(Multimedia: Nida)
[Düşünceye gem vurmak, zihne gem vurmak demektir, bu ise rüzgârı zapt etmekden daha zordur.]
(NİDA)
"Taşınıyoruz."
"Ne güzel." dedim babam gülümseyerek ve çatalıma yeşil zeytinlerden batırmaya çalıştım.
"Kızmadın mı?" dedi annem, kaşlarını kaldırdı.
"Hayır." dedim umursamaz bir tavırla. Çatalla yakalayamadığım zeytini ,sonunda sinirlenerek, elimle alıp ağzıma attım.
"İstediğiniz yere taşınabilirsiniz. Ben burada kalırım." Ben bu cümleyi kurar kurmaz babamı bir öksürük krizi tuttu. Annem babama bir bardak su verdi.
"Ne demek ben burada kalırım?!" diye gürledi babam.
"Benim reşit olduğumu unutuyorsunuz babacığım. Ayrıca ben düzenimi kurdum. Hayatta vazgeçmem."
"Ne demek vazgeçmem!" Babam bağırmaya başlamasına rağmen ben gayet sakindim.
"Nereye taşınıyorsunuz?" dedim bir dilim peynir alırken.
"İzmir'e." dedi annem.
"İzmir'i sevmem zaten." diye yalan söyledim.
"Nida bu evde kalamazsın." dedi annem.
"Ama neden? Kira sıkıntısı çekmem ki. Ev zaten bizim."
"Evi satılığa çıkartıyoruz." dedi babam sakin bir şekilde.
"Ama neden?!" dedim tekrar. Bu seferki sert ve yüksek sesliydi.
"Çünkü," dedim babam. "İzmir'den başka bir ev alacağız."
"Ne zaman verdiniz bu kararı?" dedim kaşlarımı çatarak. Gerçi bu karar saçmaydı. Başka bir ev alacak kadar iyiydi bizimkilerin maddi durumu.
"Şimdi." dedi babam.
"Öyleyse ben de Berk'lerde falan kalırım." dedim gözlerimi devirdikten sonra.
"Berk'te mi? Nida beni delirtme!" Babamın sinirleri geriliyordu anlaşılan.
"Öyleyse evi satmayın!" Sesimi yükseltmiştim.
"Sen ne ara bu kadar arsız oldun Nida?" dedi annem. "Böyle değildin sen. Ne oldu sana?"
"Biz geliyorsun dediysek geleceksin Nida." Babam annemi bölerek konuşmuştu.
"Gelmiyorum. İsterseniz evlatlıktan falan da ret edebilirsiniz. Oldu mu?" deyip masadan kalktım ve odama girdim. Siyah dar paça pantolonumu ve beyaz, bol badimi giyip evden çıktım. İstikamet Berk'in evi.
Kapıyı bilmem kaçıncı çalışımda açtı Berk. Ona sormadan içeri daldım.
"Nerelerdeydin ya?" dedim sitem ederek.
"Uyuyordum Nida." dedi göz devirerek.
"Sana anlatmam gereken bir şey var."
"Sabah sabah nasıl kahvaltı yaptığını falan anlatabilirsin ancak." Berk'in gözleri hala yarı kapalıydı.
"Hayır canım," dedim bilmiş bir tavırla. "Mert'e bıçak sapladığımı anlatacağım."
Berk duyduğunun doğru olup olmadığını anlamak için "Ne?" dedi. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı ve gelip yanıma oturdu.
"Anlat."
Dün akşam olan her şeyi baştan sona anlattım. Berk'in yüz ifadesi her cümlemden sonra değişiyordu. En sonunda kaşlarını çattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM FIRTINASI [ASKIDA]
Mistério / SuspenseHuzurun olmalı biraz. Ve seni güçlü kılacak kadar acın. Acının dozu artarsa 'İNTİKAM' çıkar ortaya. "KANla yapılan bir şeyin intikamı ancak KAN ile alınabilir.