Bölüm 22 : Getting Lost in a Kiss

4.4K 306 126
                                    


Bölüme geçmeden belirtmek istediğim bir şey var: Eğer Taeyeon'un Fire şarkısı ile beraber okursanız bölüm bambaşka bir hale geliyor.

Teşekkürler, keyifli okumalar 🌸

***

On dakika sürmemiş olsa da bana saatlerce sürmüş gibi gelen sıkıntılı anları nihayet geride bıraktığımızda Jeongguk artık yüzüme bile bakamıyordu. Gözlerindeki ıslaklık yok olsa da yanakları üzerinde kuruyan izler biraz önce yaşanılanları unutmama, unutmamıza izin vermiyordu.

"Daha iyisin değil mi? İstiyorsan duş al, rahatlarsın." Diye sorduğumda duymazlıktan geldi. Yine başa dönmüş gibiydik ve bu sefer ağzımı bile açamıyordum. O kadar yıkık görünüyordu ki görseniz birini kaybettiğini zannederdiniz. Sanki dünyada ondan daha dertli biri yoktu, olamazdı.

"Gitmem gerek," diyerek ayaklanmak istediğinde bu kez onu şaşırtan ben oldum. Sertçe kolundan çekerek yeniden oturmasını sağladığımda gözlerini yüzümde birkaç saniyeliğine olsun bile tutamıyordu.

"Hayır efendim hiçbir yere gitmiyorsun. Bu gece buradasın."

Derin bir nefes alarak başını önünde oturduğu duvara yasladığında elleri diz kapaklarının üzerindeydi. Onun bu rahat oturuşunun aksine ben dizlerimin üzerinde pozisyonumun aksine fazlasıyla sert bir ifade sunuyordum. Kısa süreliğine gözlerini baştan aşağı üzerimde gezdirdikten sonra gülümsemişti. Yüzünde, sağlam bir dayak yedikten sonra durumun ironikliğine gülmeye hazırlanan serseri bir ifade oluşmuştu.

"Bugünün sorusunu ne zaman soracaksın?" diye sordu hiç beklemediğim bir anda.

"Bugünü es geçelim, iyi görünmüyorsun."

Zorlukla güldüğünde ellerini iki yana açarak "Oysaki şu an tam soru cevaplama modumdaydım. Sormalısın bence." demişti.

Elbette karar vermekte zorluk çekmiştim çünkü dediğim gibi iyi görünmüyordu. Yine de madem cevap vermeye bu kadar istekliydi içimde tutmamam gerek diye düşündüm.

"Geçen gün neden o kadar içmiştin? Taehyung'a gittiğim akşam," diyerek vurguladığımda her an gülmeye hazır olan ifadesi yavaş yavaş ciddileşti, yerinde biraz kıpırdandı ve oturuşunu dikleştirdi. Benim ise karnımda başlayıp gittikçe yükselen anlam veremediğim heyecan, odaklanmama engel oluyordu.

"Onun evine gittiğin için," diye cevap verdiğinde önce yanlış duyduğumu düşündüm. Öyle olmasını istedim çünkü aksi durumda süregelecek olan hikaye benim istediğim gibi ilerlemeyecekti.

"Ne yani bunun yüzünden mi?" diye gergince sorduğumda bekletmeden başını sallamıştı.

"Seni neden çağırdığı açıkça belliydi ve ben daha duygularımın ne olduğuna bile karar veremezken seni kaybettiğimi düşündüm."

Günlerdir sergilemesini beklediğim dürüstlüğü öyle bir anda karşımda buluyordum ki gözümün bu kadar korkması normal değil miydi? Biraz daha devam edecek olursa aramızdakileri uçurumun eşiğine sürükleyecekti.

"Sorun olmadığını, ona güvenebileceğimi söylemiştin?" diyerek bana yazdığı şeyleri anımsattığımda yine başını sallamıştı.

" 'Drama Queen' ler nasıl olur bilirsin. Bir fark yoktu. Gitmeni istemiyorum ama senin mutluluğuna da engel olmak istemem." diyerek kendi düşüncelerini alaylı bir ifadeyle canlandırmıştı.

Anlık bir şaşkınlıkla,
"Sen duygularının farkındasın Jeongguk,"  dediğimde korktuğumun başıma geldiğini anlamıştım ve bunun çaresizliği yansımıştı sesime.

Cevap vermek için ağzını aralayacak olduğunda telaşla avucumu ağzına bastırmış ve hem kendimi hem de onu şaşırtmıştım.

"Tamam burada bırakalım, git ve duş al. Yiyecek bir şeyler hazırlayacağım." dedikten sonra elimi çekmek istediğimde buna izin vermedi. Bir eliyle dudakları üstündeki elimi önce uzaklaştırdı ardından yeniden yaklaştırarak ufak ama beni olduğum yerde putlaştıracak kadar etkili bir öpücük bıraktı.

"Sen de duygularımın farkındasın Jimin."

Tuttuğu elimi bırakmadan aşağıya indirdiğinde tıpkı benim gibi dizlerinin üzerine gelmişti. Birkaç dakika içinde nasıl bu hale gelmiştik bilmiyordum ama dehşet içinde hissediyordum. Hem heyecandan sallanıyor hem de tüm yaşananların bir şaka olmasını diliyordum.

"Beni itme Jimin. İzin ver. Hiçbir şey şu an olduğundan daha garip ya da alışagelmedik olamaz."

Her söylediği kelimenin ardından suratıma çarpan nefesini daha yakından duyuyordum. Karşı çıkmam gereken bir anda, nasıl hissettireceğine ve onu itmezsem neler olabileceğine dair duyduğum merak çoktan uyanmıştı.

Gözlerini gözlerimden çekmeden daha fazla yaklaştığında üzerime eğilen üst bedenini kendi göğsümün üzerine hissedebiliyordum. Tuttuğu elimi kalbimin üzerine çıkardığında aramızdaki teması birbiri içine geçen ellerimizle engelledi. Ve ardından ürkeklikten uzak, kendine güvenen ifadesiyle kırmızı dudaklarını benimkilerin üzerine bastırdı. Gözlerimiz kapanmamıştı ve benim o andan itibaren hızlanan kalp atışlarım ellerimizin altındaydı.

Aynı anda birden fazla duygunun iç içe geçtiği ama geri çekilmeme yetecek kadar da kötü olmayan saniyeler geçiriyordum. Diğer eli belimden geçerek sırtımda yükseldiği anda da gözlerimi daha fazla açık tutamadım.

Geri çekilmeyeceğime emin olduğunda alt dudağı iki dudağım arasından içeri girmiş ve tüm bu saniyeleri daha ve daha fazla ateşe vermişti. Önce üst dudağımın çekildiğini hissettim, içindeki tüm kan onun ağzına akmak istiyordu, bu canımı yakıyordu ama geri bıraktığı anda hissettiğim uyuşukluk haz vericiydi.

Bu yaşadığım en iyi öpüşma falan değildi ama kanımı kaynatıp ona dokunmak isteyecek kadar beni hareketlendiren ilk öpüşmemdi.

Durmamız gerektiğini bile bile boşta kalan elimi ensesine çıkardığımda hoşuna gitti. Dudaklarım üzerindeki hareketleri daha aç bir hale geldi. Birbirimize çarpan, hızla alınıp verilen yetersiz soluklar birbirine karışıyordu. Aklımı kaybettiğimi düşünüyordum; zevkten başka bir şeye odaklanamıyor, tırnaklarım arasında ezilen sert derisi inanması güç bir şekilde beni tahrik ediyordu.

Eğer o an dış kapının kilidi açılmasaydı biliyordum ki sonrasında ne hissedeceğimi bile bilmediğim büyük bir girdaba kapılacaktım.

***



Artık Jeongguk'un yüzü güler mi dersiniz?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Artık Jeongguk'un yüzü güler mi dersiniz?

Ramazam ramazan neden böyle bir şey yazdım bilmiyorum. WHY' da da bu tarz öpüşme içeren bir bölüm vardı ve yine ramazan ayında yazmıştım (':

Neyse bakalım umarım keyif almışsınızdır. Benim için yazması çokk keyifli oldu.

Sağlıcakla kalın 💜

Twin Flame [Jikook Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin