#Britney Spears – Baby One More Time
Aradan bir hafta geçmiş olmasına rağmen aklımda hala geçen hafta sonu yaşananlar vardı. Ne vardı o kadar içecek? Arda ve arkadaşlarına rezil olmam bir yana Ozan'a on bin kat daha rezil olmuştum.
Keşke beni bardan çıkarıp evine götürmek yerine sokakta bıraksaydı da orada alkol komasına girip onurumla ölseydim. Çok büyük rezil olmuştum, çok.
Bunları düşünmekten bir türlü dersle odaklanamamıştım bir hafta boyunca. Neyse ki Ozan bilmeden bana iyilik yapıp bir hafta boyunca ortalıkta görünmemişti.
Sendromunu bilmem ama utanç dolu bir pazartesiyi daha geride bıraktığıma minnettardım. Bugünkü derslerimin bitmesinin şerefine ödül niyetine kantinden kendime bir Americano aldım. O sırada da kahkahalar atarak Nisan ve Ece geldi yanıma. Bu ikilinin bitmek tükenmek bilmeyen enerjisine bayılıyordum.
"Aa Derin de buradaymış," dedi Ece beni görünce.
"Selam. Bitti mi dersiniz?"
"Benim bitti," dedi Nisan. "Biz de tam seni arayacaktık. Getirdin değil mi spor kıyafetlerini?"
Gözlerimi devirmeden edemedim. "Bütün hafta hatırlatmışken nasıl unutabilirim Nisan?" diyerek pembe spor çantamı soktum görüş açısına. "İşte burada."
"Öyleyse ava çıkabiliriz," dedi Ece kötü film karakteri kahkahasıyla ellerini ovuşturarak. Nisan hemen onu dürttü.
"Av değil kuzum sağlıklı yaşam. Sağlık için gideceğiz spor salonuna."
"Senin başın bağlı olduğu için sen sağlık için spor yap ben ava gidiyorum," dedi Ece onu umursamayarak. "Öyle değil mi Derin?" diye sorduğunda ne diyeceğimi bilemedim. Öyle miydi?
"Yani bence de sağlık her şeyin başı ama gözümüz gönlümüz de açılmasın mı yani?" dediğimde kızlar güldü. "Neyse kahvemi bitirelim de geçelim salona."
***
Spor salonunun danışma kısmına öğrenci kartlarımızı verip girdik. Arada yüzmeye gelmek dışında okulun bu kısmına pek uğramazdım. Tembel bir insan olduğum için spor yapmak bana normalden de külfetli gelirdi. Kızlar ısrar etmese bugün de gelmezdim. Hafif tempolu yürüyüşler benim için ideal spordu. Fitness mı? Aman eksik kalsın.
Okulun fitness salonu spor kompleksinin en üst katındaydı. Günün her saati dolu olan salon öğleden sonra daha bir kalabalık geldi gözüme. Gürültülü pop müzik, demirin demire çarpmasıyla çıkan metalik sesler ve 270 kiloluk mermi kaldırmışçasına havaya girip naralar atan oğlanlar buranın bitki örtüsü gibiydi. Salon şimdiden beni baymıştı.
Hipnotize olmuş gibi, yabani sesler çıkararak ağırlık çalışan oğlanları izleyen Nisan'ı dürtüp basketbol sahasını gören yürüyüş bandını işaret ettim ona. Salonun bir duvarı boydan boya cam olduğu için basketbol sahasını oldukça iyi bir noktadan görüyordu. Banda çıkıp antrenman yapan basketçilere alıcı gözle baktım. Geçen hafta tanıştığım Arda da Yunan tanrıları gibi poz keserek takımıyla antrenman yapıyordu. Sözde spor yapmak için gelmiştik ama olay farklı bir boyuta geçmişti. Sırıtarak Ece'ye döndüm.
"Buradan da manzara iyiymiş ha!"
"Tabi kızım," diyerek onayladı beni Ece. "Aylardır boşuna yalvarmıyorum spora gidelim diye. Maşallah baksana bizim basketbol takımındakilere. Ay şu sarışın oğlan tişörtünü çıkardı," diye heyecanla haykırırken müziğin elverdiği kadarıyla çevremizdekiler Ece'yi duydu ve bıyık altından gülmeye başladılar.
![](https://img.wattpad.com/cover/216543863-288-k57271.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZ YURDU
Teen FictionBen Derin. Küçük bir kasabadan kocaman şehre geldim üç yıl evvel. Bu yabancı şehirde silinip gideceğimi düşünürken yedi tane mükemmel insanla kesişti yolum. Onlar ailem oldu. Annem oldu, ablam oldu, her şeyim oldu. Ailemizden uzakta kurduğumuz dost...