(su an 1 saniyenizi ayirip medyaya bakmanizi rica ediyorum 🥺)
_______________________________Kulağına telefonu dayadıktan yanımızdan uzaklaşan Deniz'i telepati yoluyla tekrar yanımıza çağırmama rağmen her dakikada bir adım bizden daha uzaklaşıyordu. Gülümseyip ortama minik kahkahalar bıraktıkça ne konuştuklarımı merak ediyordum. Tam kalkacağım sırada bacağıma dokunan elle duraksadım. "Neden titretiyorsun bacağını, bir şey mi oldu?" Duyduğum cümleyle bacağımı titrettiğimi yeni fark etmiş ve durdurmuştum. Yalandan gülümsemeyle yanımdaki kıza bir şey yok gibisinden cümleler kurarken dayanamayıp geçen şu birkaç saniyede yıllandığımı hissettiğim banktan kalktım. Deniz'e yaklaşmama santimler kalmışken o bana dönüp eliyle bir işareti yaptığında onu dinlememiş ve dibinde bitmiştim. "Ne konuşuyorsunuz?" Tam telefonu elinden kapacağım sırada bunu sezmiş olacak ki kenara çekilmişti. Deniz'in kenara çekilmesiyle boşlukta tutunmak için inatla yer arayan ellerim tutunacak bir dal dahi bulamadığında yere yapışacağımı hissetmiş daha fazla çabalamadan gözlerimi kapamıştım. Saniyeler boyunca rüzgar tenimde dans ederken neden hâlâ düşmediğimi anlamaya çalışıyordum. Gözlerimi açıp havada asılı olduğumu fark ettiğimde aklıma ilk önce Deniz'in beni tutmuş olması değil de baby witchier olabileceğim gelmişti. Sonrasında belimde hissettiğim ellerle düşünmeyi ikinci plana attığım olayın gerçekleştiğini fark etmiştim. Ne klişe ama. (suraya bir erkenci kus jenerik muziği lutfen)
"Düzelmezsen bırakacağım."
"Dobarla gendini guzum."
İç sesimin kelime oyunlarına karşılık gülümseyerek hemen toparlanmış ve Deniz toparlanmamı beklerken elinden telefonu kapmıştım. Refleksleri kuvvetli olabilirdi lakin benim çevikliğim de her yiğitin harcı değildi. (Ay bu kitap nereye gidiyor boyle) Telefonu kulağıma dayadığımda ses gelmemesine karşılık kulağımdan çekip tuş kilidini açmıştım. Arama bitmiş ve yarım saate yakın konuşmuşlardı. Ağzım şaşkınlıktan istemsizce aralanırken benden uzaklaşan Deniz'in kolunu tuttum. Bu benim gibi sosyofobisi olan birisi için yeni ve çok iddialı bir hareketti. Gözleri kolunu saran elime kayarken yanlış bir şey yapmış gibi hızlıca geri çekmiştim. "Ne konuştunuz?" Umursamazca önüne döndüğünde yavaş adımlarla yürümeye başladı. "Söyleyemem." İstikrarlı görünen ses tonuna nazaran dudağının kıvrılması biraz daha ısrar etmemi beklediğini kanıtlar nitelikteydi. "Hadii ama, merak ediyorum." Adımlarını tekrar atmaya başladığında hızlı davranıp önüne geçip daha öncesinde de işe yaradığı için yine işe yarayacağından emin olduğum 3 numaralı bakışımı göndererek dudaklarından dökülecek olan cümleyi bekledim. "Söyleyemem, bizim minik sırrımızmış."
"Ne demek söyleyemem?"
