Kolumdaki el sıkılaştığında elin sahibinin kim olduğunu anlamıştım. Diğer elindeki yarısı içilmiş sigarayı yere atıp ayağının ucuyla söndürdüğünde istemsizce ciğerlerime çektiğim sigara kolusu nefes alışımı engellemişti. Deniz elini çekmek yerinde daha da sıkılaştırdığında sessizce yutkundum. Tartışmak istemiyordum, insanların önünde nefes dahi almak istemiyorken şu an hiçbir şey yapmak istemiyordum. Başımı ona çevirdiğimde yüzünde yayılan belli belirsiz ifadeye bakındım. "Konuşmamız lazım." Dediği şey beni biraz gerse de konunun ne olduğunu bildiğimden rahatlamıştım. Gözlerim anlığına Şebnem'e kaymışken deminki cümleleri o kurmamış gibi göğsünü germiş arkamdan, fiilen olmasa da, beni destekliyordu. Sonrasında gözlerimi Deniz'in arkadaşlarına çevirdim, Hepsinin bize bakarak kulaktan kulağa konuşup gülüştüklerini görebiliyordum. "Ne konuşacağız?" Kolumu sıkan eli gevşerken gözlerindeli duygu değişimini fark etmiş ama yine ne anlama gelmek istediklerini çözememiştim. Bunca zaman insanlarla diyalog kurmak yerine onları gözlemlediğimden az çok hangi minikleri ne için kullandıklarını fark etsem de bu skillerim (yok +9 dolunay kanka) Deniz'in karşısında etkisiz hâle geliyordu. Kulağıma iyice yaklaşarak , sanırım kimsenin duymasını istemediği için, fısıltıyla konuşmuştu. "Ne hakkında olduğunu çok iyi biliyorsun." Sesinde bir tutam kırıklık hissetsemde kendime karşımdaki kişinin Deniz olduğunu hatırlatıp hislerime güvenmekten vazgeçmiştim. Etraftaki gözlerin daha fazla üzerimizde dolaşmasını istemediğimden Şebnem 'e sıkıntı yok bakışı atıp başımı sallayarak Deniz'in beni götürmesine izin vermiştim. Beklediğimin aksine beni arkadaşlarının yanına götürdüğünde ne olduğunu sorarmışçasına ona bakmış onun bakışlarının arkadaşlarında olduğunu görmüştüm. "Kızı korkutmayın." Ağzından çıkan tek cümle buydu."Kozo korkotmoyon, osol son korkotmo bono."
İç sesimin dahi bu duruma bozulduğunu fark etmiş kendime gelmek içim hafifçe silkelenmiştim. Ben daha ağzımı açmadan üç kızda yanıma gelmiş beni incelemeye başlamışlardı. Bu garip görüntüyü insanların nasıl karşılayacağını merak ettiğimde gözlerimi etrafımızda gezdirmiş okulun girişimde bizden başka öğrenci kalmadığını görmemle rahatlamıştım. Kızlardan kısa saçlı kız yanıma yaklaşıp saçlarımı eline almıştı. Dikkatli dikkatli incelerken bir diğeri elimi öbürü ise altımdaki eteği incelemeye başlamıştı. Hep bir ağızdan beğendiklerine dair cümleler fısıldarken (mal mi seciyoruz su an pardon?) Deniz aralarına girip onları benden uzaklaştırmıştı. "Hadi hadi bu kadar incelediğiniz yeter." Şu an burada yaşananları ben hariç herkes anlıyormuş gibi hissetmiş ve daha da gerilmiştim. Demin saçlarıma övgüler yağdıran kız içten bir gülümsemeyle elini bana uzatmıştı. "Ben Ayşe Zeynep, memnun oldum tanıştığıma." Tam ona elimi uzatacağım sırada diğer iki kız da kendilerini tanıtmışlardı. Hangisinin elini sıkacağımı bilmeden gülümseyerek onlara bakarken beni bu garip durumdan yine Deniz kurtarmış ve kızları benden uzaklaştırmıştı. Aralarındaki kısa boylu kız elini bana doğru sallayıp dikkatimi çekmeye çalıştığında gözlerimi ona dikmiş ne diyeceğini bekliyordum. "Biz aslında seninle çok önceden tanışmak istedik ama Deniz kıasğğ-" kız daha sözünü bitiremeden Deniz kızın ağzını kapatarak kulağına bir şeyler fısıldamış ve elini çekmişti. Hâlâ burada neler olup bittiğini anlamıyorken adının Ayşe Zeynep olduğunu söyleyen kız koluma girmiş ve benimle yürümeye başlamıştı. "Seninle tanışmak istedik ama Deniz sana sormadan tanıştıramayacağını, bizi başına bela etmek istemediğini söyledi." Diğerlerini, aslında Deniz'e, duyurmamak adına kulağıma fısıldamış sonrasında adımlarımızı hızlandırarak bizim evin caddesine değil ters istikamete doğru yürümeye başlamıştı. Bende onu takip ederken bir süre aramızda geçen sessizliğin ardından sessizliği bozan o olmuştu. "Ee sevgilin falan var mı?" Tam ağzımı açacağım sırada Deniz arkamızda biterek beni Ayşe Zeynep'ten uzaklaştırmıştı. "Müsaadenle biraz alacağım onu."
"N'oluyor şu an mk?"
Zeynep kolumdan çıkıp yerini Deniz doldurduğunda gözlerimi ondan çekip asfalt yola sabitledim. "Üzgünüm, öyle davranmamam gerekirdi." "Neden bana açıkça söylemedin?" Sorduğum soruyla gözleri beni bulduğunda bende başımı ona çevirmiştim. "İzin vermedin ki!" Haklılık payı fazlaydı aslında ama aniden gitmek yerine bunu açıklasaydı böyle saçma bir durumda olmazdık. "Haklısın." Ortam yine sessizliğe büründüğünde bu sefer alışılmışın dışında bir şey yaparak sessizliği bozan ben olmuştum. "Nereye gidiyoruz?" "Nereye gitmek istersin?" Biraz düşününce burada hiçbir yeri bilmediğimi geçte olsa fark etmiştim. (Buna da sükür) "Bilmem ki..." "Sahile geçeriz." Yürüdükçe hava esmeye başlayınca sahile gitmenin iyi bir karar olduğunu düşünmeden edememiştim. "Soğuk olmaz mı?" Deniz cevap vermek yerine elini kolumdan çekip elimi tutmuş ve ellerimizi hırkasının cebine sokmuştu.
"Evet artık daha sıcak."
Kulaklarımda yankılanan güm güm seslerine aldırış etmeden gülümseyerek yola devam etmiştim.
***
Denizin (tonlarca suyun bulunduğu deniz bu deniz asklarim) karşısında bir banka hepimiz sıkışmışken soğukluk kavramı bizden bir hayli uzaktı. Yeni yeni ısınmaya başlamışken çalan telefonum rahatımı bozmuştu. Cebimdeki telefonumu kimseye rahatsızlık vermeden ve rüzgara kapılmadan çıkarmaya çalışırken ekranda gördüğüm isimle elim ayağıma dolaşmıştı. Telefonu elime almamla ellerim arasından uçması bir olmuştu. Deniz telefonu kulağına götürürken kalp atışların iyice hızlanmış telefondan gelecek cevap için gerilmeye başlamıştım.
_______________________________
Bastan sona okuyan asklarim fazla kisiye ulasmamiz icin hepsini yildizlarsaniz cok sevinirim 🥺
😔🌈👉👈😳
ŞİMDİ OKUDUĞUN
If I Really Love u | gxg |
Teen FictionDemek ki seninle muhattap olmak, o iğrenç sesini duymak, aptal şakalarına maruz kalmak istemiyorum? Uzak dursana benden? Madem senden kaçtığımı anladın siktir olup gitsene! Hayır Gece, gitme Burası soğuk..