MULTİMEDİA: GECE
[Mermiyi sürdün artık namluya. Ellerinin titrememsi lazım. Artık tetiği çekmeye çok yakınsın.]
(GECE)
"Aynı fakültedesiniz efendim."
"Bölümü ne?"
"Hukuk."
"Benimle uğraşamayacak."
"Orası bir gerçek zaten efendim."
"Kes yalakalığı. Onun hakkında her bilgiye ulaşmam gerekiyor."
"Ailesini biraz araştırdık. Şehrin sayılı zenginlerinden. Büyük ihtimalle sizin gibi miras yoluyla zengin olacak."
"Bu bana yetmez. Kardeşleri, hayatı, sevgilileri ya da yaptığı kazalar... Hepsini istiyorum."
"Peki efendim."
"Şimdi toz olun."
"Peki efendim."
Masada duran kalemleri alıp fakülteye doğru ilerlemeye başladım. Bora Öztuna. Bul, etkile, süründür, öldür. Benimle tanıştığına pişman olacaksın.
Sosyolojinin anlatılacağı yere girip en arkalara doğru gitmeye başladım. İnsan yok denecek kadar azdı. Zaten sessizlik de en iyisiydi. İçeri giren kıza bakıp iç geçirdim. Sarışındı. Büyük gözlükleri vardı ve ona tatlılık katıyordu. Önlerde bir sıraya oturdu. O güzellikle ne yapıyorsun sen, ya?
Sosyolojiyi anlatan insan evladı içeri girip bir şeyler anlatmaya başladı. Arada kısa notlar tutsam da içimi kemiren Bora meselesi odaklanmama engel oluyordu. Kapı çaldığında kafamı kağıtlardan kaldırdım. Önümde sosyolojinin tanımı ve Bora'nın öz geçmişi duruyordu. Tabi ki ben Bora'yı düşünüyordum.
İçeri giren çocuk tanıdık gelmişti. Kolumu kaldırıp Bora'nın resmine baktığımda içeri giren çocuğun Bora olduğunu anlamam kısa sürmüştü. İyi de, bu hukuk okumuyor muydu? Ne işi var burada? Doğru ya, sosyoloji ortak. Ne hoş (!). Ortak derslerimiz var. Bana ders anlatmasını falan rica ederim. Gerçi benim bu salağa ders anlatmam gerek ya neyse.
Kafasını kaldırıp etrafı süzdü. Küçümser bakış mı attı o?
"Duydun mu oğlum? Bu sefer affetmem. Bırakırım."
"Duydum, profesör."
Etrafta kıkırdaşmalar yankılandı. Yüzünü buruşturduktan sonra kapıyı çarpıp çıktı. Atara bak ya! Sanki biz dedik salak ol diye.
Ders bittiği anda kafamı koyduğum yerden kaldırdım ve kağıtlarımı toplayıp bölümü terk ettim. Yaklaşık bir saat sonra felsefe vardı. Kafe tarzındaki yere gidip kahve aldıktan sonra Bora Bey'in öz geçmişini okumaya başladım.
18 Şubat 1993 doğumlu. Bir erkek kardeşi var. KardeşimYıldız ile yaşıt. Adı Tuna. İki kere araba kazası. Bir cinayet. Birinde sebep olmuş. İnsanda üzüntü olur. Pişmanlık olur. Beyimiz her tarafa gülücük saçıyor. Hukuk okuyor. Üniversite 2. Hayret kalmamış. Bunu dışında anne kuzusu ama babasına baş kaldırıyor. Bana da baş kaldır da o kafanı koparayım.
Yeterince bilgi aldığımı düşündüğümden dosyayı kapatıp geniş çantama attım. Lavobaya girip makyaj çantamı mermerin üstüne koydum.
Yüzümü yıkayıp kuruladıktan sonra siyah göz makyajı yapıp kırmızı ruju sürdüm. Tanışmamız nasıl olacaktı acaba?
Tuvalette işimi bitirip hesabı ödedikten sonra üniversiteye doğru yürümeye başladım.
Alana adımımı attığım anda herkesin bana baktığını düşünmeye başladım. Bir makyaj mıydı her şey? Lanet olsun sizdeki güzellik anlayışına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM FIRTINASI [ASKIDA]
Mistério / SuspenseHuzurun olmalı biraz. Ve seni güçlü kılacak kadar acın. Acının dozu artarsa 'İNTİKAM' çıkar ortaya. "KANla yapılan bir şeyin intikamı ancak KAN ile alınabilir.