-10-

641 65 3
                                    

Açıkçası oylar benim için çok önemli değil fakat yorumlarınızı okuduğumda çok mutlu oluyorum :)

Keyifli okumalar...
------------

Gelen tahta kılıç Jungkook'un omzunu es geçti. Ardından Yoongi'nin bileğinden tutup ters döndürdü ve sırtına vurup yere yatırdı. "Ah!" derken yerde çırpındı Yoongi.

"Yine iki dakika. Daha fazla çalışmalısın." dedi Jungkook sırıtarak, kalkması için elini uzatırken.

Çevrelerinde duran askerler alkışlamaya başlamıştı ikisini.

"Pardon seni korurken çalışmaya fırsat bulamadım, prensim." dedi Yoongi alayla.

Yağmur çiselemeye başlamıştı. "Ben çadıra dönüyorum." diyerek çadırına döndüğünde çadırının kapısında günlük rapor tutan askerleri gördü.

Onunla konuşmak için sıra olmuş askerlerin arasından içeri girdi. "Raporlarınızı birer birer verin." dedi Jungkook.

İki asker öne çıktı.

"Söylentiler yakınlardaki Songju'da da yayılmakta."

"Peki, özellikle neler söyleniyor?"

"Anahtardan bahsediyorlar. Krallığın geri alınacağını söylüyorlar." dedi asker.

Diğer asker konuştu. "Garyeo'dan gelen çoğu asker geçtikleri bütün şehirlerde duymuşlar, efendim."

"Bana şehir adlarını verin." dedi jungkook.

Askerler bütün şehir isimlerini verdiler. Jungkook bütün hepsini haritada işaretledi.

Birlikleri şehirlere yolladı. Bunu çözüp krallığı koruyacaktı. Babasına basit bir prens olmadığını kanıtlayacaktı.

[][][]

Kral Şehri'nin eteklerine vardıklarında, protokolü uygulamaya başladılar. Jungkook çevresinde bulunan, at üzerinde yerlerini alan askerlerine bayrağı kaldırmaları için işaret verdi. Bay Han'ın uzattığı kraliyet pelerinini giydi atın üstünde dengesini sağlayarak.

Şehre diğer ucundan giren Jungkook, şehrin tepesinde bulunan babasının sarayına baktı. Yaklaşık üç-dört kilometre uzaklıkta ki saray, duvarlarla çevriliydi.

Kral'ın şehri genellikle saray çalışanlarını, bilim insanlarını ve birkaç tüccarı barındıran binlerce insanın olduğu bir yerdi. Jungkook şehre girdiğinde bedenini kaplayan korku ve huzursuzluğu hissediyordu.

Muhafızlarını kalacakları yerlere dağıttıktan sonra kralın kalesine doğru yürüdü.

Kapıya ulaştığında saray muhafızları prenslerini selamlayıp kapıyı açtılar. Yemyeşil çimenler, güllerle süslenmiş bahçede, rengarenk giyinmiş insanlar etrafta dolanıyordu. Krallığı bilmeyen birisi bu manzarayı görseydi burayı barışçıl bir yer sanabilirdi. Lakin her şey aldatıcıydı.

Bahçeye girdikten sonra atından indi. Bir muhafız kendisine doğru yaklaştı.

"Hoş geldiniz, Prens Jungkook. Babanıza geldiğinize dair haber vereyim mi?" diye sordu.

Babası, üstünün toz toprak içinde etrafta dolaşmasını pek hoş karşılamazdı ancak direkt yanına gitmezse de dedikodular çıkacaktı.

Hizmetli, Jungkook'a taht odasına kadar eşlik etti. Prensi görür görmez kapıyı açtılar.

Jungkook odanın ortasına yürürken, hükümdarım maliyetinde bulunanlar ayağa kalkıp selam verdiler. Yüzleri duygudan yoksundu.

Kral tahtında oturuyordu. Üstünde kırmızı, ipekten, altın renklerden ejderha işlemeleri olan kraliyet giysisi vardı. Kral ayağını sabırsızlıkla yere vuruyordu. Babasının gözleri kendisininkine nazaran koyu ve duygusuzdu.

Jungkook önüne kadar ilerledi.

"Majesteleri." Jungkook başıyla selamlayarak diz çöktü.

Kral soğuk sesi ile cevap verdi. "Hoş geldin. Umarım yolculuğun güzel geçmiştir."

"Size raporumu nasıl sunmamı istersiniz?" Dinlediklerini bildiğinden söylenenleri gizli bir şekilde ona ulaştırmalıydı.

Kral tahtından kalkıp kapıya doğru ilerlerken Jungkook'un yanında durdu ve ona dönmeden ellerini arkasında bağlayıp, "Bir saat içinde daireme gel. Ayrıca git temizlen, sarayımda böyle gezmeni istemiyorum." deyip taht odasından ayrıldı.

Oha baya kısa yazmışım. Buraya geçirince fark ettim kusura bakmayın gecenin köründe yazdığım için aklıma da gelmedi. Dediğim gibi yorumlarınız benim için çok önemli kendinize çok iyi bakın öbdüm <3

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.. :))

 :))

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saudade | ᴊɪᴋᴏᴏᴋ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin