Fatma koşmaya başladı. Tarlaları evlerinin bulunduğu tepenin hemen ardında kalıyordu. Sabahın köründe koşarken ayağındaki terlikler parçalanmaya yüz tutmuştu. Ne olduğunu anlamıyordu, neler olduğunu bilecek kadar büyük yada bilgili değildi. Tepenin üstüne vardığında çok uzaktan annesini ve kardeşlerini görebildi. Bu sefer bayır aşağıya koşması gerekiyordu. O zamanlar mahalle araları ne taşla ne de asfaltla kaplıydı. Bu yoldan insanlar hayvanlşarını otlatmaya gider yada at arabaları ile geçerlerdi.
Tepeden aşağıya koşmaya başladığında her tarafı çamur ve gübre ile kaplanmaya başladı. Tarlaya yaklaşırken yüzü kıpkırmızı olmuştu. Sesinin yetişeceğini düşündüğünde avazı çıktığı kadar bağırmaya başladın. Annesi onun sesini duyduğunda hemen kafasını kaldırdı. Kendine doğru koşan Fatma'yı gördüğünde bir şeyler olduğunu anlaması uzun sürmedi. Sırtındaki bebeğini sıkıya alarak o da kızına doğru hızla gitmeye başladı. Ortada buluştuklarında Fatma nefes nefese kalmıştı.
«Anne.. Eşek öldü.. Boğa..»
Annesi onun yüzünü ellerinin arasına aldı.
«Kızım soluklan. Ne oldu?»
«Boğa.. Yerinden kaçıp eşeği öldürdü. Babam ahırın kapısını kitledi.»
Annesi bir ona bir de tarladaki diğer çocuklarına baktı.
«Tamam sen kardeşlerine göz kulak ol, ben gidip bakayım.»
Annesi hızlı adımlarla oaradan uzaklaşırken Fatma onun arkasından bakıp kaldı. Biraz dinlendikten sonra kardeşlerinin yanına gitti. En küçük olanları toprakla oynarken diğerleri annelerinin kestiği ekinleri bağlıyordu. Bir kayanın üstüne oturup onları izlemeye başladı.
Öğlen vakti gelip çatmıştı. Annesinin gideli hani olmuştu. Her zaman yaptıkları gibi öğlen sıcağında ceviz ağaçlarının altına geçtiler ve teker teker uyumaya başladılar. Aralarında uyuyamayan tek kişi Fatma idi. Öğlen sıcağında ağaçların altında otururken annesinin sesi ile kendine geldi.
«Fatma! Kardeşlerini al gel kızım.»
Hemen kafasını kaldırıp annesine doğru baktı. Bebek yanında yoktu. Kardeşlerini teker teker kaldırarak ellerinden tuttu ve annesinin yanına gitti. Tekrar çamurlu bayırı çıktılar ve tepeden aşağıya vardılar. Evlerine vardıklarında ise şok içinde kaldı.
Eşeğin ölüsü bir kenarda dururken kızgın boğayı onlarca adam zapt etmeye çalışıyordu.. Fatma yaklaştığı sırada boğa tekrardan insanları süsmeye başladı. Ta ki babası onun gözlerini bir tülbent ile örtene kadar da bu böyle devam etti. Fatma usulca babasının yanına yaklaştı.
«Ne oldu baba?»
Babası büyük bir iç çekti.
«Kesime gidecek kızım. Böyle hayvanı beslemem ben. Hem senden hem eşekten oluyordum.»
Fatma hiçbir şey demedi. Tüm bu olanların sebebi o değildi, en azından o öyle düşünüyordu..
Adamlar boğayı çekeleyerek kesimhaneye doğru götürdükleri sırada babası da eşeğin ölüsünü arabaya yükledi ve hepbirlikte tekrar tarlanın yolunu tuttular. Onlar kavurucu güneşin geçmesini beklerken babası eşeğin ölüsünü uzak bir noktaya götürdü ve bıraktı.
Öğleden sonra saat üç civarı hepsi tarlada çalışmaya başladı. Fatma ise gece olmaması için kendi kendine yalvarıyordu. Nitekim saat epey geç olduğunda eve dönmek için yola koyuldular..
Akşam yemeğini yedikten sonra birer birer uyumaya geçtiler. Fatma tekrardan hepsinin arasında uyuyamayan tek kişi idi. Saatler sürdü. Ne kardeşinin ona sarılması ne de onun babasına sarılması uyuması için fayda vermiyordu..
Dolunayın ışığı camdan içeri vurduğunda tüm kabus tekrardan başladı. Cam tıklanmaya başladı. Ardı ardına hiç durmadan cam çalınıyordu. Gözlerini sıkı sıkıya kapattı, babasının koluna sarıldı. Gözlerini tekrar açtı.
Tavan.. Gözleri tavana bakıyordu. Hareket edemiyor ve konuşamıyordu. Yatakta ters dönmüştü. Tam göğsünün üstünde duran siyah kediye bakarken buldu kendini. Kedi de onun gözlerinin içine bakıyordu. Kendinden geçtiğinde kulaklarının zar zor duyduğu sesleri işitti..
Annesinin ve babasının sesini, duydukları arasındaki en net şey «Çabuk ol!» idi..
Gözleri yarım açık bir halde ışığı hissetti. Yanında koşuşturan insanları ve hastane kokusunu. Koluna giren iğneye tepki bile veremedi, halbu ki iğneden ölesiye korkardı..
Tekrar gözlerini kapattı. Annesinin kokusunu aldığında gözlerini kocaman açtı. Hemen yanıbaşında oturmuş Kur'an okuyordu.
«Anne..» dedi kısık sesi ile. Annesi hemen alnından öptü.
«Ne oldu anne?»
«Bilmiyorum kızım..»
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NURHAYAT
HorrorHemşirelik mezunu Gamze'nin yaşlı bir kadına bakıcılık yapmak için işi kabul etmesi ile kabus başlar.