Bölüm hatırlatması,
Hilal'e baktığımda odanın içine boş gözlerle izliyordu. Ona yaklaştığımda kendini benden çekti.
"Benden yine mi vazgeçeceksin Hilal?"
"Hayır, ama ben yanlış adam için kendimden vazgeçmişim. Senin bu kadar güvensiz olduğunu bilmiyordum."
Odamın kapısını açıp çıktığında arkasından bakakaldım. Sen bunu hak ettin Ali. Yaptığın her şey çok yanlıştı. Kavuştum derken tekrar kaybediyordum. Ama bu sefer buna izin vermeyecektim. Bu sefer kolayca bitmeyecekti...
9.BÖLÜM
Yatağımın kenarına oturduğumda, Hilal'i sözlerimle nasıl kırdığımı düşünmeye başladım. Bu olanları aylar önce biliyor olsaydım karşılaşmamız bu kadar ağır olmayacaktı. Biliyordum. Yılların acısını hiç düşünmeden sözlerimle sarf ettim. Dediği şeylerin doğruluğunu hiç düşünmeden hareket ettim ve bu onu ayrı kalmamızdan daha fazla yaraladı. Farkındayım, çünkü bana dediği gibi ona baktığımda gözlerinde ki her duyguyu fark ediyordum. Ama, şimdi fark edememiştim. Zavallı bir insan gibi davranıp onu kırmayı tercih etmiştim.
Hilal'in gönlünü almak uzun sürecekti. Yorulacaktım ama buna değecekti. Bana eskisi gibi bakması için her şeyi yapacaktım. Çünkü onun bakışı benim bütün hayata karşı olan kırgınlığımı ve yorgunluğumu yok ediyordu.
Tam o an odadan çıkmaya karar vermiştim. Kabul etmeyecekti ama Hilalin odasına gidip ondan af dileyip benimle bir yemek yemesini isteyecektim. Çünkü kendimi ifade etmem için buna ihtiyacım vardı. Yatağın kenarından kalkıp kapıya doğru yöneldiğimde kapının çaldığını duydum. Hilal olduğunu düşünmem beni çok heyecanlandırmıştı. O an derin nefes alıp kapının kolunu aşağı indirdim. Karşımda Bora'yı gördüğüm an ağzımdan küfür çıktı.
" Hop hop, sakin ol. Seninle konuşmamız gereken şeyler var. "
" Ya bir git Bora, tepem atık zaten. Hilal'e yetişmem lazım. Kızın kalbini ağır kırdım. Kız daha beni ölse affetmez. Kendimi affettirmem lazım."
" Evet hacı biliyorum. Yıldızla konuştum. Hilal aramış, olanları anlatmış. Kızcağız çok ağlamış. İçi dışına çıkmış resmen. Şehir merkezine, Yıldız'ın yanına gidiyormuş."
" Eee, ne duruyoruz oğlum? Gidelim bizde."
" Hah işte. Bende dedim gelelim diye. Ama Hilal tembihlemiş sakın söyleme yüzünü görmek istemiyorum demiş. Ben yine de sana söyledim ama eğer görürse bizi komutanım topa tutar bizi."
" Ya sen o işi bana bırak. Biz hemen onların yanına gitmeyeceğiz zaten."
" Abi vallahi senden korkulur. Allah bilir aklından yine neler geçiyor. Yıllar önce ani kararla İstanbul'a gidip bizimkileri görmek gibi."
O gün aklıma geldiğinde gülümsedim. Gerçekten de sadece onlar için İstanbul'a gitmiştik. Bu durum Hilal'i endişelendirmişti ama mutluydu en azından. Bir şeylerin sonunu düşünmeden hareket etmiştik ve güzel şeyler olmuştu. Derin nefes alıp Bora'ya baktım. Kafamı onay vererek salladım.
" Git hazırlan ve on dakika içerisinde yanımda ol. Güzel şeyler yaşayacağız az sonra."
Bora kendi kendine söylenirken odadan çıktı. Bende hiç beklemeden gardıropun önüne geçip içinden Hilal'in en sevdiği gömleği çıkardım. Üstümdekileri çıkarttığımda gömleği giyip düğmeleri iliklemeye başladım. Onun sevdiği gibi üstten ilk düğmeyi açık bıraktım. Saçımı dağınık şekle getirdiğimde aynaya son kez baktım. Farklı açılardan kendime bakarken telefonumun zil sesini duydum. Komodine ulaştığımda Bora'nın aradığını gördüm. Hızlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON KURŞUN
Genç Kurgu" Seçimini yap Ali Asaf Alkan. Ya güzeller güzeli eş'in Hilal Aslan Alkan. Ya da can dostun Bora Akıncı." Derin nefes alarak Hilal'e baktım. Güzel karım. Affet beni. " Bora. Bora'yı seçiyorum. Hemen bırak o'nu." ** Asıl şimdi başlıyordu... İLK YAYI...