21- Gece?

1K 88 43
                                    


O olay olalı bir hafta olmuştu ve ben bir haftadır dışarıya adımımı dahi atmıyordum. Bu yüzden sürekli olarak Şebnem'in "öğrenci olduğunu unuttun galiba" taczine uğrasam da kabullenmem gereken bir şey vardı, o keko cadısından gerçekten acayip tırsmıştım. En sonunda haftanın sonuna geldiğimde artık olayın unutulmuş olacağını farz ederek yarın okula gitmeye karar verdim. Daha doğrusu bu kararı vermeme beni okula bırakıp çıkışta da alacağına söz veren Selen neden olmuştu.
(Hop ask kadinim geldi alkislari alalim)

...

Her zaman olduğu gibi sabah erkenden uyanmış, daha doğrusu uyandırılmış bir şekilde hazırlanmaya koyuldum. O sırada Selen'in daha uyanmamış olacağını farz ederek onu aramak için telefona uzanmışken aşağıdan gelen korna sesiyle irkildim. Çoktan gelmiş miydi?

"Bu kız beni her seferinde daha da şaşırtıyor"

Korna ikinci kez çalındığında işlerimi hızlandırıp koşar adım merdivenlerden inmiştim. Tam kapıdan çıkacağım sırada annem elime ikişer poğaça tutuşturup (Selen'in en sevdigi) yollamıştı.

"Erkencisin, hiç beklemezdim senden"

"Bizde böyle kızım, dakik insanız"

Gülümseyip elimdeki poğaçalardan birisini ona uzattım.

"Annem gönderdi sana"

Daha cümlemi bitirmeden poğaçaya tek atınca saniyelik şaşırmış olsam da pek belli etmedim. Atla dercesine işaret ettiğinde dediği gibi motorun arkasına atlayıp poğaçamı yemeye koyulmuştum. Selen motoru çalıştırdığında gözüm Deniz'in penceresine kaymış gördüğüm koca boşlukla istemsizce de olsa yüzüm düşmüştü. Yol boyunca bir şey konuşmamamıza rağmen Selen'in de bir sıkıntısı olduğunu hissetmiştim. Bir hafta boyunca hep ben sorunlarımdan bahsederken ona vakit ayıramamıştım ve bunun farkındaydım. Başta neyin var diye sormaya yeltensemde çalan okul ziliyle bundan vazgeçmiş ve merakımı okul çıkışına bırakmıştım.

...

Sonunda son ders bitmişti. Gerçekten bir haftadır yatmaya o kadar çok alışmıştım ki güle oynaya girdiğim dersler artık ölüm gibi geliyordu. Çantamı düzenleyip çalan zil sesiyle kombine bir şekilde sınıfta çıkarken kolumu tutan elle duraksadım.

"Nerelerdesin sen, öldün sandım"

Tanıdık ses içimi yumuşatırken arkama dönüp kocaman bir kucaklaşma ortamı yarattım. İnsanlar sabır çekerek sağımızdan solumuzdan geçmeye çalışsa da açıkçası hiçte sikimde değildi. Şebnemi çok özlemiştim. (Hob bi ask kadinim daha geldi, alalim alkis)

"Yavaş be kemiklerim kırılacak"

Dediğini kulak arkası edip sarılmaya devam edince beni de beraberinde getirerek kenara çekmişti.

"Özledim senii"

"Fark ettim onu"

Kucak kucağa geçirdiğimiz birkaç saniyenin ardından sonunda ikimizde geri çekilip okuldan çıkmaya karar vermiştik.

"Beraber yürüyelim mi?"

"Çok isterdim ama Selen almaya gelecek beni"

"Bak sen bakıyorum da baya kaynaşmışsınız siz"

"Öyle oldu" diyip gülümsedim ve Şebnem'in cadde boyunca gözden kayboluşunu izledim.

Okul biteli bir saate yakın olmuştu fakat gelen giden yoktu.

"Nasıl yani, ekildim mi?"

Aklıma dolan düşünceyle dizlerimin bağı çözülmüş gibi hissetmiştim ve bunun en baskın belirtisi durmadan titreyen bacaklarım olmuştu. Bir, iki, üç, beş en sonunda saymayı bırakmıştım. Her aramamın sonunda "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor" sesini duymaktan gına gelmişti artık.

If I Really Love u  | gxg |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin