Nurhayat hanımın gözlerinde endişe verici bir korku vardı. Gözlerini ayırmadan Gamze'nin gözlerinin içine bakıyordu. Gamze elinde tarakla yavaş yavaş Nurhayat hanımın yanına yaklaştı. Elleri ile Nurhayat hanımın saçlarını karıştırdı. Olabilecek en özenli şekilde taranmıştı. Gamze birkaç adım geri giderek tekrar Nurhayat hanıma bakmaya başladı. Nurhayat hanım yavaşça elini havaya kaldırarak üst katı işaret etti. Gamze tüm vücudunu kaplayan bir korku ile baş başa kaldı, ayakları titremeye başladığında daha fazla duramadı ve Nurhayat hanımın yanına oturdu. Bir elindeki tarağa bakıyor birde evin duvarlarına bakıyordu...
Gamze korkuları ile yüzleşirken akşam olmuştu, artık ev ona korkunç olmaktan çok öte gelmeye başlamıştı. İşe başladığı bir kaç gün olmasına rağmen yaşadıkları birer birer ağır gelmeye, daha da kötüsü psikolojini çok kötü etkilemeye başladı. Durup dururken bunları kendi kafasından uydurduğunu da düşündü. Bir aylık sözleşmesi dolmadan bu evi terk edemeyeceğini biliyordu. Hatta evi terk edebileceği bile garanti değildi. Evdeki şeyin ne olduğunu bulmaya kafayı takmıştı. Aradan günler geçti, Gamze'ye bir ömür gibi gelen o geceler bazen bitmek bilmiyordu. Her gece evin farklı köşesinden gelen ayak sesleri onu çoğu zaman uykusuz bırakıyordu. Masmavi gözleri yerini kan çanağı olmuş gözlere bırakmıştı. Gamze sonunda yorgunluğuna yenik düşecekken aklına bir şey geldi. Evdeki şey her ne ise Gamze onu bulacaktı...
Yorgunluğun verdiği cesaret ile Gamze bir anda yerinden kalktı. Nurhayat hanım olduğu yerde uyuklarken Gamze ise yavaş adımlarla evin içinde bir şey aramaya başladı. Gözünün gördüğü her çekmeceye ve her dolaba baktı Gamze. Alt katta aradığı şeyi bulamadı, sıra üst kata gelmişti, akşam ezanının okunmasına çok az bir süre kalmıştı. Gamze yavaşça merdivenleri çıkmaya başladı, merdivenlerin sonunda geldiğinde adımları hepten yavaşladı. İbriğin yanından yavaça geçerek önce sağdaki ilk odaya daldı, baştan aşağıya eski mobilyalar ile dolu bir odaydı burası. Açabildiği tüm dolabları ve çekmeceleri açtıktan sonra aradağını bulamamıştı. İkinci kattaki diğer odaya sıra geldi, bebeklerin olduğu oda. Gamze odaya girdiğinde yerde duran siyah saçlı bebeğe gözü takıldı. Bebeği yerden alıp diğer bebeklerin yanına koyduktan sonra çekmeceleri karıştırmaya başladı, çekmecelere de baktıktan sonra arkasındaki dolaba yöneldi. Dolabın kapağını açarak raflara bakınmaya devam etti, aradığı şey orada da yoktu.. Son anda gözü dolabın üstündeki beze çarptı. Gamze elini uzatarak bezi çekti. Tam bezi açacakken aniden ezan sesi ile irkildi. Artık vakit gelmişti. Tıpkı diğer günlerde olduğu gibi kabus yeniden başlayacaktı. Fakat bu sefer tam arkasındaydı..
Arkasında bir ses duydu önce. Bez bebeklerden bir tanesi yere düştü. Ardından yerdeki tahtanın gıcırdama sesi, onun ardından ise derinden gelen bir hırıltı. Gamze gördüğü kabusu yaşıyordu, gözlerini tamamen kapattı. Yavaşça bezi açarken "Ne olur Allah'ım ne olur!" diyordu mırıldanarak, gözlerinden akan yaşlar dudaklarından ve burnundan süzülüyordu. Ses ensesine yaklaştığında Gamze eliyle bezin içindeki kitabın dışını inceledi. Bir kaç saniye sonra gözlerini yavaşça açarak kitaba doğru baktı. Evde aradığı şeyi bulmuştu, artık Gamzenin elinde sığınabileceği bir kitap, Kuran-ı Kerim vardı. Kuran'ı bezin içinden çıkarır çıkarmaz birden arkasını döndü. Karşısında tıpkı rüyalarında gördüğü şey duruyordu. Bir saniyeliğinede olsa onu görmüştü, fakat ömrü boyunca aklından kazınmayacak bir görüntüydü. Siyah uzun saçları, kırılmış tırnakları, eskiden beyaz olan ama şimdi siyaha dönmüş gri bir elbise.. Gözleri, gözleri ise beyazdan daha beyazdı. Gamze ona döner dönmez ortadan yok oldu gitti. Gamze bir kaç saniye yerinde dondu kaldı korkudan, tek hareket ettirebildiği yer gözleriydi. Çok oyalanmadan hızlıca odadan çıktı, merdivenlerden koşarak aşağıya indi. Nurhayat hanımın yanına gitti.
