Bölüm 21

3.9K 303 20
                                    

Arkamızda bıraktığımız iki saatin ardından artık ikimizde yorulmaya ve üzerinden defalarca kez geçtiğimiz cümleler yüzünden bıkkınlık duymaya başlamıştık.

"Benden bu kadar. Bir kez daha aynı konuşmayı yaparsam kusmaktan korkuyorum," dedi Jeongguk en sonunda. Elindeki kalemi neredeyse sinirli denebilecek bir tavırla elinden bırakmış ve saçlarını sertçe karıştırmıştı.

"Al benden de o kadar. Daha fazla tahammül edemeyeceğim. Hem bana kalırsa fazlasıyla iyi oldu. Sabah okulda bir kez daha-" dediğimde bakışları itiraz etmeye hazır bir çabuklukla üzerime yöneldi.

"Tamam tamam. Sabah da tekrar etmeyiz."

"İyi olur Chim. Uzun süre derslerle alakalı hiçbir şey görmek istemiyorum."

Anlayışla başımı salladım çünkü onun ders çalışmaktan ne derece nefret ettiğini çok iyi biliyordum. Ama bugüne kadar grup ödevlerimizde hiçbir zaman kaytarmamış ya da kendi yükünü üzerime yıkmaya çalışmamıştı. Sorumluluk sahibi oluşu güzeldi.

Bir süre ikimizde hiçbir şey hakkında konuşmadan sadece önümüzdeki dağınıklığa bakmakla yetindik. Saat dokuz buçuğa yaklaşıyordu. Yarım saat içinde annem gece vardiyasından çıkıp eve gelecekti ve Jeongguk'u burada görürse asla gitmesine izin vermezdi.

"Eee?" diyerek aramızdaki sessizliği bozan taraf olduğumda yerinde kıpırdandı ama konuşmaya istekli görünmüyordu.

"O kadar mı yoruldun? Konuşmayacak mıyız hiç?"

"Ne konuşalım? Kafam şu an hiçbir şey götürmez. Hadi burayı toplayalım ve ben gideyim." Diyerek ayaklandığında istemsizce tam arkasında kalan saate baktım. Sadece yirmi dakika daha oyalamayı başarırsam hem burada kalmak hem de benimle konuşmak zorunda kalacaktı.

"Ne bu acelen Gguk? Burayı toplayalım ve sonra oyun oynayalım. Hm?

Kararsızca bir bana bir de saate baktığında olumsuzca başını sallamıştı.

"Annen gelecek birazdan. Yatıya kalmayı düşünmüyorum, başka zaman oynarız."

Daha fazla ne diyebilirdim ki? İstemiyorsa zorlamanın anlamı yoktu. Bu yüzden isteksizce masayı toplamasına yardım ettim. Son olarak geçici olarak kaldırdığımız süs eşyalarını da masanın üzerine yerleştirdiğimizde tamamen gitmeye hazır hale gelmişti.

"O halde iyi geceler sana. Sabah görüşürüz," diyerek kapıya ilerlediğinde bu halleri fena halde sinirimi bozmuştu.

"Bunun için ödeşeceğiz. Yemek bile yemedin Jeongguk. Senden bahsediyoruz. Soğuk mu yapacaksın böyle? Sorunlarımızı bu şekilde mi çözeceğiz?" diye en sonunda dayanamayıp sorduğumda kendince başını sallamıştı. Bir şeyi onaylıyor ya da reddediyor gibi görünmüyordu.

"Sorunlarımız olduğunu düşünüyorsun yani?"

"Yok mu? Senden hoşlanıp hoşlanmadığımı bilmiyorum dedin!"

Bir adım geriye çekilip daha geniş bir çerçeveden yüzüme baktığında olduğum yerde daha ne kadar küçülebilirim bilmiyordum.

"Ve bunu sorun olarak görmediğini söylemiştin. Daha kaç gün geçti yaptığımız konuşmanın üzerinden Jimin tanrı aşkına? Bir öyle bir böyle konuşmayı bırak tamam mı? Yoruyorsun beni."

"Yoruyor muyum? Fazla çalıştık galiba çünkü kafan hiç yerinde değil gibi. Söylediğinden beri düşünmekten kendimi yiyip bitiriyorum ben burada. Sence seni üzmek ya da kaybetmek ister miyim? Elime bir bomba bıraktın ama ne yapmam gerektiğini söylemiyorsun!"

Hah diyerek eliyle çenesini sıvazladığında biraz önceki siniri yeniden açığa çıkmış gibi görünüyordu. Ve geri adım atıp bu konuyu kapatmak için geç kaldığımızı görebiliyordum. Şimdi birbirimizi kıracak ve küs ayrılacaktık.

" Jimin sürekli ve sürekli üzerime geliyorsun. Sana bana zaman tanı dedikçe ne soruların bitiyor ne şüphelerin. Bu durum içinde olmaktan hoşnut gibi mi görünüyorum? Ben de düşünüyorum, bir yol arıyorum!"

Sesi gitgide yükselirken beden dili daha belirgin hale gelmişti. Eğer biraz daha devam edersek bir yerlere ya da kendine zarar vermesinden çekinmiştim. Bu tarz alışkanlıkları vardı.

" Tamam yeter. Daha sonra konuşalım, git şimdi," diyerek koluna uzanmak istediğimde sertçe geri çekmiş ve beni şaşırtmıştı. Bir anlık sinirle olduğunu görebiliyordum. Şimdiden yaptığına pişman olmuş gibi görünüyordu.

"Efendi efendi gidecektim ne diye beni sinirlendiriyorsun ki! Sikeyim delireceğim cidden!"

Yeniden ellerini sertçe saçlarından geçirdiğinde olduğu yere çökmüş ve başını kolları arasına hapsetmişti. Onu bu hale getirenin ben olduğum gerçeği ise haksız olmadığımı bildiğim halde kendimi bok gibi hissetmeme neden oluyordu. Gözlerim çoktan dolmaya başlamıştı.

Yanına doğru ilerleyip onun gibi çömeldiğimde ellerim tereddütle kolları arasından görünen kulaklarına gitti. Başını kaldırmayı denediğimde hiç yardımcı olmadı ve kaldırmamakta ısrar etti.

"Özür dilerim tamam mı? Gider ayak açmamam gerekiyordu bu konuları ama tutamadım kendimi. Geldiğinden beri doğru dürüst yüzüme bile bakmadın, yemek yemeyi reddettin. Kendimi çok kötü hissettim Jeongguk." 

Uzamış saçlarını yavaşça geriye doğru taradığımda söylediklerimden ötürü olsa gerek başını kaldırmaya razı geldi ve gördüğüm görüntü yüzünden şaşkınlığımı gizleyemedim.

Yanakları bir değil birden fazla damlayla ıslanmış ve bu damlalar ısırdığı için kırmızıya dönen dudaklarına kadar süzülmüştü.

Gözleri hem ağladığı için yüzüme bakmaya utanıyor hem de bana tutunmak için yalvarıyordu. O an o kadar fazla duygu tarafından delik deşik edildim ki baktığım her kıyıda ve köşede biraz daha açılıyordu bu duyguların açtığı yaralar.

Ağlamasına sebep olduğum düşüncesi beni de ağlatmak için uğraşıyordu ama biliyordum ki ben de ağlarsam burada saatlerce bu şekilde kalırdık. Birimizin daha güçlü durması gerekiyordu, bu kişi ben olmamalıydım ama beni buna mecbur bıraktı. Dolan gözlerimi kurutmak sandığımdan daha zor olsa da yenilmedim ve yüzüme baktıkça daha da sarsılan onun bedenine sıkıca sarıldım.

Beni iten tüm o sahte hareketlerine karşın bunu istediği öyle belliydi ki parmakları arasında sıkı sıkıya tuttuğu tişörtümü o an kimse ondan ayıramazdı. Benim yüzümden bu hale gelmişti ama bunca zamandır da yine bana ihtiyaç duymuştu.

"Özür dilerim," diyebildim. O kollarım arasında sonunda kendi gibi davranmayı başarabilmişken geriye söylenebilecek başka bir cümle kalmamıştı.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


















Düzyazı olmasına rağmen yazması o kadar kolay oldu ki şaşırmadım desem yalan olur. Aktı resmen. Sanırım bir bölüm daha düyazıyı hak ettik. Text kitabı olduğunu biliyorum ancak düyazıda daha rahat hareket edebiliyorum. Eğer bu durum devam edecek olursa kitap ismini text + düzyazı yaparım olur biter 🤷

Sağlıcakla kalın.

Twin Flame [Jikook Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin