- Şarkı, Ali Asaf'tan Hilale. Keyifle okuyun.-
Hilal'den,
Çalan telefonumla birlikte yorganı kafamdan çektim. Komodine bıraktığım telefonumu alıp arayan kişiye bakmadan kulağıma götürmüştüm. Uykulu sesimle konuşmaya çalışıyordum.
" Günaydın."
" Günaydın Hilal Aslan, bugün yeni görev yerimize gitmek üzere yola çıkacağız. Timi hazırla. En geç akşam yedide taburda olmamız gerekiyor. Orada ki bir diğer timle tanışmak ve yerleşmek için geç kalmamalıyız."
" Tamam, Erdem Altınkaya." Gülümsedim. " Hazırlanıyorum, alayım mı seni?"
"Hayır! Beni aldığın her gün insanlara rezil oluyorum. Artık araba kullanamadığımı düşünecekler." Hoş bir kahkaha attı. "Teşekkür ederim Hilalcim. Çıkarım az sonra ben. Sende geç kalma."
" Tamam, görüşürüz."
Telefonun kapanmasıyla yatağımdan kalktım. Elveda sıcak yatağım. Elveda güzel evim. Ama sana elveda değil İsimsiz, sen her zamanki gibi benimlesin. Derin bir nefes aldıktan sonra masamın üstündeki çerçeveye baktım. Ali Asaf... Kim bilir neredesin şimdi?
Pencerenin önüne gidip derin bir nefes alıp havayı ciğerime çektim. Babam şehit olduktan sonra hayatın sona erdiğini düşünmüştüm. Hayatımdaki tek tutunacak dalımı kaybetmiştim. Her şeyden vazgeçeceğim sırada hayatıma Ali Asaf girmişti ki, içimden bir sesin ömrümün sonuna kadar onunla olacağını hatırlatmış ona dokunmama yardım etmişti.
Kafamı masaya çevirip çerçeveyi elime aldım. Nişan günümüz. Onu terk edişimin üstünden uzun süre geçmişti. Ama elbette kavuşacaktık. Hissediyordum.
---
Timi hazır vaziyette arabalara bindirirken yanıma gelen Erdem'e baktım. Gülümsedi. Gülümsedim.
" Sen ne zaman geleceksin Hilal?"
" Benim ufak bir işim var. Onu hallettikten sonra geleceğim. Tim'im sana emanet. Sen gidince orada ki Tim ile bir gezinti yaptır bizimkileri. Aşinalıkları olsun. Bende çok geç kalmadan gelirim Erdem."
" Oranın tabur komutanı Fatih Yürekli biliyorsun değil mi?"
" Biliyorum. O yüzden içim rahat. Hadi bekletme geç kalacaksınız. Bende gelirim."
" Tamam Hilal, dikkat et yolda."
" Tamam."
Arabalar tek tek yola çıkarken bende karargâha girip babamın eski odasına girdim. " Şehit Bahadır Aslan anısına." Yazan dolabı açtığımda ona ait olan eşyalara bakmaya başladım.
Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. " Şimdi gidiyorum babacım, ama geri geleceğim." Kapıya yönelip çaprazında ki odaya girdim. Ali Asaf'ın odasına. Dolabını açıp açmamak arasında mekik dokurken sonunda açmıştım. Ve dolabın içine yapıştırdığı resmimize bakıp iç çektim. " Seni de bulacağım Ali Asaf. Yaptığım yanlışı düzelteceğim. Bu hikaye böyle bitmeyecek." Dolabın kapağını kapattığımda odadan çıkacakken çekmecenin yarısına açık olduğunu fark ettim. Çekmeceyi sonuna kadar açtığımda dörde katlanmış bir kâğıt fark ettim. Üstündeki nota baktığımda gözümdeki yaşa engel olamadım.
" Ben sen istediğin için gidiyorum. Ben istediğim için değil. Ama seni bulacağım. Ben seni bırakmadım. Sende bırakmadın. Sadece nefes almaya ihtiyacın vardı."
Yazıyı sesli bir şekilde okuduğumda katlayıp cebime koydum. Odalara son kez göz gezdirdikten sonra çıktım. Arabaya bindiğimde radyoyu açıp yola çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON KURŞUN
Novela Juvenil" Seçimini yap Ali Asaf Alkan. Ya güzeller güzeli eş'in Hilal Aslan Alkan. Ya da can dostun Bora Akıncı." Derin nefes alarak Hilal'e baktım. Güzel karım. Affet beni. " Bora. Bora'yı seçiyorum. Hemen bırak o'nu." ** Asıl şimdi başlıyordu... İLK YAYI...