Bölüm 42

2.3K 161 27
                                    

Herkese merhabalarr
Umarım iyisinizdir ve her şey yolundadır <3

Keyifli okumalar dilerim.

***


Jeongguk ile beraberliğimizin ikinci ayını doldurmamıza neredeyse bir hafta kalmıştı. Zaman o kadar hızlı geçiyordu ki hala bazı yeniliklere alışmam tam anlamıyla mümkün olmamıştı. Mesela okul çıkışı otobüs beklerken, annemle yaşadığım eve giden otobüsü görünce oturduğum yerde ayaklanıyor ve ancak birkaç saniye sonra ona binmemem gerektiğini fark ediyordum. Her gün olmasa da zaman zaman bunun gibi yaşanan birtakım şeyler bana Jeongguk ile yaşamaya alışamadığımı gösteriyordu.

Bu konuda endişe etmiyordum çünkü her şeyin hızlı geliştiği ilişkimizde bunlar bana fazlasıyla normal geliyordu. Beni endişelendiren ve artık günlük hayatımın akışına dahil olan konular ise bundan çok daha farklıydı. Başlarda kafama takmayıp görmezden geldiğim ve Jeongguk ile beraber yeni bir eve taşınıp henüz çok taze olan ilişkimize alışma sürecine girdiğimiz için bu konu üzerinde gerçekten düşünmemiştim. Ama artık yeterli zaman geçmiş ve her şey bir şekilde rayına oturmuştu.

Elbette sorun, tahmin edildiği üzere Taehyung'dan başkası değildi. Onu "sorun" olarak nitelendirmek ne derece doğruydu bilmiyordum ama ortada beni ve eminim onu da rahatsız eden bazı şeyler vardı.

Benim evimde geçirdiğimiz o geceden sonra aramızdaki iletişim bir bıçak gibi kesilmişti. Bu zamana kadar ondan özür dilememe fırsat verecek bir bakış, bir işaret beklemiştim ama bunu hiçbir zaman yapmadı. Beni kendinden ve hayatından öyle uzak bir kenara itti ki yanına yaklaşıp birkaç kelime etmek bile imkansız hale gelmişti. Dediğim gibi başlarda bunu umursamadım, eninde sonunda konuşuruz ve barışırız diyordum ama artık boş kaldığım her an bu konuyu derince düşünme fırsatı bulduğumdan bunun hiç de benim gibi düşündüğüm gibi olamayacağını fark etmiştim. O gece ona gerçekten haksızlık etmiştim, bana hiçbir zararı dokunmayan aksine Jeongguk yüzünden zorlandığım dönemde hep yanımda olan bu adama karşı yaptıklarım akıl alır gibi değildi.

Üstelik o şekilde ayrılmamızdan birkaç gün sonra Jeongguk ile ayrı eve çıkışımı da elbette öğrenmişti, sevgili olduğumuzu kimse bilmiyordu ama Taehyung'un bildiğinden adım gibi emindim. Anlamaması imkansızdı ve o, bu konuda da beni utandırmayı başarmıştı.

O gece benim ve onun arasında bir şeyler yaşanmıştı. Taehyung durmasaydı daha da ileriye taşınabilecek bir hata yapacaktık, o hatayı yapmamış olsak da Jeongguk yaşananları duyacak olsa ilişkimizin büyük bir krizin eşiğine sürekleneceğine dair şüphem yoktu. Üstelik buna hakkı da vardı. Kendimi onun yerine koyduğum her an yapmaya yeltendiğim şey yüzünden kendimden biraz daha utanıyordum.

Ben ona anlatamadığım sürece Jeongguk hiçbir şey öğrenemezdi çünkü Taehyung'un bana zarar vermek istemediğini biliyordum. Nereden biliyorsun diye sormayın, biliyordum sadece. Buna rağmen Taehyung ile böyle dargın kalmak istemiyordum, onunla konuşmam ve özür dilemem gerekiyordu. Eskisi gibi olamasak da karşı karşıya geldiğimiz zaman selam verebilecek, nasıl olduğunu sorabilecek kadar yakın olmak istiyordum. Tüm istediğim buydu ve artık harekete geçmem gerektiği konusunda şüphem kalmamıştı.

Elimdeki telefonda açık duran ismine baktım bir süre. Cesaretimi toplamaya çalışıyordum ama bu göründüğü kadar kolay değildi. Beni terslemesinden fazlasıyla çekiniyordum.

Derin bir nefes almamın ardından telefonu kulağıma götürüp beklemeye başladım. Birkaç kez çaldı ancak açmadı, açacağını zannetmiyordum zaten ama ufak da olsa bir umudum vardı. Açmayacağına emin olup da kapatmak için hareketlendiğimde "Alo?" diyen kalın sesini duydum ve o an sanki zaman durmuş gibi hissetmiştim. Öylece kalakalmış ve daha dakikalar önce kurguladığım tüm cümleler zihnimden bir bir silinmişti.

"Taehyung?" diyebildim sandığımdan daha kısık bir tonda. Öyle rahatsız ve utanmış gibi hissediyordum ki telefonu yüzüne kapatmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Efendim Jimin, bir sorun mu var?" diye sorduğunda başımı eğdiğim göğsümden kaldırmıştım. Onun yeniden adımı telaffuz edip bir sorun olup olmadığını sorması hayal gücümün bile ötesindeydi. Neden aradın? deyip yüzüme kapatmasını beklemiştim açıkçası.

"Müsaitsen seninle görüşmek istiyorum," dediğimde beni bir kez daha şaşırtarak "Görüşelim, bu akşam müsaitim. Sana da uyarsa daha önce gittiğimiz bara gel." diye karşılık vermişti. Fırsat bu fırsat diyerek tamam demiş ve telefonu kapatmıştım ama hala yerine oturmayan şeyler vardı.

Taehyung'un nedenini bile sormadan teklifimi kabul etmiş olması hiç de normal hissettirmiyordu. İki aydır birbirimize tek bir kelime etmemişken birden onu arıyor olmamı garipsememişti. Rahatlamam gerekse de yapamadım, buluşma saatimize kadar kafamda kurduğum senaryoların sayısını inanın ben bile bilmiyordum.

Evin içinde resmen her yeri karışlamış ve bir noktada beş dakikadan fazla bekleyemez olmuştum. Çok gergindim, bu gerginliğimde Jungkook'a böyle bir buluşmayı haber vermeyişimin de payı vardı elbette. Duyacak olsa durup dururken neden onunla görüşmek istediğim konusunda beni sıkıştırır ve üzerime gelirdi.

Bu yüzden ne olursa bu görüşmeyi Jeongguk'un öğrenmemesini sağlayacak ve Taehyung ile aramızdaki sorunu, bu gece çözmek için elimden geleni ardıma koymayacaktım.

***


Havalar gerçekten çok soğuk üşütmemeye gayret edin ve sağlıcakla kalınn

Twin Flame [Jikook Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin