "Gamze hanım annemin tüm ilaçları bu dolapta. Soğukta saklanması gereken diğer ilaçlarda buz dolabının içinde. İlaçları kullanmanız gereken saatler dolabın kapağında asılı durumda, onlara çok dikkat ederseniz iyi olur." Gamze Cenk bey'in lafını bölmeden dediklerini sadece kafası ile onaylıyordu. Evi gezmeye devam ettiler. Beraber mutfağa girdiler, mutfak diğer bakıcı tarafından gayet düzgün bir şekilde toparlanmıştı. "Burası mutfak Gamze hanım, annemin diyetine çok dikkat ediyoruz. Size aylık bir liste ve bu yemeklerin nasıl yapılacağına dair bir dosya bıraktık. İlaçlar haricinde annemin diyetine de dikkat etmeniz bizim açımızdan çok önemli." Mutfaktan çıktılar, yukarı çıkan merdivenlerin dibinde bodruma inen bir kiler kapısı bulunuyordu. "Burası bodruma iniyor. Ev baya eski olduğundan çok sık elektrikler gidebiliyor. Eğer böyle bir durumla karşılaşırsanız önce şartelleri kontrol edin. Aşağısı biraz karanlık olduğundan merdivenleri inerken yanınıza fener alın yada telefonunuzun ışığını kullanın." Birlikte yavaşça merdivenlerden yukarı çıktılar, her adımda evin ne kadar yaşlı olduğu merdivenlerden çıkan sesten belli oluyordu.
Yukarı vardıklarında Gamze'nin gözüne çarpan ilk şey yerde duran leğen ve ibrik olmuştu. Nurhayat hanımın yürüyemediğini bildiğinden kimin yukarıda abdest alıdğını merak etmeye başladı. Leğen ve ibriğin yanından hızlıca geçip gittiler. Sol taraftaki odaya girdiler. Oda baştan aşağıya eski tarz döşemeler ve mobilyalar ile doluydu. Odanın hemen köşesinde ise çok eski bez bebekler bulunuyordu. Gamze odayı gezerken bez bebeklerin yanına gitti, bir tanesini eline aldı ve saçlarını okşamaya başladı. "Çok güzellermiş!"
"Annemin küçüklüğünden kalma bebekleri, ona teyzesi örermiş."
"Saçları gerçek gibi!"
"Saçları gerçek, evet. Eskiden kız çocuklarına bebek yaparlarken bebeği verecekleri kızın saçını kullanırlarmış."
Gamze elindeki bebeği yerine geri koydu. Bebekler arasında saç renkleri farklı iki tip bebek vardı. Bebeklerin yarısının saçları tıpkı Nurhayat hanımın gençliğinde olduğu gibi kahverengi idi. Diğerleri ise simsiyah. Gamze ve Cenk bey odadan çıkarlarken bebeklerin olduğu taraftan bir ses geldi. Gamze aniden geriye doğru döndü, Cenk bey de aynı şekilde sesi duymuştu. Gamze tekrar odaya girdiğinde yerine koyduğu bebeğin yere düştüğünü gördü. Tam bebeği alıp yerine geri koyacaktı ki Cenk bey ona seslendi. "Gamze hanım annemi çok yalnız bıraktık." Gamze bebeği yerine koyamadan odadan çıktılar. Merdivenlerden tekrar aşağıya indiler ve Nurhayat hanımın yanına gittiler.
"Gamze hanım evi nasıl buldunuz?"
"Eski evlere pek alışık değilim Cenk bey, bana hep ürkütücü gelir ama bu küçükkendi. Şimdi ise karanlıkta uyumaktan daha çok zevk aldığım bir şey yok. Korkmam yani."
"Anladım, biz yıllarca bu evde yaşadık. Evlilik falan derken mecburen ayrıldık. Eve alıştığınızda ne kadar huzurlu olduğunu göreceksiniz."
Cenk bey annesinin yanına gitti, kafasını iki elinin arasına aldı. Yanaklarından bolca öptükten sonra Gamze'ye döndü.
"Gamze hanım benim şirkette işlerim var . Acil bir durum olduğunda beni arayın hemen ne gerekiyorsa yaparız olur mu?"
"Olur Cenk bey."
Cenk bey kapıya doğru ilerleri, ayakkabılarını giymeye başladı bu sırada Gamze arkasında belkiyordu. Aklına birden yukarıda duran ibrik ve leğen geldi.
"Cenk bey evi gezerken fark ettimde yukarıda boş bir ibrik ve leğen var, onları oradan kaldırayım mı?"
Cenk bey birden duraksadı. "Hayır Gamze hanım, annem hergün o ibriğe su doldururdu. Sizde aynısını yaparsanız memnun kalırım. Diğer Bakıcı da aynı soruyu sormuştu ama bugün doldurmayı unutmuş herhalde."
"Tabi cenk bey." Cenk bey ayakkabılarını giydikten sonra eve son birkez baktı. "Gamze hanım ev size emanet, anneme iyi bakın. Dediğim gibi bir sorun olursa hemen beni arayın."
Cenk bey kapıdan çıktı, şoförü onu bekliyordu. Cenk beye kapısını açtıktan sonra şoför koltuğuna geçti. Cenk bey ayrılana kadar Gamze kapıyı kapatmadı. Cenk bey giderken Gamze'ye el salladı. Gamze kapıyı kapattıktan sonra hemen Nurhayat hanımın yanına gitti. Gözlerini kontrol etti daha sonra da ateşine baktı. Daha sonra ilaç dolabına giderek ilaçların saatlerine baktı. Birkaç ilacın saati gelmişti. İlaçlarını vermek için bardağa su doldurduktan sonra mutfaktan çıktı. Gamze birden dona kaldı. Merdivenin basamağında yukarıda sevdiği bebeklerden bir tanesi öylece duruyordu. Bebeğin saçları siyahtı ve gözleri boncuktan yapılmıştı. Gamze hızlıca yanından geçerek Nurhayat hanımın yanına gitti. İlaçlarını teker teker verdi ve suyunu içirdi. Fakat o bebeğin oraya nasıl geldiği kafasından bir türlü çıkmıyordu. Bu düşünceler arasında Nurhayat hanıma suyunu içirirken birazını üstüne döktü. Hemen mutfağa koştu. Mutfağa varmadan önce yavaş adımlarla odadan çıkmaya başladı. Gözleri bez bebeği merdivenlerde aradı. Bez bebek artık orada değildi. Hızlıca mutfağa doğru yürüdü. Bezi alır almaz Nurhayat hanımın yanına gitti ve üstüne döktüğü suyu silmeye başladı.
Artık yapılması gereken başka bir iş yoktu. Temizlik bugün diğer bakıcı tarafından yapılmıştı. Yemek yapmak için ise çok erkendi. Gamze'nin aklında yukarıdaki ibrik geldi. Yavaşça merdivenlerden yukarı çıktı. İbriği aldığı gibi aşağıya inmesi bir oldu. İbriği aşağıdaki muslukta doldurduktan sonra tekrar yukarı çıkarak leğenin içine koydu. Tam bu sırada bebeklerin olduğu odadan bir ses geldi. Gamze aniden gözlerini kapattı. Evde ondan başka sadece Nurhayat hanım vardı. Gözlerini yavaşça açmaya başladı. Kafasını sağına, bez bebeklerin olduğu odaya doğru çevirdi. Yavaşça odaya doğru girdi. Bebeklerin yanına doğru yürüdü ve aniden bir ses daha duydu. Bu sefer hızlıca hareket ederek tahta dolabın arkasına doğru ilerledi. Aniden yanından bir fındık faresi koşarak geçti ve merdivenlerden aşağıya indi. Gamze derin bir nefes aldı. "Çok korktum!" dedi kendi kendine.
Gamze odadan çıkarak aşağıya Nurhayat hanımın yanına indi. Televizyonu açtıktan sonra kanepeye oturdu. Son birkez Nurhayat hanım'a baktı, televizyonu izliyordu ve halinden memnundu. Gamze telefonunu eline aldı, annesini aradı. Telefon uzun uzun çalmaya devam etti, sonunda annesi telefonu açtı.
"Alo! Nasılsın anne?"
"İyiyim kızım sen nasılsın? Nasıl ilk günün? İyi misin?"
"İyiyim bende, Cenk bey gitti. Evde yapılacakları anlattı bana. Nurhayat hanımın ilaçlarını verdim. Çok korktum ama!"
"Ne oldu kız? Neden korktun."
"Ya, bu eskiden bebeklerin saçları çocukların saçlarından yapılıyormuşya!"
"Hee, evet benimde vardı, Maviş. Bebekten mi korktun yoksa?"
"Korktum tabi anne ya! Ne o öyle. Tövbe tövbe."
"Korkma kızım korkma, bebekten korkulurmu."
"İyide anne mutfaktan çıktım kadına su verip ilaç içiricem, merdivende gördüm bebeği."
"Nasıl merdivende gördün kız?"
"Vallahi bildiğin merdivende gördüm, sonra bez almak için geri gittim yoktu."
"Yok kızım sen öyle sanmışsındır nereye gidecek bebek?"
"Bilmiyorum anne yorgunum birazda."
Gamze ve annesi saatlerce muhabbet ettiler. Saat ilerlerken Gamze telefonu kapattı ve akşam yemeğini yapmak için mutfağa doğru gitti. Nurhayat hanımın yiyeceği şeyler çoğunlukla haşlama sebzelerden oluşuyordu. Gamze yarım saat içinde yemeği hazırladıktan sonra hepsini bir tepsiye koyarak Nurhayat hanımın yanına gitti. Önce kendi elleri ile Nurhayat hanımı doyurduktan sonra kendi karnını da doyurdu. Yemek sonrası Nurhayat hanım ile birlikte televizyon izlemeye devam ettiler.
Saat epey geç olmuştu. Gamze hemen yanıbaşındaki çekyatı Nurhayat hanım için hazırladı. Daha sonra yavaşça tekerlekli sandalyesinden kaldırarak yatağına yatırdı. Saat Gamze'nin uyuması için çok erkendi. Nurhayat hanımı uyuttuktan sonra tekrar telefonu ile vakit geçirmeye başladı. Çok geçmeden ilk günün yorgunluğu ile uyuya kaldı.
Gözlerini aniden açtı Gamze. Öylesine uyanmamıştı elbette. Üst kattan gelen ayak sesleri vardı. Oldukça düzensizdi ayak sesleri. "Faredir." diyemedi kendine. Gamze oturduğu koltuğa tamamen yapışmıştı. Tamamı ahşap evde yankılanan bu ayak sesi yavaşça üst kattaki merdivene doğru yöneldi. Yavaşça merdivenleri inmeye devam etti. Son adımını attığı anda birden gök gürledi. Sağanak bir yağmurun habercisi olan şiddetli bir gök gürültüsüydü bu.
Gamze aniden yerinden fırlayarak odanın ışığını açmaya gitti. Elektriklerde kesilmişti. O sırada Cenk beyin dedikleri aklına geldi. "Hayatta inmem!" dedi kendine. Koşarak tekrar çekyata geri döndü. Gözü sürekli odanın kapısındaydı. Görebildiği tek şey işe gölgelerden ibaretti.
Ayak sesleri tekrar duyulmaya başlandı. Bu sefer merdivenleri geri çıkıyordu. Yavaş ve sakince merdivenlerden yukarı çıkmaya devam etti. Birkaç seniye sonra da su sesi duyuldu. Gamze buz kesmiş bir vaziyetteydi. Sadece gözlerini oynatabilir duruma gelmişti. Birdenbire Minareden gelen ses ile tekrar ürperdi. Sabah ezanı okunuyordu. Tüm sesler kesilmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NURHAYAT
HorreurHemşirelik mezunu Gamze'nin yaşlı bir kadına bakıcılık yapmak için işi kabul etmesi ile kabus başlar.