Maçı bitiren düdük çalmıştı. Skor tablosu 74-58.
NCU taraftarı sevince boğulurken oyuncular sahada birbirine sarılıyordu. Sam 2. çeyrekte girdiği oyunda iyi oynamıştı. Maçın geri kalanında sahadan ayrılmadı. Kara ve Koç Henshaw 4 yıldır birlikte bir takımdılar ve bu işi yürütmeyi gerçekten çözmüşlerdi. Herkes yeterince dinlenip oyundan çıkıyor, gerektiğinde sahaya çıkıyordu. Sam sevinçle Kara'ya sarıldı. "Kazandık!"
Kara gülümsedi. Orta sahaya döndü ve rakip takım ile selamlaşıp tokalaştı. Kara'nın arkasından tüm takım sıraya girmiş, herkes karşı takımı tebrik ediyordu. Koç Henshaw tüm takımın sırtını patpatlayıp tebrik etti. Kara ile birlikte konuşarak sahanın kenarına döndüler.
Bu sırada türbinde aynı şekilde hareketliydi.
"Çok güzel bir maçtı! Tanrım!" James sevinçle bağırdı.
"Sam ve Kara sahada tam bir öldürücü ikili oldular!" Alex mutlulukla kahkaha attı.
"Tanrım, o paslaşmaları gördünüz mü?!" Winn elini havaya kaldırdı. Lena basketboldan çok anlamasa da en yakın arkadaşı ve sevgilisi takımı büyük bir zafere götürdüğü için mutluydu ve onları izliyordu. Kara'ya sarılan Sam'e gülümsedi. Göz göze geldiler ve Lena dudaklarını oynatarak "Mükemmeldin!" Diyerek arkadaşını motive etti. Sahanın ortasına yürüyen Kara'yı gözleri ile takip etmeye başladı ve rakipleriyle tokalaşan sevgilisine gülümsedi. Kara koçla konuşurken herkes ayaklanmaya başlamıştı. "Nereye gidiyoruz?" Lena sordu.
"Salonun girişinde bekleyelim. Sonrasına bakarız. James ve Sara'yı bulmuşken kolay kolay bırakmayalım."
"İyi olur!" Sara kaşlarını çattı. Herkes gülüp ayaklandı.
~~~
Kara'nın mesajı ile herkes kafeteryada bekliyordu. Koridordan yükselen seslerle kafeterya sessizleşti. Kapı açılınca ve takım içeri girince herkes sevinç çığlıklarına tekrar başlamıştı. Oyuncular gülümsedi ve alkışladı. Birbirlerine sarıldılar ve herkes ailesinin, arkadaşının yanına dağıldı. Sam ve Kara da arkadaşlarının masalarına gülümseyerek ulaştılar. Kara gülümseyerek kollarını açtı. "Gelmişsiniz!" Maçın başında veremediği tepkiyi şimdi veriyordu. James ve Sara'ya sarıldı.
"Pazartesi günü yılbaşı. Cuma günü de derslerimizi ekeceğiz ve.. Tam tamına 1 hafta kadar burdayız! Salı akşamı dönmeyi planlıyoruz. Biliyorsunuz, salı da tatil."
"Tanrım! Bu mükemmel!" Kara sevinçle bağırdı. Bir yandan Sam Lena ile sarılmıştı.
"Hey! Bende istiyorum!" Kara Lena'ya döndü. Lena gülümsedi ve Kara'ya sımsıkı sarıldı. Kara sevgilisini öptü ve diğerlerine döndü. "Evet, ne yapıyoruz? Koca bir haftamız var!"
"Cuma günü derslerine gireceksin Kara." Alex kaşlarını çattı.
"Cuma günü Metropolis'e gideceğim." Lena herkes masaya yerleşirken cevapladı.
"Sende mi?" Winn sordu. "Sende mi?" Sam Winn'e döndü.
"Winn, senin orda ne işin var ki?" Kara ve James sordu.
"Ufak bir sürpriz.. Ama 2 gün Metropolis'te olacağım. Cumartesi günü akşamı beklemeden dönerim."
"Sende Sam ve benimle gelsene. Özel jetle hemen gider geliriz."
"Özel jet mi?" Winn'in resmen gözleri yuvasından çıkacaktı. "Olur!"
Lena tebessüm etti. Winn yanında oturan Kara'yı dürttü. "Metropolis demişken, James ile Lena 2 yıl önce orda tanışmışlar!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tell me it's real | Supercorp
FanfictionAlex Kara'nın telefonuna kafasını uzattı. "Pekala, ergen. O telefonu bırakmalısın bence." Kara fotoğraflara bakmayı kesti. "Ne?" güldü. "Ben -senin aksine- kızlardan hoşlanmıyorum, Alex." Alex bu laf üzerine kocaman bir kahkaha patlattı. Kara göz de...