Deniz'in söylememesinden ziyade kozumun elimde patlamasıyla yüzüm düşmüş ve Deniz'in önünden çekilerek geçmesine izin vermiştim. Koluma girip beni de kendisiyle sürüklediğinde kızların yanına gelmiş ve geldiğimiz yolu geri yürümeye başlamıştık. Geniş okul caddesine geldiğimizde kızların her biri farklı bir sokağa geçmiş Deniz kolumdan ayrılmadan geniş yol boyunca devam etmişti. Evin sokağına döndüğümüzde kolumu Deniz'den kurtarıp eve geçmeye çalışmış fakat beni engellemesiyle bu girişimim de başarısızlıkla sonuçlanmıştı. "Eve gitmem lazım, annem merak eder." "Merak etmez." Dediği şeyle ona dönmüş ve kurduğu cümleyi açıklamasını beklemiştim. Her zamanki gibi sessizliğe ve gizeme bürünmüşken bu sefer soru sormayı bir kenara bırakıp ona takılmıştım. Bizim evin çapraz karşısındaki binanın önüne geldiğimizde Kolumdan ayrılmış ve elini cebine atarak anahtarını çıkartmıştı. Anahtarı kapının kilidine sokup kapıyı açarken bende binanın giriş kapısını incelemeye başladım. Deniz içeriye geçtiğinde ben bir süre daha binanın önünü incelemiş bana seslenmesiyle peşinden bende içerye girmiştim. Ev dışarının gürültüsünden arınmış sessizliğin şekil bulmuş hâli iken Deniz bana terlik vermişti. Terlikleri ayağıma geçirirken evi incelemeye başlamıştım. Odaların dizilişlerine varana kadar bizim dairenin tıpatıp aynısıydı.
"Aynı sitedesiniz normal değil mi amk?"
İç sesimin bir anda bu kadar zekileşmesi hiç hoş olmamıştı. Düşüncelerim ve davranışlarım arasında kocaman uçurumlar oluşmasını istemiyordum. Ben salaksam o da salak olacak ve tutarlı biçimde hareket edecektik. Ben düşüncelerimle savaşırken Deniz gözden kaybolmuştu. Minik adım sesleri yukarıdan yankılanırken bende merdivenlere doğru peşinden adımladım. Bizim evde annemlerin yatak odası olan geniş oda burada onun odasıydı sanırım. O içeriye girdiğinde ben girip girmemek adına emin olamamış ve bakınmakla yetinmiştim. Deniz çantasını kenara fırlatıp çift kişilik yatağın üzerine uzandığında kafasını kaldırıp gözlerini bana dikmişti. "Sabaha kadar ordan bakmayı mı düşünüyorsun?" Dediği şeyle bende odasına geçmiş çantamı onun çantasını fırlattığı yere düzgünce(!) bırakarak yatağın köşesine oturmuştum. Deniz'in kişiliğine tamamen ters olan derli toplu odada gözümü gezdirirken perde dahi açık olmayan ortamın kasvetine kapılmıştım. "Annenler nerede?" Sorduğum soruyla ifadesi değişirken gözlerinde minik duygu kırıntıları görmüş gibi olmuştum. Gözlerine baktığımı fark edince yattığı yerden doğrulmuş ve dolabına yönelmişti. "Bugün hariç hep tek kalıyordum bu evde." Koskoca evde tek başına mı kalıyordu?
"Salak şu an takılman gereken yer orası mı sence?"
"Bugün hariç mi?" Dediğim şeyle arkası dönük olmasına rağmen güldüğünü görmüştüm. Bana cevap vermek yerine üzerindeki hırkayı çıkarmış ve ellerini tişörtünün uçlarına götürmüştü. Ben arkamı dönüp dönememe konusunda kararsız kalmışken tişörtünü bir çırpıda çıkarmış dolaptan aldığını üstüne geçirmişti. Ben hâlâ saniyeliğine bana sunulan esmer tenin etkisindeyken dolaptan aldığı diğer tişörtü arkasını dönmeden hafifçe bana fırlatmıştı. "Evet, bugün seninle kalacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
If I Really Love u | gxg |
Подростковая литератураDemek ki seninle muhattap olmak, o iğrenç sesini duymak, aptal şakalarına maruz kalmak istemiyorum? Uzak dursana benden? Madem senden kaçtığımı anladın siktir olup gitsene! Hayır Gece, gitme Burası soğuk..