Bölüm16 - Oyunlar

343 12 8
                                    

[Beyazı siyahla kirletebilirsin ama siyahı beyazla temizleyemezsin.]

(NİDA)

Birkaç güne açmıştım kitapçımı. Tüm gün kitapların arasında dolaşmak o kadar huzur veriyordu ki bana. Gülümseyerek kapatıyordum günü. Arada bir Mert geliyordu aklıma, suskunlaşıyordum. Ne yaptığını delicesine öğrenmek isterken bir şeyler yemeye başlıyordum unutmak için. "Sevgilisi var mıydı mesela? Beni affedebilmiş miydi? Unutmuş muydu tüm olanları? Dansa devam ediyor muydu?" Sonra ya içeri bir müşteri giriyordu ya da Emre sesleniyordu. Nadiren Arzu arıyordu. Uzun uzun dertleşiyorduk. Günler böyle akıp geçerken babam ve annemin nefretini kazanmıştım. Oraya tekrar dönmediğim için babam benimle konuşmama kararı almıştı. Diktiğim o filizler ise yeşermeye başlamıştı. Emre ve Mısra ile takılıyordum boş zamanlarımda.

Telefonumun bildirim sesiyle kitap raflarının arasından sıyrılıp çantamı buldum. Arzu kişisinden bir mesaj var!

'Geliyorum sarı afet! Akşama oradayım.'

Sırıttım. Canımdan çok sevdiğim arkadaşım hastane işlerini bırakmış buraya geliyordu. Bir süre benimle kitapçıda çalışacağını söyledi. Hastaneyi neden bırakıp buraya gelmek istediğini sormadım bile. İkimizin hayaliydi bu yıllarca.

'Bekliyorum sarı şeker. Çok özledim seni' Yazıp gönder tuşuna dokundum. Sonra telefonu çantama geri gönderip kitaplarımın yanına koştum.

*********************

"Seni çok özlemişim!" diyerek atladı Arzu boynuma. Havaalanının ortasında birbirimize sarılıp en yakın iki dostun yapabileceği gibi salak salak sırıtıyorduk. Bir süre daha öyle durduktan sonra çekildi.

"Arzu, Emre. Emre, Arzu. Tanıştınız. Hadi gidelim!" deyip Emre'nin arabasına bindim. Arzu ve Emre de arabaya binmeden önce el sıkıştılar. Yol boyunca Arzu ile fısıldaştık durduk.

'Bu çocuk çok tatlıymış. Nereden buldun sen bunu Nida?'

'Aman Arzu.. Babam aracı oldu.'

'Ha iyi olmuş. Aferim. Ay hadi hayırlısı.'

'Arzu.'

'Çok da yakışırsınız.'

'Arzu geldiğin gibi geri dönmek mi istiyorsun sen?'

'Aman be, tamam. Sustuk.'

(GECE)

Koyu renkli saçlarımı tarayıp rujumu elime aldığımda saat akşam sekizdi. Rujumu sürüp elbisemi çekiştirdim. Son üç dört gündür sürekli oturduğum için bazen tökezliyordum. Kendimi yürümeye yeni başlamış bebek gibi hissediyordum. Hani koltuklara falan tutunarak yürümeye çalışan sevimli şeylerden bahsediyorum. Ah, her neyse.

Siyah beyaz çizgili çantama anahtarımı koyduktan sonra evden nihayet çıkabilmiştim. Elimdeki montu üzerime geçirdikten sonra arabasına yaslanmış olan Bora'ya kısa bi' bakış attım.

"Gitmiyor muyuz? Niye öyle bakıyorsun?"

"Güzel..."

İyice yaklaşıp tam Bora'nın önünde durdum.

"Bora ne diyorsun? Hadi üşüdüm."

"Gece..."

Gözlerimi devirip kollarımı bağladım. Üşüyorum diyorum ama anlamamakta ısrarcı galiba.

"Efendim Bora?"

"Çok güzel olmuşsun."

Kaşlarımı kaldırıp ona baktım. İki saattir bunu mu söylemeye çalışıyordu?

İNTİKAM FIRTINASI [ASKIDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin