8.BÖLÜM

699 43 109
                                    

Herkese iyi akşamlar, geçen hafta yayımlamam gereken bölüm internet sıkıntılarından dolayı yüklenememişti bende bu bölümü elimden geldiğinde uzun tutmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar :)

Bölüm hatırlatması,

"Evet komutanım, hakkımda güzel şeyler duymuşsunuz. Ama bundan daha fazlası vardı. Aslında bizde sizin hakkınızda çok şey duyduk komutanım. Yurt dışında eğitimi son seviyede bitirip, dönemin en büyük Tim'in kurulmasına yardımcı olmuşsunuz. Birde kendi Tim'inizi kurmuşsunuz. Sizin namınız buralarda yürür, tutamayız sizi."

Muhabbet ne ara buraya gelmişti hiç anlayamamıştım. Anladığım ve bildiğim tek şey Hilal'i çok özlediğimdi...

8.BÖLÜM

Bu hissin ne kadar kötü olduğunu biliyordum. Ama içimdeki o acıyı hemen öylece koparıp atmam mümkün değildi. Tıpkı Hilal'i içimden koparıp atamadığım gibi.

Onlar hala aralarında konuşurken Bora koluma dokundu. İçimden Bora'ya küfür ederken baktım.

"Ne?"

"Kız bir şey sordu."

"Ne sordu?" dediğim sırada Hilal'e baktım. Bora'ya bakıp boş ver dediğinde kafamı salladım.

"Ne sordu?"

"Akşama doğru merkeze gidelim mi? Yemek yeriz diye düşünmüştüm."

"Ne yemeği? Hayatımı mahvettin geri döndün yemeği mi?"

Bora koluma dokunup ufak bir hareketle ona yaklaşmamı sağladı. Kulağıma "Saçmalama Ali, kızı kırma."

"Ne kırması Bora? Ben mi kırıyorum? Onun kırdığını görmüyorsun da benim ona dediğim laf mı onu kırıyor?"

Hilal adım attığı Bora onu da tuttu.

"Hilal sen bir dur."

"Gitsin Bora. Gitmeleri iyi bilir. Habersiz gitmelerde çok iyidir hanımefendi. Bir bakarsın akşamında yanından yoktur. Aradan yıllar geçer tekrar gelir ama. Hem de hiçbir şey olmamış gibi."

Hilal söze gireceği sırada telsizlerden anons geçildi. Kemer anahtarından telsizimi çıkartıp kapattım. Bora anonsu dinlerken Hilal bana bakıyordu.

"Ne anonsu bu?"

"Önemli bir şey değil, toplanma alanı için."

"Anladım."

"Ali Asaf."

Hilalin seslenmesiyle ona baktım.

"Evet?"

"Seninle konuşmam gereken, sana anlatmam gereken şeyler var."

"Daha hala konuşmam gereken şeyler var diyorsun Hilal. Hayatımı mahvettiğin yetmiyormuş gibi daha hala gel konuşalım diyorsun."

"Ali."

"Ali deme bana Hilal. Açıklama yapmadan gittin sen, aylarca yıllarca seni bekledim. Dinlediğim her şarkıda, baktığım her yerdeydin sen. Kordon'da Bergama'da Bornova'da. İzmir'in her yerinde sen vardın Hilal. Nasıl bırakıp gittin. Ulan. Hadi ben neyse. Kardeşimi sevdasından niye ayırdın? Niye Yıldız'ı da alıp Bora'yı yıktın? Hakkın var mıydı Hilal. Anlat. Söyle hakkın var mıydı bunu yapmaya?"

Sesimin yükselmesi umurumda değildi. Konuşmak istiyordum, hesap sormak istiyordum. Yılların acısını anlatıp neden gittiğini öğrenmek istiyordum. Bora koluma dokunarak sessiz olmamı söyledi.

"Olmayacağım Bora. Sessiz falan olmayacağım. Hilal anlatacak her şeyi. Neden gittiğini anlatacak. Neden terk ettiğini. Sessiz sedasız gidişinin arkasında neler olduğunu anlatacak bana. Yoksa ben buradan giderim. İçimde yarım kalan aşkı da öfkemin arasına gömerim."

SON KURŞUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin