Uyandığında saat öğlene doğru yaklaşmaktaydı, hemen yerinden fırlayarak kahvaltıyı ve Nurhayat hanımın ilaçlarını hazırlamaya başladı. Kahvaltıyı hazırladıktan sonra sakince Nurhayat hanımı kaldırmaya gitti. Nurhayat hanımı uyandırdıktan sonra kahvaltısını yaptırdı ve ilaçlarını verdi. Sabah görevi sona erdiğinde üst kata çıkarak ibriğin içine su doldurdu. Bir an için duraksadı. Üst katta üç oda vardı. Birinde sadece eşyalar diğerinde ise bebekler vardı. Üçüncü odanın ise kapısı kilitliydi. Gamze sakince üçüncü odaya doğru yöneldi, kapısını zorlamaya başladı. Normalde eski kapıların anahtarlarının hep aynı olduğunu biliyordu. Eğer kapıların üstünde bir anahtar varsa bu kapıyıda açabilirdi. Önce en üst kattaki odaların kapılarını kontrol etti, anahtar yoktu. Daha sonra aşağı kata inerek oradaki kapıları da kontrol etmeye başladı. Nurhayat hanım bir yandan televizyon izlerken bir yandan da Gamze'nin ne yaptığına anlam vermeye çalışıyordu. Gamze anahtarları birinci katta da bulamadı. Artık anahtarları bulabilmesi için girebileceği tek yer bodrum katıydı..
İşe başladığından beridir oraya inmemişti, inmektende çok çekiniyordu. Bodrum katındaki ışığın yanıp yanmadığını dahi bilmiyor, bilse bile orasının çok ürkütücü olduğunu tahmin edebiliyordu. Yavaşça bodrum katının kapısına doğru yürümeye başladı, kapıyı araladığında yüzüne pis bir rutubet kokusu çarptı. Ve birde leş kokusu vardı..
Sanki bir şey aylardır orada ölü yatıyordu. Burnunu ve ağzını kapatarak merdivenden aşağıya inmeye başladı. Bir yandan duvarda bodrum katının ışığını yakarak anahtarı arıyordu. Merdivenden aşağıya indikçe etraf iyice kararmaya başladı ve iyice karardı. Bir yandan ışığın anahtarını araken bir yandan da attığı adımlara dikkat etmeye çalışıyordu. Eline anahtar değmişti ki birden dengesini kaybetti. Zemine ulaşmasına yedi veya sekiz basamak kalmıştı ki merdivenlerden yuvarlanmaya başladı. Yuvarlandıktan sonra kafasını beton zemine çok sert vurdu..
Gamze gözlerini ezan sesi ile açtı, gözlerini yavaşça açarken tepesindeki aydınlığa bakıyordu. Düşerken ışığı yakmayı başarmıştı. Gözlerindeki bulanıklık geçerken başındaki ağrı dinmek bilmiyordu. Aradan bir kaç dakika geçti, olduğu yerde oturup kafasının yerine gelmesini beklerken ani bir panik ile ayağa kalktı. Ezan sesi ile uyanmıştı..
Kafasını yavaşça kaldırdığında merdivenlerden ona doğru gelen karartıyı gördü. Yanında ise ne onu koruyacak ne bir bebek nede Kuran-ı Kerim vardı. Sakince kendini arkasındaki duvara doğru ittirmeye başladı. Yavaş yavaş ilerlerken karartı ona yaklaşmaya devam ediyordu. Sonunda sırtı duvara dayandığında gözlerini tamamen kapattı ve elleri ile yüzünü örttü. Dakikalarca öyle bekledi Gamze, karartı sonunda ona yaklaşmış olmalıydı. Gamze çoktan onun öfkeli hırıltılarını duyuyor olmalıydı. Gamze çoktan ölmüş olmalıydı..
Fakat bunların hiç biri olmadı. Ne bir hırıltı nede başka bir şey..
Yavaşça ellerini yüzünden çekti, gözlerini ise korku ile açmaya başladı. Gözlerindeki bulanık yavaşça yerini temiz bir görüntüye bıraktığında tekrar korkuları ile başbaşa kalmıştı. Kız tam karşısındaydı. Beton zeminin tam ortasında dikilmiş bembeyaz gözleri ile Gamze'nin gözlerinin içine bakıyordu. Gamze ise kılını kıpırdatmadan ona bakmaya devam etti. Kız yavaşça elini kaldırarak Gamze'nin üstündeki rafı işaret etmeye başladı. Gamze yavaşça kafasını yukarı kaldırdı, rafın üzerinde eski tahta bir kutu duruyordu. Gamze tekrar kafasını kıza doğru çevirdiğinde kız ortadan yok olmuştu. Ne bir ses nede başka bir belirti vardı ona dair. Gamze yerinden yavaşça kalktı, elleri ile gözyaşlarını sildikten sonra kutuyu raftan aldı ve içini açtı. Kutunun içinde eski fotoğraflar vardı. Gamze eski fotoğrafları karıştırırken aralarında ellerinde bebekler olan iki kız çocuğunun ve çok uzun bir adamın fotoğrafını gördü. Foroğraflar öyle çok yıpranmıştı ki, iki kızdan birinin yüzü tamamen yok olmuştu yada bilerek kazınmıştı, adamın ise belden yukarısı fotoğrafta görünmüyordu..
Gamze fotoğrafı eline alarak incelemeye devam etti. Kız çocuklarının arkasındaki ev şu anda bulundukları evdi, kapı cam ve çerçeveler tamamen aynıydı. Kızların biri diğerinden daha kısaydı, yüzlerinde ise mutluluğa dair hiç bir belirti yoktu. Yüzleri olabildiğince asıktı, ellerindeki bebekleri ise saçlarından tutmuşlardı. Birkaç fotoğrafa daha baktı, onlarda da sürekli iki kızın yanında uzunca bir adam vardı. Kutunun altlarına doğru baktığında eski anahtarı fark etti. Anahtarı ve fotoğrafı kutunun içinden alarak merdivenlerden yukarı çıktı. Önce Nurhayat hanımın yanına gitti. Tıpkı bıraktığı gibi televizyon izliyordu. Geri geri yürüyerek merdivenlere doğru yöneldi. Merdivenlerden yukarı çıktı, sola doğru dönerek kilitli kapıya gitti. Kilit kapıya tam uyuyordu, yavaşça kilidi çevirdi, kapının açılma sesi geldiğinde kulbu yavaşça çevirerek kapıyı açtı. Odada ışık yoktu, odada pencere yoktu, zifiri karanlığın içine dalmıştı..
Odadan içeri girdikten sonra elleri ile etrafa dokunmaya başladı. Gözleri ise yavaşça karanlığa alışmıştı. Görebildikleri arasında eski bir yatak ve bolca eski oyuncak vardı. Diğer oyuncaklardan farklı olarak bunlar çocuklar için üretilmiş gerçek oyunlarlardı. Yıllardır bu odaya kimse girmemişti belliki, heryer ve her şey toz içindeydi. Odanın içinde biraz daha gezindikten sonra kağıtla kaplanmış duvarlarda tırnak izlerini fark etti. Küçük tırnaklara ait bu izler neredeyse tüm duvar boyunca devam ediyordu. Odanın köşesinde ise siyah bir leke vardı, çok fazla değildi fakat yatağın hemen üzerindeydi..
Etrafa bakınmaya devam ederken tahta döşemelerden birinin çok fazla oynadığını fark etti. Ayağı ile biraz oynattıktan sonra tahta döşeme yerinden çıktı. Elini tahta döşemenin boşluğuna uzattığında eline küçük bir kitapçık geldi. Çok eskiydi ve dışı yıpranmıştı. Gamze kitapçığı açacakken ev büyük bir gürültü ile çalkalandı, kapı kırılırcasına çalınıyordu!"Gamze hanım!"
Gelen Cenk beydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NURHAYAT
HorrorHemşirelik mezunu Gamze'nin yaşlı bir kadına bakıcılık yapmak için işi kabul etmesi ile kabus başlar.