14- Pipili değil

1.8K 155 27
                                    

(Ben neden normal bir sekilde yb isteği alamiyorum, neden beni diğer yazar hanimlardan ayiriyorsunuz 🥺😔)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Ben neden normal bir sekilde yb isteği alamiyorum, neden beni diğer yazar hanimlardan ayiriyorsunuz 🥺😔)

"Hayır ben pipili sevmiyorum." Böyle dediğine göre Deniz'i tanımıyordu. İçim rahatlamışken bende boş bulunup itiraf etmiştim. "Deniz de pipili değil zaten." Dediğim şeyle karşımdaki kızı öksürük tuttuğunda bu sefer düzeltmemiştim. Dün içerken de söylemiştim zaten, neden bu kadar şaşırmıştı ki? "Deniz'e aşık mısın?" "Bilmem öyle miyim?" Dediğim şeyle karşımdaki kız saçmalamayı kes amk bakışlarını bana gönderirken bu sefer kendimi düzeltmiştim. "Yani bilmiyorum, sanırım öyleyim." İçimi rahatsız eden his dudaklarımı kemirmeme neden olurken karşımdaki kız beni rahatlatmak adına ellerimi tutmuştu. "Bir insanı sevmek çok normal bir şey, kız veyahut erkek oluşu bunu değiştirmiyor. Başkalarının ne dediklerine ya da diyeceklerine aldırış etme, nasıl yaşamak istiyorsan öyle yaşa."

(Evt gelelim mantık çerçevesi içerisinde tasak geçmeden yazacağım bir paragrafa. Bu kitabı okuyanlar arasında homofobik var mıdır bilmiyorum, ki bence yoktur, ama varsa bile onlara korktukları şeyin ne kadar normal bir şey olduğunu az da olsa anlatmak istiyorum. Korktuğunuz şey aşk, sevgi. Karşınıza kötü bir homo denk geldiyse o kötü diye hepsini kötüleyemezsiniz. Ben bir erkek tecavüzcü diye nasıl diğerlerine de öyledir demiyorsam sizde onu yapıp saygı göstermek zorundasınız. Benim gözümde eşcinsellik ya da homoseksüellik denildiği anda aklına iki insanın birbirini sevmesinden ziyade sadece cinsellik gelen insanlar asıl sapıklardır. Eşcinsellik günahsa, cinayette günah. Siz bir eşcinseli öldürdüğünüzde ya da onu bir şekilde üzdüğünüzde Allah size aferin gel gir cennete demeyecek. Neyse okuyan olduysa tsk ederm optm sizi)

Karşımdaki kızın destek verici konuşması beni fazlasıyla mutlu etmişti. Kollarımı boynuna dolarken akacak olan göz yaşlarımı geri göndermiştim. "O zaman telefonumu alabilir miyim?" Rica ettiğim şeyle ortamın duygusallığı aniden kaybolurken ikimizde birbirimizden ayrılıp gülüşmeye başlamıştık. "En son cebine koymuştum, bilmiyorum nerede olduğunu." Dediği şeyle sonunda elimi cebime atmayı akıl etmiş ve telefonumu elime almıştım. Telefonda dün gece gelen onlarca arama ve mesajı gördüğümde Selen'e döndüm. "Ben artık gitsem iyi olacak." "Tamam bekle bırakayım seni." Beni bırakmak mı? Ee taksite binerdim, burdan oraya yürümek istemiyordum. "Taksiye binerim ben, zahmet etme hiç." "Ne zahmeti ya iki dakikalık iş." İki dakikalık mı? Uçabiliyor muydu lan bu kız? Başımla onaylayarak onu takip ettiğimde karşısında durduğumuz motor beni tedirgin etmişti. "Bununla mı gideceğiz?" "Evet" "Ben binmem buna" "Ee dün binmiştin?" "Nee dün ben buna mı bindim?" Motora binmek yeterince korkutucuyken üstüne bir de sarhoşken mi binmiştik. "Evet ve yine bineceksin, itiraz yok." Dediği şeyle bana ona yardımı dokunan eden kızı daha fazla zora sokmak istememiş ve arkasına geçmiştim. Ellerimi beline sarıp sıkı tutmamı tembihlediğinde bunu demesine dahi gerek olmadığının o da farkındaydı.

***

"Ben burada ineyim." Önümdeki kız motoru yavaşlatıp beni geniş caddede indirdiğinde telefonumu istemişti. Cebimden telefonumu çıkarıp ona uzattığımda parmaklarını gezdirip ekranda telefonu tekrar bana uzatmıştı. "Bir sorun olursa aramaktan çekinme." Bir sorun dediği şeyin Deniz olduğunu fark edip gülümseyerek onu başımla onaylamıştım. Motorlu kız gözden kaybolurken bende köşedeki marketten az da olsa başımın ağrısını geçireceğini düşündüğüm için soğuk kahve alıp kendi sokağıma doğru ilerlermiştim. Kahveyi açıp birkaç yudum aldıktan sonra onları yutmama engel olan şey annem ve Deniz'in bizim kapının önünde konuşuyor olmasıydı.

...

Elimdeki kahveden bir yudum daha alırken ortaya dökülen bütün yanlışları düzeltmek için daha beni görmemiş olan iki insanın yanına koştum. Üçümüzde birbirimize bakarken ortam iyice garipleşmiş, ortamın garipliği beni daha da germişti. "Sen dün Deniz'le değil miydin?" Annemin aniden bana yönelttiği soruya karşın nasıl bir yalan uydursam diye düşünürken Deniz hemen atlamıştı. "Benimleydi ama sabah erkenden çıktığı için meraklandım." Annemin bakışları Deniz'in dediği şeyle yumuşarken bu sefer Deniz'in bana dönen bakışları sertleşmişti. Bu cevaptan sonra bana doğan söz hakkıyla Deniz'in dediğini pekiştirmek istedim. "Şey ya markete gitmiştim de." Elimdeki kahveyi ona gösterirken Deniz tek kaşını kaldırmış annemde bakışlarını iyice yumuşatmıştı. Deniz "Neyse bunu bizde konuşuruz daha kahvaltı da yapmadık" dediği sırada tam itiraz edecekken bu durumdan faydalanan annem bize iyi eğlenceler dileyerek kapıyı yüzümüze kapatmıştı. Deniz tam ağzını açacağı sırada telefonuma gelen mesaj sesiyle gözlerimi ondan çekmiştim.

Valide Hanım: Arkadaşınla aranı düzelt
Yoksa eve almam seni

"Off anne şimdi sırası mıydı cidden..."

Bakışlarımı tekrar Deniz'e çevirdiğimde kaşlarının daha da çatıklaştığını fark etmiştim. Beni sürekli erteledikten sonra bana öyle bakmaya hakkı yoktu. Bende aynı bakışları ona yönelttiğimde sonunda söze girebilmişti. "Neredeydin?"

"Sanane amk."
(İc sesim cidden)

"Neden soruyorsun?" Ondan cevap beklemeden karşı kaldırıma doğru yürümeye başladım. Onlara gitmekten ve sonunda konuşmaktan başka bir seçeneğimiz yoktu. "Merak ettim" dediği şeyle kalbimin teklediğini hissetsemde duygularımın mantığımın önüne geçmesine izin vermek istemiyordum. "Etme" sesim gereğinden net ve istikrarlı çıktığında bunu başarabilmeme bende şaşırmıştım. Başka bir şey demesine izin vermeden adımlarımı hızlandırmıştım. Kapının önünde durmuşken boynumda hissettiğim nefesle beraber yanımdan bir kol geçmişti. Tam o anda gözlerim kapanmışken duyduğum kilit sesiyle gözlerimi tekrar aralamıştım.

"Ne bekliyordun ki salak."

Artık iç sesim dahi bana olan saygınlığını yitirmişken istikrarlı duruşumu tekrar takınmış ve hızlıca oturma odasına geçmiştim. Bu eve ikinci gelişim olmasına rağmen ilk geldiğimde yaşanan garip olaylar içimdeki istikrarlı çocuğa karşın tedirginlik kartını oynuyordu. Koltuklardan birine geçince Deniz'de karşıma geçip iyice yayılmıştı. "Gece nerde kaldığını söylemen için 1 dakikan var." Yine kendini beğenmiş tavırlarla karşımda sırıtarak oturan kıza bu sefer boyun eğmeyecektim.
(Kendini beğenmis ve burnu havada olan insanlardan nefret ediyorum cidden 🤬)
"Susman için 1 dakikan var." Dediğim şeyle aniden yerinden kalktığında korkmuş olsam da bunun mimiklerimi etkilemesine izin vermemiştim. Kalkışının aksine yavaşça yanıma gelip sırnaştığında kenara kaydım. "Merak ediyorum, endişelendirdin beni." Sessiz kalmayı tercih ettiğimde kendimden asla taviz vermeyeceğimi anlamış olsa ki kendini beğenmiş tavırlarından vazgeçmişti. "Özür dilerim." İlk defa gerçek anlamda bir özür duyduğumda şaşırmıştım. Her ne kadar sen özür dilemeyi bilir miydin ya demek istesemde diyememiştim. "Ne için ya da hangisi için?" Verdiğim tepkiye benimle beraber Deniz'de şaşırmış ve oturduğu yerde iyice küçülmüştü. "Hepsi için teker teker ama inan nedenlerim vardı." Bir şiddetle başladığım cümlemin sonuna doğru sesim iyice kısılmıştı. "O zaman söyle bana Deniz, sana inanmak istiyorum..."

If I Really Love u  | gxg |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin