-18-

543 57 11
                                    

Jimin odasında kolyeyi incelerken Hyori kapıyı bile çalmadan içeri girdi.

"İyi misin?" diye sordu Jimin.

"Sana ne. O elindeki ne?"

Kolyeyi hızla koynuna sokup "Seni ilgilendirmez." dedi.

"Onu Prens Hoseok mu verdi? Aklı-"

Hyori ona çıkışmaya başlayınca durdurdu. "Bu bir aile yadigarı ve kimin bana verdiği veya ne olduğu seni ilgilendirmiyor."

Hyori sinirle güldü. "Benden daha iyi olduğunu mu sanıyorsun?" Yumruklarını sıktı. "Seninle işi bittiğinde bir çöpmüşsün gibi fırlatacak. Zaten bir erkekle bir erkeğin birlikte olması saçmalık. Sen ona bir çocuk bile veremeyeceksin." dedi. "Seni özel yapan şey ne anlamıyorum."

"Bilmiyorum. Neden beni seçti, ne planlıyor... Bilmiyorum." dedi Jimin.

Dara elinde elbise ile içeri girince Hyori hızla toparlandı.

"Sen iyi misin?" diye sordu Hyori'ye.

"Sanırım biraz yorgun gibiyim."

"Tamam sen git dinlen."

Hyori hızla odadan çıktı.

"O da ne?"

"Akşam için elbi- O elinizdeki de ne?" diye sordu Dara.

"Evden ayrılmadan önce halamın bana verdiği bir aile yadigarı."

"Bunu elde etmeleri imkansız."

"Nasıl yani?"

"Bilmiyor musun, sen gelmeden önce bir adam beni bir gece köşeye çekti ve yakında dolunayın saraya ulaşacağını söyledi. Ama söylediğini asla anlamamıştım. Sen geldiğinden beri dikkat ediyorum da havada hep dolunay çıkıyor." dedi Dara.

"Nasıl biriydi?"

"Uzun boylu, yapılı, siyah saçlı ve kırklı yaşlarında biriydi. Onu daha önce hiç görmedim."

Amcası değildi. Kim olabilirdi ki? Jimin'in köyde bile tanıdığı insan sayısı beş parmağı geçmezdi.

"Benden mi bahsediyor yani?" diye sordu Jimin.

"Sanırsam. Senin için olayları araştıracağım."

"Çok sağ ol Dara."

[][][]

Jimin, askerler ile birlikte yemek salonunun kapısında Prens Hoseok'un gelmesini bekliyordu.

Minho şaşkınca yanlarına yaklaştı. "Şey... Prens Hoseok birazdan gelecek."

Şaşkınlık içinde Jimin'e bakıyordu herkes. O kadar asil olmuştu ki kimse gözlerini ondan alamıyordu.

Hoseok gözlerini Jimin'de gezdirerek ona doğru ilerledi. Hoseok siyah ve altın renklere sahip ipek hanbok giymişti. Saçlarının hafif bir kısmı toplanmış, altın taç ile süslendirilmişti.

"Vay canına! Beklediğimden daha iyisin." dedi Hoseok.

İçeriden anons edildiklerinde kol kola girip gülümseyerek içeri girdiler. Jimin oldukça gergindi. Yanlış bir şey yapsa başına ne geleceğini bilemiyordu.

Prens Hoseok ve Jimin yanlarından geçen herkese selam veriyordu.

"Rahatla. Kolumu acıtıyorsun." dedi Hoseok.

"Herkes bize bakıyor. Gerildim." diye fısıldadı Jimin.

Dört kişilik bir masaya ulaştıklarında, Kral'ı selamladılar. "En sevdiğim kardeşim de burada demek." dedi Hoseok sevinçle. "Seni gelecekteki eşim ile tanıştırayım kardeşim."

Saudade | ᴊɪᴋᴏᴏᴋ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin