Bölüm 40: In My Head pt.2 (m)

3.8K 210 61
                                    

Bölüm cinsel söylemler ve eylemler içermektedir. 18 yaşından küçük ve rahatsızlık duyacak okuyucuların bu uyarıyı dikkate almalarını rica ediyorum.❗❗❗

Sizce ben iki gün önce "Bu fic smut kaldırmaz, yazamam" dedikten sonra 3k kelimelik smut yazmış mıyımdır?

Keyifli okumalar dilerim.

***

Dakikalar geçmiş olmalıydı ama hala aynı şekilde uzanıyor ve gözümdeki tişörtü çekmeye cesaret edemiyordum. Ondan korktuğum falan yoktu ama ellerimi indirmemi söylediği anki ses tonu ve bakışlarının hiç de şakası yoktu. Bunu, onu çok iyi tanıdığım için kolaylıkla ayırt edebiliyordum. Bu yüzden önümde uzanan karanlıkla beraber ondan gelecek hamleyi bekliyordum.

Biraz üşümeye başlamıştım, evin içi soğuk değildi ama sanki hasta olmuş gibiydim. Ateşim arttıkça daha fazla üşüyordum. O an tek istediğim Jeongguk'a sarılmaktı, düşünebildiğim tek şey buydu. Kolları arasında kaybolursam ısınacağıma emindim. Bu yüzden tam karşımda olduğunu bildiğim sevgilime uzanırken hiç tereddüt etmemiştim. Bir elimle –doğru noktayı nasıl yakaladığıma şaşırarak- yakasını kavrayarak kendime çektim. Gördüğüm tek şey uçsuz bucaksız bir karanlık olmasına rağmen onun şaşkın olduğuna emin olduğum ifadesi sanki net bir şekilde karşımdaydı. Sandığımdan güçlü çekmiş olmalıydım ki neredeyse üstüme düşmüştü, ellerinin iki yanımdan koltuk minderine bastığını hissedebiliyordum.

"Üşüyorum," dedim fısıldayarak. Devamını getirmeme gerek yoktu, üşüyorum demek sadece üşüyorum demek değildi ne de olsa. Üşüyorum, bana sarıl. Üşüyorum, beni ısıt. Üşüyorum, daha ne bekliyorsun demekti aynı zamanda.

O zeki biriydi ve anlaması hiç uzun sürmedi. Uzun kahkülleri burnuma değmeye başlamıştı, sonunda yaklaşıyordu. Elimi hala yakasından çekmemiştim ve sabırsızca kendime çekiyordum. Bunu milimlerle yapsam bile inanması güç bir biçimde heyecanlanmama neden oluyordu.

Bu itme ve çekmelerin sonuna gelebildiğimizde onun dudaklarını nihayet kendi dudaklarımın üzerinde hissedebilmiştim. Elim yakasından düştü ve diğer elimde beraber boynuna sarıldı. Nazik olduğumu söyleyemeyecektim çünkü beni bir öpücük için öyle sabırsız hale getirmişti ki daha fazla bekleyebileceğimi zannetmiyordum. Bunu öyle çabuk fark etti ki aynı çabuklukla dudaklarımdan ayrıldı. Yavaşla demek oluyordu.

Soluklanmama izin verdikten sonra yeniden dudaklarımla buluştuğunda ipleri tümüyle eline almış ve adeta az önceki aceleciliğimi fark ettirmek istercesine öpücüğü ağırdan almıştı. Bana sorarsanız ikisinden de hiçbir şikayetim yoktu, sadece her anlamda oyun dışı bırakılmak canımı sıkıyordu.

Ensesindeki ellerim çoktan saçlarına karışmış ve onun dudağım üzerindeki hareketlerine senkron bir şekilde gezinmeye başlamıştı. Buna biraz daha devam ederse kendimden tamamen geçmekten korkuyordum çünkü aynı anda hiç bu kadar farklı his tarafından çevrildiğimi bilmiyordum, tanık dahi olmamıştım.

Sıcak olan elleri üşüyen bedenimi iki yandan sarmaladığında ağzımdan kaçan inlemeye engel olamadım, artık tamamen üzerimdeydi. Ağırlığını üzerime vermediğinden dizlerim üzerindeki bedenini taşımak hiç de zor olmadı ama boynum sıkıntılı bir konumda olduğundan dudaklarından ayrılmamaya dikkat ederek kendimi geriye itmiş ve daha dik bir şekilde oturur hale gelmiştim. Şimdi ona daha rahat elleyebiliyor ve başını istediğim gibi yönlendirebiliyordum. Bundan faydalanarak dudaklarımdan ayrılıp boynuma yönelmeyi tercih etmişti. Göremeyip salt bir şekilde hissettiğimden tüm hareketleri beni normalde olması gerekenden daha da fazla etkiliyordu.

Twin Flame [Jikook Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin