Gözlerini tekrar açtığında hastanedeydi, kalp cihazına bağlı halde. Kolunda serum iğnesi duruken yanında bir karartı olduğunu fark etti. Gözlerini biraz daha açtığında yanında annesinin durduğunu anladı.
"Anne?" Dedi. Sesi çok çıkmıyordu.
"Gamze!" Annesi bir an panikleyerek etrafına bakınmaya başladı daha sonra da elini tuttu."Geçti kızım geçti!"
"Ne oldu?"
"Evde düşmüşsün, makas beline saplanmış."
O an Gamze'nin yaşadıkları gözünün önünden geçmeye başladı.
"Sonra ne oldu?"
"Cenk beyi aramışsın can havli ile, hemen ambulans çağırmış oda. Bana da haber verdiler."
"Cenk bey nerede?"
"Burada kızım oda. Çok telaşlandı sana bir şey oldu diye, dur çağırayım."
Annesi Gamze'nin yanından kalktı ve odadan dışarı çıktı, dakikalar sonra Cenk bey ile içeri girdi. Cenk bey telaşlıydı aynı zamanda da soğuk kanlı.
"Gamze hanım nasıl hissediyorsunuz?"
"İyiyim Cenk bey, Nurhayat hanım nasıl?"
"Şuan oda hastanede Gamze hanım, yalnız... Neyse bunları iyileştiğiniz zaman konuşuruz olur mu?
Cenk bey tam kalkkıp yanından gidecekti ki Gamze onu birden bileğinden kavradı.
"Durun. Konuşmamız gerek."
Gamze annesine bir süre baktı ve ona odadan çıkmasını söyledi. Annesi odadan ayrıldığında Cenk beyin gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladı.
"O evde bir şey var."
"Nasıl bir şey?"
"Kötü, çok kötü."
"Gamze hanım iyi misiniz?"
"Cenk bey o evde ne kadar yaşadınız?"
"Çok değil, on dört yaşıma geldiğimde evden ayrılıp okulun yurdunda kalmaya başladım."
"O zamana kadar evde garip bir şey hissetmediniz mi?"
"Hayır Gamze hanım. Ne demeye çalışıyorsunuz?"
"Cenk bey.. Önceki bakıcılar size hiçbir şey söylemedimi?"
"Ufak tefek şeyler anlattılar ama hepsi deli saçmasıydı."
"Deli saçması.."
"Efendim?"
"Deli saçması diyorsunuz."
"Peki benim yaşadıklarım?"
"Gamze hanım, yanlış anlamayın.. Annem darp edilmişti."
Gamze'nin gözleri birden açıldı.
"Benim yaptığımı düşünmüyorsunuz değil mi?"
"Polisler geldiğinde her şey açıklığa kavuşur Gamze hanım, siz dinlenmenize bakın."
Cenk bey arkasını dönüp giderken Gamze tekrar onu kolundan tutup kendine doğru çekti.
"Bodrum katında, betonun altına bakın."
Cenk bey hiçbir şey demeden odadan çıkıp gitti. Odadan çıktıktan hemen sonra odaya annesi girdi. Cenk beyin hızlı hızlı odadan çıkmasını anlamaya çalışıyordu.
"Ne oldu kızım?"
"Bir şey yok anne. Biraz uyumam lazım."
Aradan günler geçti. Gamze sonunda taburcu edilmişti. Ara sıra gelen polislere ne olduğunu tam hatırlamadığını ve merdivenlerden düştüğünü anlatıyordu. Eve Cenk beyin aracı ile geldiler. Eve gelir gelmez annesi Gamze'nin yatağını hazırlayarak onu yatırdı. Günlerce kahvaltısını yatağına kadar getirdi. Kendini çok kötü hissettiğinden meraklı komşuların hiçbirini eve kabul etmedi. Günler haftaları kovaladı. Bir gün kapı aniden çalınmaya başladı. Gelen Cenk bey idi.
Annesi ile kapıda biraz konuştuktan sonra içeri girdi. Gamze az biraz konuşmaları duysada hiçbir şey anlayamıyordu. Kapısı iki kere çalındı, Gamze onu içeri kabul etti. Cenk bey içeri girdi, kapıyı sakince kapatarak hızlıca Gamze'nin yanına geldi ve yatağa oturdu.
"Gamze hanım konuşmamız gerek."
"Nurhayat hanım ile ilgilimi Cenk bey? Ona hiçbir şey yapmadım ben."
"Biliyorum Gamze hanım, biliyorum."
"Sorun nedir Cenk bey yüzünüz bembeyaz."
"Siz bana bodrumdaki şeyi söyledikten sonra eve gittim. Yanıma şirketten bir kaç çocuk ayarladım. Bodrum kata indik. Bodrumun zeminini kazmaya başladığımız anda işçilerden birisi bayıldı, diğeri ise sürekli merdivenlere bakmaya başladı. Bir şeylerin ters gittiğini anladığım zaman ikisinide evden çıkardım. Tam evden çıkacakken arkamda bir şey hissettim. Tam sırtımda bir el hissettim."
"Cenk bey.."
"Durun daha bitmedi. Siz yaralandıktan sonraki gün annemi özel bir bakım evine yatırdım orada tedavilerini yaptırdım, çok geçmeden annem sizi sormaya başladı. Sonraki günlerde de hastane müdürü beni sürekli arayarak saçma sapan şeyler anlatmaya başladı. Hemşirelerden bazıları annemin yanında küçük bir kız çocuğunu görmüşler."
"Evet.."
"Gamze hanım o evde ne oldu?"
"Cenk bey sanırım önceki bakıcılara neden o evden kaçarcasına çıkıp gittiklerini hiç sormadınız. Belkide çok paranız vardı, yerine yenisini bulurum dediniz ama hiç sormadınız. Evde bir şey var demiştim. Evde bir şey var Cenk bey. Annenizin yanında beliren küçük kızın haricinde başka bir şey. Ayrıca o küçük kız sizin teyzeniz.."
"Teyzem mi?"
"Bilmiyor muydunuz? Çok küçükken anneanneniz tarafından öldürüldü. Anneniz ve teyzeniz tacizci sapık üvey babaları öldürdüler. Anneanneniz onu bodruma gömdükten sonra üstünü beton ile kapladı. Sonra da kafayı yedi ve teyzenizi işkence ettikten sonra ölüme terk etti."
Cenk beyin sesi çımıyordu. Gamze'nin anlattıklarını anlayabilmek onun için çok zordu.
"Ne yapmalıyız Gamze hanım?"
"O şeyden kurtulmalısınız. En azından cesedi bodrum kattan çıkartın."
Cenk bey eli ile saçlarını karıştırmaya ve ufak tefek de yolmaya başladı. Hiçbir şey söylemeden yataktan kalktı ve evden çıktı.
Aradan birkaç gün geçti. Gamze akşam yemeğini yedikten sonra uyudu ve geç bir saatte lavaboya gitmek için yerinden kalktı. Ara holden geçerken içeriden gelen annesinin sesine kulağını verdi. Yavaş yavaş salona doğru giderken sessizce annesine sesleniyordu. Annesi ses vermedi. Salona girdiği anda bir köşeye pusmuş annesini gördü, Gamze ile göz göze geldiği anda ona sus işareti yaptı. Gamze ne olduğunu anlamamıştı, arkasındaki sesi duyana dek. Adım adım ayak sesi Gamze'nin odasından ona doğru yaklaşmaktaydı. Gamze bir anda salonun kapısını kapattı ve annesine doğru koştu. Annesinin kolundan tuttuğu gibi havaya kaldırdı, salonun camını açtıktan sonra zorla annesini camdan çıkardı. Annesi artık sokaktaydı, ellerini ağzına götürmüş telaşlı telaşlı Gamze'yi izliyordu. Gamze camdan önce sol bacağını çıkardı bir eliyle de camın çerçevesine tutunuyordu. Annesi hemen onun altında düşmesin diye tutmak için beklemeye başladı. Gamze tam diğer ayağını çıkarıp sokağa atlayacakken karanlığın içinden bir el Gamze'nin saçlarını kavradı, etrafındaki karanlık büyüyordu. Hatırladığı son şey bu ve annesinin çığlığıydı.
Karanlık gözlerindeki perdeden yok olup gittiğinde etrafı rahatça görebilir haldeydi. Evin salonunda, Nurhayat hanımın yattığı çekyatta. Kabusları tekrar aklında canlanmaya başladı. Bir süre sonup kaldı. Bodrum katından gelen inlemeler ile kendine geldi. Yerinden yavaşça kalkarak bodrum katının kapısına yöneldi. Bir yandanda etrafındaki sesleri dinliyordu. Bodrum katının kapısına vardığında aralıktan sızan ışığı fark etti. Aşağıda birileri vardı. Merdivenlerden inerken yüzüne yine leş kokusu çarptı. Öncekinden daha yoğundu. Merdivenlerden yavaş yavaş inerken zemindeki kumaş parçalarına gözü takıldı. İlerledikçe de olayın iğrençliği hepten belli oldu.
Zeminde iki adam yatıyordu, adamlardan geriye kalanlar.. Uzuvları bedenlerinden ayrılmıştı, bir tanesinin kafası yerinde yoktu. Gamze eliyle ağzını kapatarak yavaşça inmeye devam etti. Tam zemine ayağını basmıştıki tavandan üstüne damlayan bir sıvı ile donup kaldı. Kafasını hafifçe yukarı kaldırdı, gözleri sonuna kadar açıldı. Tavandaki Cenk beydi. Hala yaşıyordu. Sol kolu, çenesi ve gözleri yerinde yoktu. Gamze çığlık atmamak için ağzını sıkı sıkıya kapatırken ağlamaya başladı. Cenk bey aniden yere düştüğünde yuvarlanarak çukura indi. Betonu kazmayı başarmışlardı, iskelet apaçık ortadaydı.
Ve tekrar o ses duyuldu.. Merdivenlerin başından gelen ayak sesleri. Bodrum kapısına geldiğinde Gamze çoktan kendini duvara yaslamıştı. Merdivenlerde önce ayaklar göründü, sonrada uzun adamın kendisi. Yüzü daha da korkunçlaşmıştı. Kafasının bir kısmı yerinde yoktu. Elini havaya kaldırdı, hızla üstüne gelmeye başladı. Gamze'nin kafasından tuttuğu gibi diğer duvara fırlatması bir oldu. Yerde hareketsiz yatarken uzun adam tam üstüne kadar geldi, yüzüne kadar eğildi. Bir kaç saniye gözlerinin içine baktı ve birden Gamze'nin saçlarını tuttu. Saçlarını köklerinden söküp alırken Gamze acısından çığlık atıyordu. Saçını her çektiğinde kökleri tutan bir parça deri yerinden kopuyordu. Saniyeler sonra Gamze acısından bayıldı..
Karanlık bir mekan, çok tanıdık. Üst kattaki odanın gizli bölmesi. Karşısında ise uzun adam, arkası ona dönük. Gamze'nin kafasından yere damlayan kanlar bomboş evin ürkütücü tınıları gibi. Gamze bir süre baygınlığının geçmesini bekledi, uzun adam ise hala bir şeyler ile uğraşıyordu. Dakikalar sonra ayağa kalktı, elinde bir bebek vardı. Gözleri masmavi, saçları ise sapsarı. Gamze'nin altın sarısı saçları. Yavaşça yaklaştıktan sonra bebeği Gamze'nin kucağına bıraktı. Duvardan geçip giderek ortadan kayboldu. Tam bu sırada Gamze tam karşısında bir karartı gördü. Gelen Nurhayat hanımın kardeşiydi. Elinde bir obje vardı. Yavaşça Gamze'ye doğru yaklaştı. Elindeki şeyi Gamze'nin kucağına, tam bebeğin üstüne bıraktı.Bu bir çakmaktı, ondan bebeği yakmasını istiyordu tıpkı diğerine yaptığı gibi. O an Gamze'nin aklına bir şey geldi. Ondan tamamen kurtulacaktı. Her şeyden tamamen kurtulacaktı. Kız bir süre bekledikten sonra duvarı ittirerek gizli kapıyı açtı. Ellerinden tutarak onu yerde sürüklercesine odadan çıkarmaya çalışıyordu. Gamze de biraz ayaklarını üstüne basar hale geldiğinde dikildi ve oradan çıktı. Temkinli adımlarla ve usulca nefes alarak odayı terk etti. Ortada uzun adamdan eser yoktu. Merdivenlere doğru ilerledi, duvarlara tutunarak aşağıya indi. Bodrum kapısına geldiği anda Merdivenlerin üstünde tekrar uzun adamı gördü. Aniden kapıyı açarak içeri doğru koştu, bodrum merdivenlerini atlayarak iniyordu. Zemine ulaştığında bir an midesi bulandı, koku çok kötüydü. Kafasından akan kanlar gözüne kaçmış ve görüşünü engelliyordu. Zemindeki alet edevatın arasında bir bidon görerek yanına kadar gitti. Kapağını açtığında benzin kokusu tıpkı amonyak gibi yüzüne çarptı. Koku ile biraz kendine geldiğinde bodrum kapısının açıldığını duydu. Kızın ona verdiği eski çakmağı eline aldı önce, sonra da benzini bebeğin üstüne döktü. Uzun adam merdivenlerden tam inmiştiki Gamze birden bebeği ateşe verdi. Bu onu yavaşlatmıyordu.
Elindeki bidonu Cenk beyin cesedinin üzerine attı bu sefer, kemikleri onun altında kalmıştı. Benzin cesedin üstüne akmaya devam ederken Gamze elindeki çakmak ile Cenk beyi ateşe verdi. Bunlar olurken Cenk bey ise hala canlıydı, çıkarabildiği kadar ses çıkarark çığlık atıyordu. Ateş öyle çok parlamıştıki uzun adam ve Gamze'nin arasındaki görüş yok olmuştu. Daha sonrasında da dumanlar yükselmeye başladı. İnsan etinin yanmış kokusu miğde bulandırır cinstendi. Alevler sonunda kemiklere ulaştığında uzun adamdan ölmekte olan bir yaban domuzununkine benzer sesler gelmeye başladı. Gamze alevlerin arkasında kaldı. Kemikler yanmaya devam ederken cesetten çıkan duman en alt katı sarmaya başladı. Gamze yavaş yavaş görüşünü yitirdi ve sonunda gözleri sonsuza dek kapandı..Günler sonra gazetelerde ev yangını hakkında bir manşet geçildi, "Bakıcı hemşire tarih mirası evi ateşe verdi, 3 ölü 1 yaralı"
Evin önündeydi, geceyi gün kadar parlatan evin önünde. Yanında insanlar ve itfaiye vardı, kafası tamamen yanmıştı, göz bebekleri burnuna yapışmış vaziyetteydi. Ağzındaki oksijen ile başında bekleyen insanları hayal meyal görebildi. Birde olmayan altın sarısı saçlarını okşayan o kızı..Yıllar geçti Nurhayat hanım olanlardan sonra evladının acısı ile yaşama gözlerini yummuştu. Gamze Demirci akıl hastanesinde kapalı vaziyette tutulan muhtemel cinayet zanlısı bir hastaydı, annesinin bile ziyaretine izin verilmiyordu. Yıllarca gazeteciler ve paranormal olayı araştıran insanlar onunla konuşmak için sıraya dizilmişti. Gamze artık ne konuşabiliyor nede görebiliyordu. Ara ara güvenlik kamerasına garip imgeler görülmeye devam edildi. Bir gece Gamze'nin yanında iki kız çocuğunun dikildiğini anlatan görevliler vardı. Her şeyin sonunda Gamze artık kabuslarından kurtulmuştu, Nurhayat hanım ve kardeşi ise huzura ermiş ruhtan başka bir şey değillerdi..
Yinede Gamze o en sevdiği kıyafeti annesine alamadı.
SON
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NURHAYAT
УжасыHemşirelik mezunu Gamze'nin yaşlı bir kadına bakıcılık yapmak için işi kabul etmesi ile kabus başlar.