Kuran-ı Kerim'i kucağına alarak bir süre oturdu, ağlaması durduktan ve gözlerindeki bulanıklık yok olduktan sonra hemen telefonuna sarıldı. Annesini arayacaktı..
"Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz."
Gamze tekrar tekrar aradı annesini, sonunda telefon çalıyordu.
"Alo anne!"
"Ne oldu kızım?"
"Anne ben çok kötüyüm!"
"Ne oldu kızım?"
"Anne evde bir şey var!"
"Ne oldu kızım?"
"Anne beni duyuyor musun?"
"..."
"Anne!"
"Aldığın şeyi yerine bırak."
"Anne.."
"Aldığın şeyi yerine bırak."
Gamze birden telefonu elinden bıraktı. Ellerini kafasına koyduktan sonra çığlık atmaya başladı. Telefondan hala annesinin sesi geliyordu, zamanla da ses çoğalmaya başladı.
"Kaçamazsın!"
Ve birden telefon kapandı. Gamze çığlık atmayı bıraktı telefona yavaşça yaklaştı ve eline aldı. İnterneti açtıktan sonra namazın nasıl kılınacağına dair bilgiler edinmeye başladı. Güvenilir bir sayfa bulduktan sonra Kuran-ı Kerim'i kucağına aldı telefonu ise cebine koydu ve banyoya doğru gitmeye başladı. Namaz kılmak için önce abdest alması gerekiyordu, fakat Kuran-ı Kerim'i banyoya sokamazdı..
Banyo kapısının önüne kadar geldi Gamze. Elindeki Kuran'ı kapının yanındaki sehapanın üstüne bıraktı. Bıraktığı anda merdivende ayak sesleri duyulmaya başlandı. Gamze hızla banyonun içine girdi. Oldukça geniş bir banyo Nurhayat hanım için tasarlanmıştı, her şey olabildiğince alçaktaydı. Gamze abdest almaya başladığında merdivenlerdeki ses yavaş yavaş yaklaşmaya devam ediyordu. Gamze hızlanmaya çalışsa da telefondan ne yapacağına bakmak ve abdest almak yavaş kalıyordu. Ses banyo kapısına varmadan kesilmişti, Gamze ise abdestini almıştı. Kapıyı açtığı anda tam arkasında bir hırıltı duydu, Kuran'ı sehpanın üzerinden aldığı gibi salona koşmaya başladı. Gamze için her şeyin kilidi şimdilik Kuran idi. Onu koruyordu, fakat Gamzenin asıl amacı o şeyden kurtulmaktı.
Salona vardığında Nurhayat hanım hala olduğu yerde uyur vaziyetteydi, Gamze Nurhayat hanımın baş örtülerin birini alarak yere serdi ve seccade olarak kullanmaya başladı. Bir diğer baş örtüsünü de kendi başına bağladı. Namaz kılmaya başladığında evin her tarafından üstüne ferahlık geldiğini hissetti. Sanki sıcak bir çölde üstüne soğuk yağmurlar yağıyormuş gibi bir hissiyattı bu. Namazın ikinci rekatını kılmaya başlarken başını secdeye koydu. O anda ferahlık tamamen yok oldu, üstelik daha da yoğun bir uğursuzluk hissediyordu. Başı secdedeyken gözlerini açtı, tam gözlerinin önünde bir çift çürümüş ayak vardı, başını secdeden kaldırırken de gözlerini kapatmadı. Çürümüş ayaklar yerini eskimiş elbiseye bıraktı. Gamze tamamen doğrulduğunda ise evdeki şeyin ne olduğunu artık öğrenmiş oldu...
Gamzeye göre kısa bir kız çocuğuydu, belki sekiz belkide dokuz yaşlarındaydı. Simsiyah saçları omuzlarından dökülüp beline kadar düşüyordu. O an Gamze hiç korkmadı. Normalde hissettiği korku ve uğursuzluk hissi tamamen yok olmuştu. Aradan saniyeler geçerken Gamze bir şey fark etti, kızın saçının büyük bir kısmı yoktu..
Namazını kıldığında ortada hiç bir şey kalmamıştı. Gamze de artık bir şeylerin farkına varmaya başladı. Namazını kıldıktan sonra etrafı toparladı. Kuran'ı eline alarak üst kata çıktı. Gayet sakindi. Üst katta bez bebeklerin bulunduğu odaya girdi, oradaki onlarca bebeği çamaşır selesinin içine doldurduktan sonra aşağıya indirdi.
Gamze uyumamıştı, gece olmasını ve seslerin tekrar başlamasını bekledi. Merdivenlerdeki ses tekrar belirdiğinde Gamze hemen eline siyah saçları olan bir bez bebek aldı ve tarakla saçlarını taramaya başladı. Sesler evin uğursuzluğuna karışarak yavaşça yok olmaya başladı. Bir bebeğin saçlarını taramayı bitirdiğinde diğerine geçiyor ve onuda tarıyordu, ta ki sabah ezanı okunana dek. Sabah ezanı okunduğunda artık Gamze için uyuma vakti gelmişti, uzun zamandır hiç bu kadar rahat uyumamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NURHAYAT
KorkuHemşirelik mezunu Gamze'nin yaşlı bir kadına bakıcılık yapmak için işi kabul etmesi ile kabus başlar.