-7-

705 66 8
                                    

Dikkat bölüm oyun havaları dinlenirken yazılmıştır tavsiye edilir jghfhgfthfghv

Biraz ekşın gerek fenkşın

Oy ve yorumlarınızı beklerim :)

Keyifli okumalar...
--------------

Chimmy ormanın içinde son hız koşuyordu. Amcası ile işaretledikleri ağaca gelince atını sağa kırdı.

Küçükken kaçar ormana gelirdi veya amcası getirirdi. Burada büyümüştü Jimin. Gözü kapalı bile istediği yere gidebilirdi.

Amcasının ve halasının yıllardır ona öğrettiği bir mağara vardı. Neden öğrettiğini asla anlamamıştı ama artık anlıyordu.

Ağaçlar gittikçe sıklaştığı için Chimmy hızlanamıyordu. Prensin adamları hâlâ peşindeydi. Atlarının sesleri yankılanıyordu koca ormanda. Kendisini kurtlardan kaçan koyun gibi hissediyordu.

Askerlerden kurtulmak zor olacaktı fakat kendini yakalatmayı planlamıyordu. Chimmy'i durdurup üstünden indi ve köye doğru yolladı. Zeki bir atı vardı eninde sonunda yolu bulurdu.

Mağaraya doğru koşmaya başladı. Kısa sayılan bacaklarını olabildiğince hızlı hareket ettirmeye çalışıyordu.

Askerlerin birbirleri ile olan haberleşme sesleri yankılandıkça Jimin'in vücudundaki adrenalin daha hızlı pompalanıyordu. Görülmemeyi umarak ağacın üstüne çıktı. Daha da yukarı çıkmak için ağaca sarılmıştı ki bir asker okunu çekip onu hedef aldı.

"Kraliyet emirlerine karşı gelmekten tutuklanıyorsunuz." dedi asker.

Kaçacak yeri olmayan Jimin pes ederek ağacı bıraktı ve yere indi. Arkasından bir asker gelip ellerini yakalayıp sıkıca bağladı.

"Tutuklanıyor muyum?" diye sordu.

"Bize, sizi Prens Hoseok'a götürmemize dair emir verildi."

Jimin baştan aşağı titredi. Prens onu ne diye çağırır ki? Kadınlar bitmişti şimdi de erkekleri mi oyuncağı ile kullanıyordu?

"Senin ile biraz eğlensek mi? Götürdüğümüzde de kaçarken yaralandı deriz." dedi bir asker. Diğerleri de iğrenç ağızlarını açarak güldüler.

İyice gerildi Jimin. O an onu orada öldürmelerini diledi.

"Ne yapıyorsunuz!" dedi okçu sertçe. "Prens Hoseok'a hasarlı mal götürmeyeceğim. Prens Jungkook bu söylediklerinizi duyarsa sizi büyük bir zevkle ipte sallandırır. Aklınızı toplayın!"

Adamın kurduğu cümle, Prens Jungkook'un insanların sınıflarını göz ardı etmeden onlara göz kulak olduğunu gösterirdi.

"Prens Jungkook sarayda mı?" diye sordu Jimin.

"Hayır. Kendisi dün saraydan ayrıldı." dedi kolunu tutan adam.

"Kımıldayın artık!"

Asker, Jimin'i ilerletip ata bindirdi ve arkasına oturdu. Kurtulmak için kafasını adamın burnuna vurup attan düşürmek istiyordu ama yapsa bile bir yere kaçamazdı.

Evin yakınlarına yaklaştıklarında, evin askerlerle çevrili olduğunu gördü. Hepsi Prens onlardan bunu istediği için buradaydı. Peki Jimin'den ne istiyordu?

Jimin'i attan indirip kolundan tutarak eve yöneldiler. İçeri girdiklerinde etraf sessizleşti.

Amca ve halasının boyunlarına birer hançer tutuyorlardı. Hızla ikisine doğru bir adım attı ama asker kolunu acıtarak sıkınca durmak zorunda kaldı.

"Gitmiyorsun." dedi asker.

Amca ve halasını acımasızca öldürebilirlerdi. Askerin sözünü dinleyerek yerinde kaldı. Koyu kırmızı, özenle işlenmiş ve önünde krallığın simgesini taşıyan hanbok giymiş bir adam yavaşça Jimin'e yaklaştı. "Kraliyet davetiyesini aldınız mı?"

Çenesini kaldırıp adamın karşısında cesur durmaya çalışıyordu. Korkusunu belli ederse ezilirdi.

"Aldım fakat saraya gitmek için korumam yoktu." ensesinden aşağı terler akıyordu.

"Ben sana refakat etmek için yollandım, endişen olmasın."

Amcasına baktığında gözleri adeta kabul etmemesini haykırıyordu. Fakat Jimin daveti kabul etmese amcası ve halası ölürdü. "Peki. Eğer halamı ve amcamı serbest bırakırsanız bizzat kendi rızam ile geleceğim." dedi genç oğlan.

"Gelmek zorundasın zaten." dedi adam. "Rızan olsa da olmasa da." Muhafızlara hançerleri indirmeleri için işaret verdi.

Hala ve amcası serbest kaldıklarında rahatça nefes aldı. "Bana güvenin." dedi Jimin. Hafifçe sırıtarak "Yaptığımız iş birliği her taraf içinde sorunsuz olacak."

"Prens Hoseok neden bir erkek istedi bilmiyorum ama seni ona teslim etmek benim için büyük bir zevk olacak." Hafifçe kıkırdadı adam. "Alışık olduğu metresleri gibi değilsin. Bir erkeksin ama kadınlardan daha hoşsun Park Jimin."

Adamın ağzından adını duymasıyla yüzünü buruşturdu. Prens onu zevki için mi istemişti yani? Jimin köydeki diğer erkekler gibi değildi daha naif daha alımlıydı fakat bu onu seçmesi için bir sebep teşkil etmiyordu.

Kitabı çok sevmeye başlamak umarım batırmam

Bölüm ve kitap hakkındaki düşüncelerinizi çok merak ediyorum :)

Oy ve yorumlarınızı beklerim :)))

Saudade | ᴊɪᴋᴏᴏᴋ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin