~ Şarkımızı açıp okuyabiliriz :) ~
3 YIL SONRA
Ali Asaf,
Odamın kapısı çaldığında elimdeki resmi bırakıp kapıya baktım. Yakamı düzelterek " Gel." Dedim.
Kapı açıldığında gelenin Fatih komutan olduğunu gördüm. Gergin bir tavrı vardı. Sinirle soluyordu resmen. Ne olmuş olabilir bunu bu kadar kızdıracak düşünemiyordum. Nefesini verip konuştu.
" Ali Asaf."
Ayağa kalkıp selam vereceğim sırada babacan tavrıyla kolumu tuttu. Taburda benim komutanımdı. Ama dış dünyada en yakın arkadaşlarımdan birisiydi. Taburda hepimizin babası gibiydi. Kimin ne derdi sıkıntısı varsa tek tek ilgilenirdi. Böyle anlatınca kırk – kırk beş yaşlarında sanılıyor ama aramızda o kadar yaş farkı yok. Ben diyeyim dört Fatih desin aynı yaştayız. Ona kalsa sadece ismiyle hitap etmem gerekirdi ama bende saygı da kusur olmazdı.
" Dur aslanım. Biz bizeyiz."
" Buyurun komutanım. Bir şey mi oldu?"
Kafasını eğip iç çekti. Üzülmüş müydü yoksa sinirlenmiş miydi anlamıyorum. Girişteki sinirli tavrının yerini endişeli yüz ifadesi almıştı.
" Ne oldu komutanım?"
" Taburumuza yani daha doğrusu artık tabura bizden başka tim geliyormuş."
Verdiği haberin neresinin kötü olduğunu düşünmeye başladığımda Fatih Komutan kafasını sallayıp tekrar konuşmaya başladı.
" Yani bölük içinde ikiye bölüneceğiz Ali Asaf. Tim artacak ve mücadele başlayacak."
Söylediği şeylerden sonra sıkıntıyla soluk alıp verdi. Kötü bir şey olduğunu düşünmüştüm ama bu aldığım haber karşısında üzülsem mi yoksa Fatihin bu tavırlarına gülsem mi aklım almıyordu.
" Aman be komutanım ben daha kötü bir şey sanmıştım. Olsun. Taburda mücadele yerine bize eşlik ederler belki de."
" Ne diyorsun oğlum? Ne eşlik etmesi? Buraların tek birliği, tek timi biziz bilmiyor musun?"
" Komutanım, buraların tek birliği tek timi biz değiliz. Şöyle ki bir mahallenin tek muhtarı olur. Bizde sadece bu bölgenin timiyiz. Ama artık iki tim olacağız. İyi yönden düşünelim. Siz o uykunuzu bozup karargâh toplantılarına katılmazsınız."
Kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Koluma hafif bir yumruk attığında vurduğu yeri gülerek tutup inledim.
" Acıdı komutanım yapmayın."
" Sen geç dalganı Ali. Tim gelsin göreceğiz."
" Görelim komutanım. Başımızın üstüne."
Odadan çıktığında yerime tekrar oturup masaya koyduğum fotoğraf çerçevesini elime aldım. İstemsizce iç çektim.
" Seni çok özledim Hilal. Bize bu kadar uzun süreli ayrılık hiç iyi gelmedi."
Çekmecemi açıp yüzüklerimize baktım. Hilal benim ilk göz ağrımdı. Kimseyi bu kadar sevdiğimi hatırlamıyordum. Biricik sevgilim, iki gözüm. Aradan üç yıl geçti ama sevgim asla eksilmemişti. Hilalim, seni çok özledim sevgilim.Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde yerimden kalktım. Odamın kapısına gittiğinde kapım tekrardan çalındı.
Kendimi düzeltip kapıyı açtığımda karşımda duran Bora'ya baktım.
" Yine mi?"
" Aklıma düştü."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON KURŞUN
Fiksi Remaja" Seçimini yap Ali Asaf Alkan. Ya güzeller güzeli eş'in Hilal Aslan Alkan. Ya da can dostun Bora Akıncı." Derin nefes alarak Hilal'e baktım. Güzel karım. Affet beni. " Bora. Bora'yı seçiyorum. Hemen bırak o'nu." ** Asıl şimdi başlıyordu... İLK YAYI...