-12-

583 65 2
                                    

Keyifli okumalar...
------------

Kralın odasına girdiğinde anıları depreşti Jungkook'un. Görevliler ile saklambaç oynarken uzun kadife perdelerin arkasına saklanırdı. Yavaş adımlar ile pencereye ilerledi.

Buraya her geldiğinde kendisini uçurumdaymış gibi hissediyordu. Bir kuş misali havada süzülmek istiyordu. Düşünceleri ona Jimin'i hatırlattı. Siyah uzun saçları, parlak teni ve siyah gözleri... Eşsiz birisiydi. Tanıştığı kimseye benzemiyordu, tekrar görmek istedi o an Jimin'i, Jungkook.

Abisine yakalanmadan iletişim kurmalıydı genç çocuk ile, aksi takdirde Jimin için hayat zorlaşabilirdi.

Kral, hızla odaya girdi. Jungkook ise pencereden bakmaya devam ediyordu. "Hoseok burada mı?" diye sordu.

"Hayır ama dönmesini bekliyorum." Kral gösterişli elbisesini düzelterek sandalyeye oturdu. Jungkook, dönüp babasına baktı. Hoseok'un adının geçmesine rağmen Kral'ın yüzü rahattı.

Önceki krallığın varisinin konusunu abisi olmadan konuşacağı için mutluydu. Şayet burada olsaydı sırf Jungkook'u haksız çıkartmak adına, böylesine önemli bir konuyu takıntı haline getirip babasını ikna edip yalanlayacaktı.

Sonrasında ceza olarak vergileri artıracak ve ülkeyi bilinçsizliğinden dolayı daha da berbat hale getirecekti. Her zaman yaptığı gibi.

Hoseok acı çektirmeye bayılıyordu. Kral, şehrinden ayrılmaz, Prens Hoseok şımarık bir bebek gibi kızların peşinden koşar, ülkeyi batırırdı. Jungkook ise babası ne derse onu yapar, kardeşinin arkasını toplardı.

Abisi Hoseok gerçekten de şımarık bir bebekten farksızdı.

Kral boğazını temizleyince Jungkook konuya girmesi gerektiğini fark etti.

"Bir söylenti etrafta dolaşıyor." diye başladı Jungkook. "Çok hızlı yayılan bir söylenti. Tehlikeli olabilir."

Kral devam etmesini söyledi.

"Halk, önceki krallıktan kalan bir varisin olduğunu söylüyor."

Kral alayla güldü. "Bu imkansız. Neye getirmeye çalışıyorsun lafı?" Soğuk bir ifadeyle sandalyesine yaslandı.

"Söylentinin daha fazla yayılmaması adına ferman gerek. Yoksa kontrolü kaybederiz." Babası bunu nasıl görememişti.

"Kanıtı olmayan söylentiler umurumda değil." dedi kral ve gitmek için ayaklandı. "Başka bir şey var mı?"

"Önceki krallığın sonlandığına dair bir kanıtınız var mı?"

Kral, Jungkook'a inanamıyormuşçasına baktı. "Var."

Jungkook, babasının onu takmıyor oluşuna inanamadı. Oysaki küçüklüğünden beri babasının istediklerini yapıyordu. Şu an bile istediği yapıyordu ve saygısından ödün vermiyordu. Fakat Kral, oğlunu etrafında görmeye bile dayanamıyordu.

"Bir kez olsun beni kaale alamaz mısın, baba?"

Kral gözlerini ona dikti. Jungkook onun istediği gibi duruyordu karşısında. Temiz ve bakımlı. Lakin babası yine de memnun değildi.

Babası tam söze girecekken Jungkook böldü. "Delilinizi görmek istiyorum."

"Kral sözüne karşı mı çıkıyorsun?"

Jungkook kararlıydı. "Hayır, baba. Bir şeylerin yanlış olmadığından emin olmak istiyorum sadece."

Kral, Jungkook'a iyice yaklaştı. "Tek bir şartım var." Jungkook uzaklaşıp başını salladı. "Hoseok eğer temelli bir ilişki yaşayacağını söylerse. Bu nasıl bir ilişki olursa olsun kabul edeceksin. Halka açık bir şekilde."

Teklif oldukça basitti. Prens kabul etti.

Kral, Jungkook ile bir odaya geldi ve içeri girdikten sonra kapıyı kilitledi. Odanın köşesindeki dolabı ittiğinde ortaya çıkan geçitten içeri girdiler. Belirli bir süre ilerledikten sonra başka bir kapıdan geçtiler. Jungkook merakla etrafa bakınıyordu.

Demir kapıya geldiklerinde Kral kapıyı açtı. İçerisi yoğun küf kokuyordu. Kral elindeki meşaleyi kullanarak odanın meşalelerini yakmaya başladı.

Elinde kutuyla Jungkook'a yaklaştı Kral. Toz parçacıkları havada uçuşuyordu. Jungkook kitabı alıp yavaşça açtı.

İlk sayfada bir soyağacı vardı.

"Kraliyet ailesinin yüzyıllarca dayanan soy geçmişi." dedi Kral.

"Sakıncası var mı?" kitaba bakmak istiyordu.

"Sana Balhae'yi nasıl aldığımı anlatmış mıydım?" diye sordu kral. Jungkook ise yavaşça iki yana salladı kafasını.

"Yüzyıllar önce bir prens alt tabakadan biri ile evlenmek istediğini söyledi. Tabii ki de ailesi buna karşı çıktı. Prens kararında, kararlılığını gösterince sürgün edildi." Kral, Jungkook'a bakamaya başladı.

"Prens, yanına aşık olduğu kadını da alıp Balhae'ye gelerek bir krallık kurdu. Genç adam orada yaşayan ve getirdiği binlerce insana sınıf ayrımı olmadan evlenebileceklerini söyledi.

Yıllar sonra çift hayata gözlerini yumdu. Silla imparatoru yıllar sonra yeni varisler olan Kral Hamin ve Kraliçe Jaehee'yi devirmeye karar verdi."

Kral yavaşça masaya oturdu.

"Lakin Silla kralının yani babamın sağlık durumu ortaya çıkınca olaya ben el attım. Sonrasını biliyorsun."

Bilmediği başka neler olduğunu düşündü Jungkook. "Ya kanıtlar?"

"Hepsi bende." diye karşılık verdi kral. Odanın köşesine ilerleyip elinde kutu ile geri döndü.

Kutunun içinden çıkan koku dayanılmazdı. Kral kutunun içinden kafatası çıkartıp oğluna uzattı.

"Bütün aile burada. Hepsinin kafası bende."

"Delilin bu mu?" dedi Jungkook yüzünü buruşturarak. Odadaki koku ve babasının öldürdüğü onca insan içini burktu.

"Evet." dedi gülümseyerek. "Bütün ailenin kafatasını bu odada sakladım. Bütün kraliyet ailesine sahibim."

Öldürdüğü insanları sanki koleksiyonu gibi anlatıyordu.

"Ama aile altı kişi burada daha fazla kutu var."

"Ayrıca yakın akrabalarını da öldürdüm." dedi coşkuyla. "Uzak akraba bile olsa öldürdüm." Kral bunları anlatırken gözleri parlıyordu resmen.

"Hepsi bu kadar mı?" diye sordu Jungkook tiksinti ile.

Kral kafasını olumlu anlamda salladı. Öldürdüğü her insanın yanında işaret bulunuyordu. Eğer bütün bu anlattıkları doğruysa, herhangi bir varisin olması imkansızdı.

Jimin mood;

Umarım keyfiniz yerindedir sizi seviyom he

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Umarım keyfiniz yerindedir sizi seviyom he

Oy ve yorumlarınızı unutmayın :))

Saudade | ᴊɪᴋᴏᴏᴋ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin