2.5

4.7K 319 246
                                    


3 ay sonra...

"Dandini dandini dastana. Danalar girmiş bostana. Kov bostancı danayı. Yemesin lahanayı. Eee, eee, eee, e, pşşş, pşşş, pşşş, pş."

Uğur gözlerini ovuşturup kızlarının odasına girdi. Erkan, Banu'yu kucağına almış bir sağa bir sola sallanıp uyuması için ninni söylüyordu. "Güzelim ver bana, sen uyumaya git hadi."

"Yok ben hallederim. *esner* Sen git yat hadi. Yarın işe gideceksin."

"Erkan inat etme işte. Baksana uyku akıyor gözünden. Ayrıca çok kez sabahlayıp çalıştığım oldu. Alışkınım ben. Hem şu cadının gözlerine bak uykunun u'su bile yok. Daha çok bekletir seni ayakta." Uğur kızlarını almak için kollarını uzattı. Erkan, ilk önce kızının yanağına hafif bir öpücük kondurmuş sonra onu babasının kollarına bırakmıştı.

"Bir saat sonra yatağa gelemezsen geri alırım ona göre." Uğur'un da dudaklarından küçük bir öpücük çaldıktan sonra esneyerek kendi odalarına gitmişti.

Uğur gülümseyip kızının kokusunu ciğerlerine çekti. Nasıl da güzel kokuyordu. Uğur'un şu dünyada sevdiği üç tane koku vardı. Birincisi kızlarının kokusu, ikincisi Erkan'ın kokusu, sonuncusu ise babasının evinin kokusu. Üçünden biri yok olsa kolay kolay toparlanamazdı.

"Bir saatin var küçük güzellik. Uyumazsan inatçı baban tekrar kalkıp uykusunu bölmek zorunda kalacak. Hemen uyu tamam mı?" başına çok fazla bastırmadan öpücüklerini sıraladı. Üç ay olmuştu kızları doğalı ve her ne kadar bazı geceler onları uyutmasada onunla olmayı çok seviyorlardı.

Uğur odanın köşesindeki sallanan sandalyeye oturup minik kızını göğsüne yatırdı. Hafif hafif sallanırken uyumamakta ısrarcı olan Banu'nun sadece yedi santimcik olan elleriyle oynamaya başlamıştı.

"Yavrum bu nasıl el? Minicik. Ay ayakları da varmış kızımın. Cibilliyetsiz şey seni. İlla diyorsun ki gel ağzıma ağzıma vur." Uğur'un gözleri dolmaya başlayınca kızını yüzü kendisine dönük olacak şekilde kaldırıp yüzüne baktı. "Desene baba benim ağzım küçücük nereye vuracaksın diye. Senin ağzını yerim."

Banu anlamsız sesler çıkarttığında Uğur kulaklarına kadar gülümsemiş kafasını kızının göbeğine koyup onu güldürmüştü. Birkaç saniye kızına bakıp aşk yaşadıktan sonra kafasını havaya kaldırıp sabır diledi. "Allahım... Çocuğu parçalayacağım şimdi. Neden bu kadar tatlı?"

Bakışlarını tekrar kızına çevirdiğinde ağlamamak için zor duruyordu. "Yalnız sana bir şey diyeyim. Küçük babaya benzemen hiç iyi olmadı. İnsan biraz bana çeker de çirkin olur. Ne yapacağız büyüyünce? Herkes peşinde koşacak şimdi. Aldın başına belayı.

Hiç öyle baban gibi sevimli sevimli bakma. Ayıp yani. Bu kadar babaya benzenmez. Hiç mi demedin diğer babam üzülür biraz da onun genlerini alayım. Hem bu kadar güzel olmak suç olmalı. Babanda sende suçlusunuz."

"Peki evinde iki suçlu saklayan sen ne oluyorsun bu durumda?" bir anda yükselen Erkan'ın sesiyle odanın kapısına çevirmişti bakışlarını. "Ben gardiyan oluyorum."

"Biliyor musun, yakışıklı olmak suç olsaydı şu dünyadaki en suçlu kişi kocam olurdu." Uğur tebessüm edip tekrar kucağında oturan kızına çevirdi bakışlarını. "Bak kıskandım şimdi, kimmiş o adam?"

"Sen tanımazsın. Ama şunu söyleyebilirim ki dünyaya bin kere gelsem bin kere kocamla olmayı seçerdim. O kadar yakışıklı ve o kadar güzel bir kalbi var ki aklın hayalin şaşar. Onu her şeyden ve herkesten çok seviyorum. Kızımızdan sonra tabii."

HousemateHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin