-6-

742 71 15
                                    

Birazcuk ekşın yapah de mi ksdfjgkdfjkg

oy ve yorumları unutmayalım :)

Keyifli okumalar...

Twt: idam
-------------

Jungkook dün gece vardığı Balhae'nin sokaklarında üstünde kendisini gizleyen pelerini ile başını aşağıda tutarak büyük hanlardan birini arıyordu.

Yanından geçen birkaç adamın içmekten bahsettiğini duyunca onları takip etti. Kasabada her şey normal görünüyordu.

Adamlar büyük bir yapıdan içeri girince duraksadı ve içeriye göz gezdirdi. İnsanların kahkahaları dışarıdan bile duyuluyordu. İçeri girer girmez burnunu yemek, bira ve ter kokusu doldurdu.

Koltuklardan birine oturup yanına gelen garson kızdan içki istedi.

Yan masalardan gelen konuşmaları dinliyordu. İnsanlar sabah olan toplantıdan bahsediyorlardı.

"Adam gayet güzel konuştu." dedi yirmili yaşlarındaki çocuk.

Jungkook boynundaki dövmeyi ve kolundaki bilekliği iyice saklamak için kıyafetini çekiştirdi.

"Ama hiçbir şeyi değiştiremeyiz." dedi bir başkası.

"Affedersiniz." diyerek araya girdi Jungkook. "Bugün meydanda konuşan adamın adını biliyor musunuz?"

Çocuklar ona döndü. "Bilmiyoruz. Daha önce buralarda görmemiştik." diye cevapladı bir tanesi. "Oradan geçerken dikkatimi çekti ve dinledim. Söyledikleri gayet hoştu. Öyle değil mi?"

Jungkook başıyla onayladı ve "Gerçekten ilginçti." dedi. "Başka toplantı var mı? Yeni geldim de buralara."

"Sanmam ama birisi konuşmak isterse bu kesinlikle kulağına gelir."

Başıyla onaylayıp içkisini kafasına dikti prens. Lider yoksa işi daha kolay olurdu. Bir adam omzunu dürttü. "Hazırlan. Haberler ulaştı. Son yaklaşıyor."

"Ne?" diye sordu Jungkook.

"Hazırlanmalıyız. Anahtar geliyor. Haberi herkese yay ama askerlere sakın duyurma yoksa kelemiz uçar." Adam her şeyi bir çırpıda söyleyip yan masaya kaydı.

Aynı masadan başka bir çocuk yanına geldi. "Duydun mu?! Kraliyet ailesi hayattaymış." Bunu sevinçle söylemişti.

Elbette hayattalardı. Buradaydı işte bir tanesi, kanlı canlı karşısında duruyordu.

Masaya parayı bırakıp gitmek için ayaklandı.

"Kimin hayatta olduğunu biliyor musun?" arka masalardan bir adamın sorusunu işitti.

O buradayken bir saldırı mı düzenlenmişti yoksa? Hızla adamlara döndü.

"Hayır, tek kişi hayattaymış. Tek görevimiz onu tahta geçirebilmek."

Hızla çıktı oradan. Doğru muydu tüm duydukları? Önceki kraliyet ailesinin bir tane üyesi hayatta mıydı? Düzmece olmalıydı. İnsanları galeyana getirmek için yapılan bir aldatmacaydı.

Önceki kraliyet ailesinin hepsine gizli bir dövme yapılmıştı. Halktan kimse bu dövmeyi bilmiyordu. Bu yüzden kimse o dövme olmadan kalan son birey olduğunu savunamazdı.

[][][]

Askerlerin idam için kabzalarından çıkardıkları kılıçlar göz alıcı derecede parıldıyordu. Konuşmanın yapıldığı yere kurulmuşlardı tam da. Mahkûmlar halkın önünde diz çöktürülmüş, başlarına da birer asker dizilmiş şekilde duruyorlardı. Bildiklerini anlatmamaları için hepsinin ağzına bez tıkıştırılmıştı.

Jungkook ellerini önünde bağlayıp meydanda toplanan topluluğa baktı.

Balhae'nin kontrolünü sağlamak adına bunu yapmak zorundaydı. Yoksa bu konu krallık adına hiç iyi olmazdı.

"Hepiniz bu adamların idamına tanıklık edeceksiniz. Hepsi vatana ihanetten dolayı idama çarptırıldı. Kralı tahtından indirmeyi hedef alan her konuşma idam sebebidir. Yasaya karşı gelen herkes cezasını çekmek zorundadır." Sert sesi bütün meydanda yankılandı.

Herkesin gözünde ki nefret kolayca okunuyordu. Halk yiyecek sıkıntısı çekiyordu. Jungkook ise onları korumaya çalışıyordu fakat onlar bunu göremeyecek kadar kördü.

Kalabalık içinde bir hareketlilik dikkatini çekti. On beş yaşlarında bir delikanlı platformun önündeki bir askere çürük domates fırlattı.

"Salak." diye mırıldandı Jungkook.

Çocuk başka bir şey fırlatmak üzereydi ki bir tane asker kolundan tutup yere yatırdı ve ellerini bağladı.

"Katilsiniz! Hepiniz katilsiniz!" debeleniyor, kurtulmaya çalışıyordu. Askerler çocuğu uzaklaştırırken Jungkook tekrardan halka döndü.

"Çocuğa katılmak isteyen var mı?" diye sordu. Açlıktan ne yapacaklarını şaşıran bu zavallı insanlara böyle davrandığı için kendine sinirleniyordu ama başka türlü isyanı engelleyemezdi.

Sert bakışlarının altında hüzün vardı. İçi onların bu durumuna karşı üzüntü doluydu.

Dün gece handan çıktıktan sonra söylentinin kaynağındaki herkesi toplattı fakat adamlara yaptığı sorgulardan onların sadece haberci olduğunu anlamıştı.

Jungkook onları sadece hapse tıkmak isterdi lâkin halka korkuyu aşılamak gerekiyordu. Jungkook'un içindeki güç bazen kendisini bile korkutuyordu.

Kendisinden tiksinerek askerlere işaret verdi. Askerler kılıçlarını kaldırıp mahkumların boyunlarına indirdiler. Kesilen kafaları krallığın gücünü simgelemek amacıyla tahta çubuklara yerleştirdiler.

Askerler cesetleri kaldıracakken Jungkook bırakmaları ve ailelerinin kaldıracaklarını söyledi.

"Onları yerde bırakın." diye komut verdi.

"Ya hastalık kaptırırlarsa?" diye sordu bir asker.

"Bırakın bir şey olmaz." Cesetleri orada bıraktıklarında korkuları gözlerinin önünde olacaktı.

Dolu meydan şu an bomboştu. Herkesler evlerine dağılmıştı.

Kral, Balhae'yi güçlülük gösterisi için işgal etmişti. İçindeki insanlar ile de oynuyordu fakat biraz daha halka baskı yaparsa bu iç savaşa neden olabilirdi. Jungkook bir şey yapamadığına çok sinirleniyordu.

Şu an Jungkook'un kralın kalesine dönüp bir önceki hanedanlığın yok olduğuna dair olan kanıtı görmeliydi. Eğer gerçekten hayattaysa bu işin sonu savaş olacaktı.

Ayyy çoksel gidiyo sankim bilemedim.. Eeeee nasılsınız millet günleriniz nasıl gidiyor? İyi bakıyor musunuz kendinize? :)

Oy ve yorumlarınızı beklerim :))

Oy ve yorumlarınızı beklerim :))

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saudade | ᴊɪᴋᴏᴏᴋ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin