bölüm 6

286 22 14
                                    

Xiao Zhan POV

Yibo'nun eve gelmediğini fark edince endişelenmiştim, Ona ne olduğunu düşünüyordum. Kaçtı mı? Ailemi arayıp yibo'nun orada olup olmadığını sormak istiyordum ama söyleseydim aramızda bir şey olacağından şüphelenmeye başlayacaklardı. Yibo güçsüzdü ve kendisini koruyamazdı bu düşüncelerden dolayı uyukusuzdum. Ona birşey olduysa ne yapacağımı bilmiyordum, Kız arkadaşım bendem ayrıldığı için ona kızgın olabilirdim -hala onun sevgisini geri kazanmaya çalışıyorum- ama ona birşey olacak kadar kalpsiz biri değildim, ona her ne kadar kötü davranan bile onun kocasıydım.

Odasına gidip odasında kalmayı seçmişti ama birşeyler iyi değildi. İyi görünmüyordu, yaklaşık salonda 30 dakika bekledim ama odasından hiçbir ses gelmiyordu çok sessizdi sanki kimse yokmuş gibi, endişelendim ve kapıyı çaldım -ses yoktu-  ve kapıyı açmaya çalıştım ama içeriden tamamen kilitliydi. Şanslıyım ki kapıların yedek anahtarları vardı. Kapıyı açtığında onun bedenin yarısı yataktayken ayakları yere değiyordu, yanına gittim ve biraz sarstım vücudu buz gibiydi. Omuzuna birkaç kez dokundum ama herhangi bir cevap alamamıştım.

Onu hızlıca kucağıma aldım ve evden çıktım, arabanın arka koltuğuna -back seat nasıl çevirsem bilemedim umarım açıklayıcı olmuştur- yatırdım ve son hızda arabayı sürdüm. Hastaneye vardığımda onun küçük bedenini kucağıma alarak hızlıca içeri girdim. Doktorlar yibo'yu gördüğünde biraz paniklediler ve yibo'yu benden alıp acil'e götürdüler "Lütfen...  Onu kurtarmalısınız.." gözümden akan yaşla mırıldandım.

Dakikalar sonra doktorlardan biri oturduğum yere geldi ve ismimi söyledi, hızlıca yerimden kalktım ve yanına gittim, sıkıca onun omuzlarında tuttum "Durumu nasıl? Onun iyi olduğunu söyle" sordum.
"Bay Xiao sakin olmanız gerek, ilk önce onun durumunu dengelememiz gerekiyor acilen ameliyata girmesi için bu kağıdı doldurmanız gerek" dedi doktor, elinden kağıtları alıp doldurdum ve hemen geri verdim. Bu sefer sıçmıştım uzun zamandır soğukkanlı ve düşüncesiz biri olduğumu sanmıştım "Eşimi kurtarmalısınız.." gözümden akan yaşlarla söylemiştim. "Merak etmeyin Bay Xiao elimizden geleni yapacağız." Dedi doktor beni yerde yanlız bırakarak, sandalyeye oturdum ve elimi kafama koydum (?) "Yibo'yu öldürmeye mi çalıştım ben, neden başka bir adamla bir yere gittiği düşüncesi beni bu kadar sinirlendirmişti ki? Onunla ailem istediği için evlenmiştim. Onun başka bir adamla olma düşüncesi beni bu kadar sinirlendirmemeliydi, bu ondan kurtulabileceğim anlamına geliyordu.. neden böyle hissediyorum.." Ellerimi saçlarımdan geçirerek kendi kendime konuştum.

Annem babam ve diğerleri yüzündeki endişe ile gelmişlerdi, arkadaşım çoktan onlara ne olduğunu anlatmıştı, babamla yüzleşmeye götüm yemiyordu onu aptal gibi davrandığını biliyordum ama beni ve kız arkadaşımı ayırması onun suçuydu babam beni görür görmez durduğum yere geldi yüzüme sert bir tokat geçirdi "kendi oğlumun bu kadar kalpsiz olacağını düşünmemiştim, beni hayal kırıklığına uğrattın" bağırdı yüzüme, çok kızgındı ve yine tokat attıcakken annem durdurdu "hayatım hala hastanedeyiz şimdi bir olaylar çıkmaemayalım ha? Oğlumuzun iyi olması için dua edelim."
"Senin gibi oğlumun olmasına gerçekten pişmanım, kendi eşine bunu nasıl yaparsın o sadece bir çocuk? Onun senin için iyi olacağını düşündüğümüz için seçmiştik. Onun gibi oğlumun olmasını dilerdim." Dedi babam, annemle ikisi uzaktaki en köşeye beraber gittiler ve oraya oturdular. Biraz sendelemiştim ama kız kardeşim bana destek olmuştu "abi ağlama.. üvey abimin iyi olması için dua edelim ha?"  Dedi kız kardeşim bana sarılarak, onun gibi kız kardeşimin olduğu için mutluydum her ne kadar yanlış birşey veya insan dışı birşey yapsamda hep yanımda kalıyordu.

Saatler sonra doktor geldi ve hemen onun yanına koştum "doktor eşim nasıl?!" "Gayet iyi beynine ulaşmadan kanamayı durdurduk (valla bilmiyorum aksja) yakından tedavi için hastanede kalıcak" dedi doktor, hepimiz rahatlamıştık ve kocamın ( :) )iyi olduğu için mutluydum,  kocam değildi ama ona kocam ya da eşim demen beni mutlu ediyordu ama şu an bu önemli değildi onun iyileşmesi daha önemliydi.

"Doktor onu ne zaman görebiliriz?" Sordu annem.
"Biraz sonra onu başka odaya alıcaz, eğer birşey olursa diye hala acilde diğer doktorlarla beraber." Dedi doktor hepimiz anlamış bir şekilde kafamızı salladık.
"Hepiniz bütün akşam buradaydınız siz eve gidip dinlenebilirsiniz gerisini ben hallederim." Bana şaşkınca bakan aileme söyledim.
"Hayır, seninle beraber burada bekleyebiliriz." Dedi annem esneyerek kız kardeşim ve babam kıkırdadılar ve yorgun olan annemled hastaneden çıktılar.

2 saat sonra bir hemşire yanıma gelip onu görebileceğimi söyledi odasının nerede olduğunu sordum ve 637 numara olduğunu öğrenip direkt odaya çıktım,  Odaya girdim ve Kocamın ölü gibi duran bedenini gördüm , Oksijen tüpünde ve ECG (kalp atışı gösteren makine) makineye bağlı olduğunu gördüm. Ding sesi odada yankılanan tek sesti.

Ona doğru yürüdüm yanındaki sandalyeye oturarak ellerini tuttum, elleri küçük ve yumuşaktı, gözümden nedensizce yaşlar aktı "Yakında uyanman gerek hayatım... Konuşmamız gereken bir sürü şeyler var." Dedim ve elini öperek hızlı atan kalbimin olduğu yere bastırdım "kalbime ne yaptın bilmiyorum ama senin için attığından eminim, hissettiğini biliyorum, hiç kimseye böyle karşı şeyler hissetmemiştim o yüzden uyanman gerek."  Dedim boş olan elimle göz yaşlarımı silerek.

Böyle kalmıştım ve onun ellini göğüsüme bastırdığımı unutarak uyukuya dalmıştım.

Falling in love with you [yizhan] [Türkçe çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin