Bölüm18 - Aşk İçin

103 9 0
                                    

(Multimedia: NİDA)


[Tutun beni son nefesteyim.]


(NİDA)

Konservatuarın kafeteryasında oturmuş suratımdaki saçma gülümsemem eşliğinde aldığım kahveyi içiyordum. İçinde hiç şeker olmamasına rağmen içtiğim en tatlı kahve bu olmalıydı.

Mert zincirlerini kıracak gibi görünüyordu. Bundan neden bu kadar zevk aldığımı bir türlü anlayamıyordum. Kaşlarımı çattım. İşte o anda Cenk süzüldü düşüncelerimin içine. Yine.

-Beni bu kadar mı çabuk unuttun? Hani seviyordun? İnsan sevdiğini unutur mu hiç Nida?

Unutabilirdi. Unutmuştum işte. Belki de sevgi, aşk denen zımbırtıların hiçbirisi gerçek değildi. Hepsi, insanların sınırsız hayal güçlerinden kaçıp gerçek dünyaya yerleşmiş kalıplardı belki.

-Sevgi gerçek Nida. Benim sana sevgim gerçekti. Uğrunda intikam kararı alıp hayatını mahvetmeye göze aldığın adamı, evlenmek üzere olduğun adamı çöpe mi atmaya karar verdin şimdi de?

Kafamı olumsuz anlamda salladım kendi kendime. Gözlerim doldu. Cenk'i unutabilmiş miydim gerçekten? Mert'e yaklaşıp yanında olursam ona edilmiş en büyük hakaret olmaz mıydı bu? İkinci kez mi öldürecektim? Yapabilir miydim?

Bir yerden başlamam gerekecekti. Kararımı vermeliydim önce. Sağ elimle tuttuğum bardağı bırakıp gözlerimden süzülmeye yeltenen gözyaşımı sildim ve iç geçirdim. Boşlukta gibi hissediyordum.

-Ben nefes almayı bıraktığım günden beri o boşluktasın Nida.

Doğruydu. Cenk beni bırakıp gittikten sonra düşmüştüm bu karanlık boşluğa. Beni tutan oydu. Ondan başka kimsem yok gibiydi. Beni ben yapan o gibiydi. Ve en önemlisi onunla beraber ben de nefes almayı bırakmıştım.

Sonra Buket'in sinsi gülümsemesi geldi gözlerimin önüne. Gözlerimi kapatıp sıktım. Bana gösterdiği görüntülerde Cenk'in ve Buket'in kucak kucağa olduğunu hatırladım. Nişanlım ve kuzenim. Ne pis bir oyundu..

"Dönmüşsün." Gözlerimi açtım ama suratımdaki tiksinme ifadesi değişmedi. Çünkü Buket'ten ne kadar tiksiniyorsam karşımdakinden de en az o kadar tiksiniyordum.

Berk.

"Sen ne yapıyorsun burada?" dedim. Bana hayat veren bu hava, şimdi beni boğuyordu.

"Söylesene, neden buradasın?" Berk'in suratında sert bir ifade vardı.

Sustum. O da sustu. Karşılıklı sustuk.

"Uyarılarımı unutmaman için geldim. Hatırlatma ihtiyacı hissettim." dedim en sonunda suratıma gülümsemelerin en yapayını yerleştirerek.

"Uyarıların umurumda değil Nida."

"Benim oyunumdasın. Kurallarıma uymak zorundasın."

"Oyununu tek kişilik oynamaya alış öyleyse. Çünkü ben yenisini kurdum. Ve artık tüm oyuncular bende."

Berk'in bu söylediğiyle kaşlarımı çatıp anlamaya çalıştım. Neydi bu şimdi?

"Vazgeç Berk. Senin ikizin tam olarak *orospu çocuğunun* tekiydi." Bunu söylerken yüzümdeki kanın çekildiğini hissettim.

Berk elini yumruk yapıp hızla masaya vurdu. İstemsiz olarak etrafıma bakındım. Birkaç kişi dönüp ayıplayan bakışlarını bir süre üzerimizde tuttuktan sonra eski hallerine döndüler.

İNTİKAM FIRTINASI [ASKIDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin