6. BÖLÜM; "HEDİYE."

53 6 7
                                    

6. BÖLÜM; "HEDİYE." 

Bakışlarımı tavandan çekmeden düşünmeye başlayalı neredeyse yarım saat olmuştu. Tabii misafirler geleli ise iki saat olmuştu.

Nesrin'in güzelim koltuklarına ölü gibi uzanmaktan bıktığım için yavaşça kalkmayı denedim. Belimin ağrıması sebebiyle beni boş bir odaya yatırıp yalnızlığa terk etmişlerdi resmen. Sıkıntıyla çabalayarak kalkmayı başardığımda ise derin bir nefes verip "Çok şükür ya rabbim." dedim ve yavaş adımlar atarak kapıya ilerledim. Aslında çok daha iyiydim. Ufak bir incinmeydi işte, sıcağı sıcağına yatmam iyi gelmişti. Biraz yürüsem hiçbir şeyim kalmazdı. 

Elbisemi düzelttikten sonra odadan çıktım ve misafirlerin yanına gittim. Herkesin geçmiş olsun dileklerini aldığımda abim yanıma geldi ve "İyi misin abim?" diye sordu. "Nasıl incittin belini?" 

Abim eski oturduğu yere beni oturtup yanıma da kendisi oturdu. "İyiyim abi, masayı kaldırınca birden belim ağrıdı sadece." dedim. "Şu an çok iyiyim." 

"Aman öyle olsun abim." dedi "Uzandığın iyi olmuş." 

"İyi geldi de daha fazla yatacak hâlim kalmayınca kalkayım dedim." dedim gülümseyerek. 

Abim elini omzuma atıp karşı koltukta oturan Savaşla konuşmasına devam etti. Ben de telefonumu cebimden çıkardım ve bakmaya karar verdim. Aklıma birden Barışa cevap vermediğim geldi. Abimin yanında cevap versem mi bilemedim bir an, görme riski olduğu için yanından kalktığımda cevap versem daha iyiydi. 

Telefonumdan bakışlarımı aldım ve Savaşın ablası olan Sümeyye ablayla muhabbete koyuldum. Sümeyye abla çok tatlı bir kadındı, Savaşla nasıl kardeş olduklarını bazen sorgulamıyor değildim. Şu zamana kadar kimseye zararının olduğunu görmemiştim. Hem kafadar bir kadındı, hem de sıcaklığıyla insanın içini ısıtan bir kadındı. 

"Tatlım, ben kas gevşetici krem getirdim yanımda." dedi gülümseyerek. "Savaş telefonda anlatınca gelirken getireyim diye düşündüm. Beline sürelim, çok daha iyi olursun." 

"Ay ne zahmet ettin Sümeyye ablacım ya." dedim ve sıcak bir gülümsemeyle devam ettim; "Çok sağ olasın, ablam benim." 

"Estağfurullah kuzum, ne zahmeti. Sen benim kıymetlimsin." dediğinde "Ama şımartıyorsun beni Sümeyye ablam." dedim gülerek. 

"Şımar ayol, gül gibi kızsın maşallah. Hakkındır şımarmak." dedi gülerek ve sonra ayağa kalkıp "Çantamdan getireyim, hemen sürelim." dediğinde ise ben de yavaşça kalkıp onunla birlikte gittim koridora. Sümeyye abla çantasını bir süre karıştırdı ama bulamayınca "Arabada unuttum herhalde canım, Savaş'a söyleyeyim de bakalım birlikte." dedi ve içeri gitti. Bir kaç saniye sonra Sümeyye abla peşinde Savaşla geldiğinde "Geliriz birazdan." dedi ve kapıyı tam örtmeden çıktılar.

Ben koridorda birkaç dakika bekledikten sonra geldiklerine dair sesler duydum. Tabii o sesler kendi aralarındaki konuşmaydı. 

"Çok abartıyorsun şu ergeni." dedi Savaş. Birden şaşkınlıkla kapıya kulağımı yaklaştırdım. 

"O ne biçim laf ablacım ya." dedi Sümeyye abla kınarcasına bir sesle.

Kaderin Dansı. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin